yirmi sekiz

1.7K 204 23
                                    

Finale en fazla 5-6 bölüm kaldığından iki günde bir güncelleme yapacağım, yetiştiremezsem bile en geç üç günde bir olur.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, düşünceleriniz benim için önemli.

İyi okumalar<33


Silena odaya girmeden önce kapısının hafifçe aralık olduğunu gördüğünde duraksadı, oda arkadaşlarının gün ortasında gelmeyeceklerini biliyordu.

Belindeki asayı çıkartıp sıkıca tuttu ve temkinli adımlar atarak kapıyı yavaşça itti.

İçeriye adım atar atmaz yatağında oturan annesini görünce asasını ona doğrultmuştu. Aslında burada olması işini kolaylaştırırdı, yüzüğü takacaktı sonuçta ama nedense öyle hissetmiyordu.

Yatakta rahatça oturan kadına sert bir bakış atarak "Neden buradasın?" diye sordu.

Annesi onun aksine sırıttı ve ayağa kalktığında siyah saçları omuzunun arkasına düştü. "Seni görmeye geldim hayatım, minik fareler dedi ki yüzüğü takmayı düşünüyormuşsun?"

Silena cümlenin ortasında geçen imaya o kadar odaklanmıştı ki tiksindirici ses tonunu görmezden gelebildi. "Fare? Peter mı?"

Annabeth başını hafifçe yana eğdi. "Arkadaşlarını iyi seçmen gerekiyor, kiminin canı aranızdaki ilişkiden daha önemli."

Silena son zamanlarda Peter'ı neredeyse hiç görmediğini hatırladı, ne zaman ona yakın olda çocuk mutlaka başka bir yere kayboluveriyordu. James'in söylediklerine dayanarak kendisinden hoşlanmadığını düşünmüştü ama ihanet edebileceği aklının ucundan bile geçmemişti.

"Ama..." dedi annesi. "O küçük fare bana başka şeyler de söyledi."

Silena yutkunarak geriye doğru adım attı ve asasını daha sıkı kavradı.

"O küçük aklın ihanet planları yapmakla meşgulmüş? Karanlık Lord'u öldürecekmişsin?" Kendini tutamayarak bir kahkaha attı.

"Gelmek istemiyorum." dedi Silena, sesi gerginliğinin bir yansıması olarak hafifçe çatlamıştı.

"Ah, artık seçeneğin kalmadı, ya gelirsin ya da seni burada öldürürüm. İnan o kadar büyük bir kayıp olmaz." Eğer annesi onu doğru şekilde öldürürse ölümü gerçekten de büyük bir kayıp olmazdı, gücü annesine geçerse dünyayı yönetirlerdi ve kimse de çıkıp bir şey yapamazdı. Sırf babasının hatırına bile izin veremezdi böyle bir şeye.

"Ya tekrar ihanet edecek olursam?" Annabeth sırıtarak ondan önce davrandı ve asasını salladı. "Expelliarmus!"

Silena'nın asası kapıya çarpıp tok bir ses çıkartarak yere düştüğünde kadın ona yaklaştı, asasını çenesine değdirip hafifçe yukarı kaldırdığında başı da onunla birlikte hareket etti.

"Gerçekten soruyor musun?"

Silena çenesinin altındaki asayı eliyle itti ve sırtı pencerenin yanındaki duvarla birleşene kadar geriye doğru yürüdü.

"Beni öldürecek misin?" Gözleri hafifçe dolduğunda kadın omuz silkmekle yetinmişti. "Ağlama boşuna, bu gerçekleri değiştirmez."

"Babamı öldürdüğün gibi?"

Annabeth ofladı, duygusal anlara bağlı yaşamayı bırakalı uzun zaman olmuştu. Ölüm Yiyen olacaksanız durup ağlamaya vaktiniz olmuyordu. Öldürmek zorundaydınız, gerekeni yapmak ve davanıza olan bağlılığınızı kanıtlamak için.

AUGUST-JAMES POTTER [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now