33.BÖLÜM

106 71 3
                                    


Keyifli okumalar💚

Kalbime saplanan bir ok parçası vardı sanki içimde en derinine saplanmış. Nefes almama dahi izin vermiyor.

Gözlerimden akmak isteyen yaşlara dahi engel oluyordu.
Tüm bedenimde hissettiğim o duygu ise pes etmişlikti. Vazgeçişdi.

Arkamdan gelen ayak seslerinden peşimden geldiklerini anlayabiliyordum. Ama gerçekten ikisi ile de konuşmak istemiyorum. Daha günler öncesinde onları görmek için o kadar çaba sarf etmişken şimdi böyle olması canımın en derin yerlerini acıtıyordu.

Attığım her adımda onlardan uzaklaştığımı mesafe olarak değil tüm duygularımla uzaklaşıyordum. Hastane'nin kapısınından çıktığımda ardımda iki insanı değil de tüm hayal kırıklıklarımı, bütün umutlarımı bırakmıştım. Bana kalan ise tüm emeklerimin bana bıraktığı yorgunluktu.

"Kumsal"
"Kumsal nolur dur bir dinle!"
"rüzgar git burdan duymak istemiyorum."
"Kumsal beni burada dinlemen lazım. Ne istersen yaparım yeterki dur bir dinle."

Artık aramızda fark kalmamıştı. Hattâ bir adım mesafe vardı. Nefesini ensem de hissedebiliyordum.

Arkama dönüp ona sarılabilecek kadar kötü durumdaydım. İçimde öylesine boşluk hissi vardı. Belki de destek'e ihtiyacım vardı.

Duygusal bir insan olduğum için böyle zamanlarda fazla etkileniyordum.

Ama az önce dediğim şeyi bu durumda yapamazdım.

"Kumsal, gel lütfen her şeyi anlatacağım."
"rüzgar ben seni dinledim bana anlatmıştın sana güvenmiştim. Ama sende onlardasın! Ha söyle amacın ne, ne istiyorsunuz benden?"

"Kumsal yemin ederim onlarla bir alakam yok ben de senin gibiyim az önce sen dedenin yanına gittiğinde o adamlar yine geldi."

"sana güvenmiyorum."
"Kumsal, ne olur güven o adamlardan biri sana üvey baban olduğunu söylemişti ya..."

"Evet"

"Adam'ın derdi seni alıp buradan götürmek."

Aniden konuya girmesi beni şaşırtmıştı.

"nereye?"

"Orasını bizde bilmiyoruz."

Rüzgar doğru söylüyor olabilir miydi hâlâ güvenemiyordum aslında ama yüzündeki ifadeden doğru söylediğini anlayabiliyordum.
Çünkü yüzündeki endişe benden daha fazlaydı.

Artık tüm bu soruların cevabını alma vakti gelmişti.

𝙺𝚊𝚕𝚋𝚒𝚖 𝚜𝚊𝚗𝚔𝚒 𝚊𝚟𝚞ç𝚕𝚊𝚛ı𝚖ı𝚗 𝚒ç𝚒𝚗𝚎 𝚜ığ𝚖ış 𝚋ü𝚝ü𝚗 𝚒𝚢𝚒𝚕𝚒𝚔𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚒ç𝚒𝚗𝚍𝚎 𝚋𝚊𝚛ı𝚗𝚍ı𝚛𝚖𝚊𝚔 𝚒𝚜𝚝𝚒𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞.

𝙱𝚒𝚛 𝚢𝚊𝚟𝚛𝚞 𝚔𝚞ş𝚞𝚗 𝚢𝚞𝚟𝚊𝚜ı𝚗𝚊 𝚘𝚕𝚊𝚗 𝚋𝚊ğ𝚕ı𝚕ığı 𝚐𝚒𝚋𝚒 𝚋𝚎𝚗𝚍𝚎 𝚋𝚊ğ𝚕ı𝚢𝚍ı𝚖 𝚊𝚜𝚕ı𝚗𝚍𝚊 𝚛ü𝚣𝚐𝚊𝚛'𝚊 𝚊𝚖𝚊 𝚛ü𝚣𝚐𝚊𝚛 𝚋𝚎𝚗𝚒𝚖 𝚒ç𝚒𝚗 𝚣𝚎𝚑𝚒𝚛 𝚖𝚒 𝚢𝚘𝚔𝚜𝚊 𝚙𝚊𝚗𝚣𝚎𝚑𝚒𝚛 𝚖𝚒 𝚋𝚒𝚕𝚎𝚖𝚒𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞𝚖. 𝚃ü𝚖 𝚋𝚎𝚍𝚎𝚗𝚒𝚖𝚒 𝚘𝚗𝚊 𝚎𝚖𝚊𝚗𝚎𝚝 𝚎𝚍𝚎𝚋𝚒𝚕𝚒𝚛𝚍𝚒𝚖 𝚊𝚖𝚊 𝚋𝚒𝚛 𝚘 𝚔𝚊𝚍𝚊𝚛 𝚍𝚊 𝚞𝚣𝚊𝚔 𝚍𝚞𝚛𝚖𝚊𝚕ı𝚢𝚍ı𝚖.

