5.BÖLÜM

158 115 2
                                    

Keyifli okumalar💚

Kaçtıkça kesişen yollarımız beni çok şaşırtıyordu. Sanki bir mıknatıs bizim için görevlendirilmişti. Uzaklaştıkça  aynı zamanda yakınlaşmak nasıl oluyordu.

Bu nasıl bir kanundu. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki kelimelerle anlatılamayacak, içime sığmayan, anlam veremediğim bir korkuydu bu. aklımda tonlarca soru ile polis arabasının içinde rüzgarla yan yanaydım.

Nasıl oluyordu da hayatım bu derece değişiyordu. Bu noktaya geliyordu. Rüzgarla yan yana otururken çaresiz  bakışlarımı bu sefer utanmadan önüne seriyordum

Öncesinde göz göze gelemediğim insanla şimdi çok saçma bir şekilde yan yanaydım.ama bu sefer yanımda oturan o rahat rüzgardan ziyade sakin ama bir o kadar gergin bir rüzgar vardı.

Bizim yüzümüzden Sebebsiz yere bir olaya karışmıştı.


Belki de iyiki yanımdaydı. ben tek başıma ne yapacaktım.  olamıyordum. onun yanımda olması bana biraz da olsa güç veriyordu.

Gizem ambulans ile hastaneye gidiyordu. Ve ben onun yanında değil de bir polis arabasındaydım. Şu anı yaşamamak için neler vermezdim. Komiser olan polis arabaya doğru gelirken irkildim.

Yere vuran ayakları, sert duruşu ile yaklaşıyordu. Ve insan ister istemez ürküyordu.

Gelip arabanın içini kotrol edip,göz gezdirdi. Bu sürede yüzümüze dahi bakmıyordu. Sadece işini yapıyordu.

Sonra arabadan uzaklaşıp tekrar evin kapısının, diğer polislerin yanına gitti.

Sorguya mı çekilecektik. Yoksa bir kaç soru sorup gönderecekler miydi?

Bacaklarım kilitlenmiş gibi olduğum yerde kalmıştım. Bir yanım polislerin talimatını dinliyor. Öbür yanım ise hiç bir şey yapacak hâli yok.

Ama tek yapabildiğim oturup beklemekti.

Eve gitmem gerekiyordu benim. Rüzgar belimi fark edip elini omzuma atıp,

"sakin ol kumsal, bişey olmayacak biz suçlu değiliz."

Biz suçlu değiliz.

Bunu aklıma kazımak istiyordum.

Komiser arabanın önünde durup bize sert bakışlarıyla baktığında, neden bize böyle davrandıklarını anlayamıyordum. Tamam şüpheli durumundaydık. Ama bu kadar üzerimize gidilemezdi.

O sıra polis bize arkasını dönerek,
"siz burada kalıp dediklerimi yapıyorsunuz. Sizde araca binip bizi takip ediyorsunuz."
Şuan biz de buradaydık.

Bizimle ilgilenen, umursayan kimse yoktu. Biz yokmuşum gibiydi her şey. Sonunda yola çıktık. Bunu istiyordum. bir an önce suçsuzluğumuzun kanıtlanmasını istiyordum.

Yol boyunca rüzgarla bakışıyorduk. Daha doğrusu çaresiz bakışlarımı ona sunuyordum. Önde oturan polis dikiz aynasıyla bize bakıyordu. Tek kelime konuşamıyorduk. Çok uzun olmayan bu yol böyle devam etmişti.

Sadece onların tek kelimelerle oluşan diyologları olmuştu.

Araba durdu ve o koca Emniyet binasının önündeydik artık onca polisin içinde tektik. Havaya baktığımda kararmıştı. Akşam olmuştu. Dedem kim bilir ne kadar merak etmişti beni?

HER ŞEY BİRAZ SENWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu