yirmi dört

1.8K 191 12
                                    

Selamlar, ben geldiim

Kısa bir bölüm oldu ama son bölümden sonra arayı pek fazla açmak istemedim.

Şu birkaç bölüm Silena'nın sorunları bakımından sakin geçiyor ama yakında onlara geri döneceğim. James ile olan ilişkisine zaman veriyorum şimdilik, yakında bu günleri mum ışığıyla arayacaklar kajnflkwhj

İyi okumalaar <3

"Özür dilerim." James yanakları kızararak konuştuğunda Silena iç çekti.

Bir süreliğine sessizce, hiç kıpırdamadan birbirlerinin suratlarına baktılar ve "Sorun değil." diye mırıldandı Silena. "Asla Lily olamayacağımı biliyorum."

James suçluluk duygusu altında ezilirken Silena kucağından inip tekrar yanına geçti ve toparlanarak ayağa kalktı.

Kız arkasını dönecekken James uzanıp elini yakalamıştı. "Öyle demek istememiştim.." diye açıklamaya çalıştı kendini ama arkasından ne söyleyeceğini kestiremiyordu.

"James," Silena sözünü kesti.

"Gerçekten sorun değil, ona aşıksın ve biraz da sarhoşsun, gayet normal." Defalarca kez anın büyüsüne kapıldıktan sonra Silena için yeni olmayan bir şeydi bu. Genç insanlar aptalca davranabilirdi.

"Özür dilemene gerek yok." dedi elini ondan çekip. İstese bile James'e kızmaya hakkı yoktu zaten, aralarında düzenli bir ilişkileri yoktu ya da birbirlerinden hoşlanmıyorlardı. James, Lily'ye aşıktı ve Silena bunu biliyordu. James asla ona ait olmamıştı ve olmayacaktı da.

Aylarca Lily'ye olan aşkını dinledikten sonra bunu normal görüyordu ama yine de içinde bir yerlerde kırıldığını hissetmişti.

Dudaklarını birbirine bastırıp onu ağaca sırtını yaslamış bir halde bırakarak okula geri yürüdü. Halihazırda düşünmesi gereken onlarca derdi varken istese de oturup bir oğlana kafa yoramazdı.

James, Silena gözden kaybolana kadar onu izledi ve sonra ayağa kalktı. Bir elini saçlarının arasından geçirip onları dağıtırken kendine kazdığı bu çukurdan nasıl çıkacağını düşünüyordu. Sirius söylediklerinde haklı mı bilmiyordu ama geç olmadan öğrenmesi gerekti.

•••

"Seni oraya kime aşıksın çöz diye gönderdik ama sen daha ne kadar berbat edebilirim diye düşünmüş gibisin Çatalak." Sirius içten bir kahkaha atarak James'i omuzundan yakaladı.

"Öyle bana bakınca ne diyeyim bilemedim!" diye kendini savundu James.

Sirius kahkahasını bastırmaya çalıştı. "Benim aslında bir köpek olduğumu söylesen daha iyi bir şey yapmış olurdun."

Remus başını sallayarak ona katıldığını belirtti. "Eskiden bir şansınız varsa da artık yok."

James "Zor zamanımda arkadaşlarımın yanımda olması kadar güzel şey yok." diyerek somurttu.

"Elimizden bir şey gelmez dostum, artık tek yapabileceğin onu unutmak."

James şüpheyle arkadaşına baktı. "Unutayım mı? Nasıl?"

"Küçük bir hoşlantıdır gelir geçer ne olacak, büyütmeye gerek yok." dedi Remus onu rahatlatabilmek için.

James ellerini önünde birleştirerek gözlerini oraya dikti. Nefes alsa ortalık birbirine giriyormuş gibi hissediyordu.

"Öyle midir gerçekten?" Remus, ağzını açmak üzere olan Sirius'a uyarıcı bir bakış attığında oğlan başıyla onayladı onu. "Aylardır birbirinizden ayrılmadınız, böyle olması normal."

James, duş almak için odadan çıkana kadar onu ikna etmekle uğraşmışlardı. Sonunda o kapıyı çekip çıkınca ikisi de rahat bir nefes aldı.

"Seni bilmem ama ben ikinci bir Lily vakasına hiç hazır değilim." dedi Sirius bir an önce kapanmış kapıya bakarken.

"Silena'nın da buna vakti yok." diye mırıldandı Remus. Her şeyi ondan dinledikten sonra James'in istemeden de olsa hayatını zorlaştırabildiğini biliyordu. Ayrıca en yakın arkadaşlarından birini kaybetmekten korkuyordu, Silena normal bir hayat yaşamıyordu ve James ona yakın olursa başına aldığı belalar yetmiyormuş gibi daha da zarar görebilirdi.

Yatakta doğrulup arkasına yaslandı ve çarşafın üzerine bıraktığı kitabını alıp komodine koydu.

"Anlamadım." dedi Sirius. Kaşları çatılmış, gözlerinde açıkça okunabilen bir merak duygusu vardı.

"Ailesi ile arası pek iyi değil. Bir de Jason var." Sirius başıyla onayladı ama Remus'un ona yalan söylediğini görebiliyordu. Önüne dönüp kendi işiyle ilgilenmeye devam ederken Remus'un Silena için ona yalan söylediğini bilmek biraz kalbini kırmıştı ama sesini çıkartıp da bir şey demeye cesaret edemedi.

Peter kucağında ders kitapları ile odaya girene kadar tuhaf bir sessizliğin ortasında kaldılar.

Peter "Geç kaldım mı?" diye sorup kitapları yatağına atıverirken Sirius onu gördüğüne hiç bu kadar sevinmemişti.

"Hayır, James henüz duştan dönmedi."

"Lily ve Marlene ortak salonda, gitmek ister misiniz?" Remus göz ucuyla Sirius'a bakıp başını iki yana salladı.

"Bugün yorgun hissediyorum, uyuyacağım." Dolunaya sadece üç gün kaldığından genel olarak biraz huysuz ve huzursuzdu. Ortak salonda öylece oturup Sirius ve Marlene'in flörtleşmesine katlanabileceğini sanmıyordu.

"Ben gelirim." dedi Sirius, Remus'un tam ondan beklediği gibi.

İkisi odadan çıkmadan birkaç dakika önce yatakta arkasını dönüp gözlerini kapadı ve uyumaya çalıştı. Bir elini başının altına koyduğu sırada kapı kapandı ve Remus kısık sesle konuştuğunu duydu.

Bir an sonra ayaklarının ucundaki battaniyesi omuzlarına kadar çekildi ve Remus, Sirius'un ona fazla yakın olduğu gerçeğiyle başa çıkmaya çalıştı.

"İyi uykular, Aylak." dedi battaniyenin ucunu bırakıp kapıya doğru ilerlemeden önce. Hemen ardından kapı yavaşça kapandı ve Remus geçen gecelerde olduğundan daha huzurlu bir şekilde uykuya daldı.

AUGUST-JAMES POTTER [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now