𝙺𝚊𝚕𝚋𝚒𝚖'𝚒𝚗 𝚋𝚞 𝚔𝚊𝚋𝚞𝚜𝚞𝚗 𝚘𝚛𝚝𝚊𝚜ı𝚗𝚍𝚊 𝚘𝚗𝚊 𝚝𝚞𝚝𝚜𝚊𝚔 𝚘𝚕𝚖𝚊𝚜ı𝚗ı İ𝚜𝚝𝚎𝚖𝚒𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞𝚖.
𝙱𝚎𝚕𝚔𝚒 𝚋𝚞 𝚔𝚊𝚋𝚞𝚜 𝚋𝚒𝚣𝚒 𝚋𝚘ş𝚕𝚞ğ𝚞𝚗𝚞𝚗 𝚒ç𝚒𝚗𝚎 ç𝚎𝚔𝚎𝚌𝚎𝚔𝚝𝚒. 𝙰𝚖𝚊 𝚋𝚒𝚣𝚎 𝚒𝚔𝚒 𝚜𝚎ç𝚎𝚗𝚎𝚔 𝚜𝚞𝚗𝚞𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞.
𝚈𝚊 𝚙𝚎𝚜 𝚎𝚝𝚖𝚎𝚔 𝚢𝚊 𝚋𝚞 𝚔𝚊𝚋𝚞𝚜𝚞𝚗 𝚋𝚒𝚣𝚒 𝚒ç𝚒𝚗𝚎 ç𝚎𝚔𝚖𝚎𝚜𝚒𝚗𝚎 𝚖ü𝚜𝚊𝚊𝚍𝚎 𝚎𝚝𝚖𝚎𝚖𝚎𝚔.

Böyle bir şey mümkün olabilir miydi bu adam beni neden götürmek istiyordu.

Rüzgar karşımda ilk karşılaştığımızda ki gibi endişeli bakıyordu. Gözlerinde korku ifadesini görebiliyordum. Ama bu neyin korkusuydu bilemiyorum.

"rüzgar, lütfen bana artık gerçekleri söyle!"

"Kumsal, gerçekten doğruları söylüyorum."

"Belli ki bu adamlar bizimle bir oyun oynuyor. Amaçları kafamızı katıştırıp almak istedikleri ne ise onu almak."
Ve bunun için hedef olarak seni seçtiler.

"beni mi seçtiler?"

"iyi de neden ben?"

"orasını bilmiyorum ama başta gizem'i almışlarken sonradan iplerin ucu hep sana çıktı."

"bu ne demek oluyor?"

"baştan beri istedikleri sen oluyorsun."

Rüzgar'ın ağızından çıkan her sözcük içime işliyordu sanki ama benden ne istiyorlardı bilmiyorum   Bu içimi ürpertmiyor değildi.

Bu adamların ne zaman nerede karşıma çıkacakları belli değildi.
Ve bana ne yapmak istedikleri de belli değildi. Bu durumda asla için rahat olamayacaktı.

Ya yolun sonu benim hayal dahi edemeyeceğim kadar kötü olursa?

Rüzgar ile göz gözeydik. Ama gözlerimizdeki ifade aşk veya ilk tanıştığımızdaki gibi iki lise öğrencisinin masum bakışları da değildi. Dehşetin ortasında kalmış iki insanın bakışlarıydı.

"Kumsal, bir şey diyeceğim. Yani bu benim fikrim."

"nedir?"
"seni götürdükleri evde gizem'in olmadığını söylemişlerdi değil mi?"

"Evet"

"gizem'in orada olmadığını sana kabul ettirmeye çalıştılar. "
"evet"

"ya gizem'in annesi de ölmediyse?"

"Artık her şeyi düşünmek zorundayız."

"baksana gizem'in haline hiç yas havasında değil."

"doğru söylüyorsun ama ölmedi ise nerede bu kadın?"

"belki de o adamlar ile birliktedir."

"Ne yani bu işin içinde onunda mı olduğunu düşünüyorsun?"
"Aynen öyle."
"başka açıklaması da yok gibi görünüyor."

"sana söz veriyorum kumsal, bütün bu olanları çözüp içinden kurtulacağız Ve sana eski hayatını geri vereceğim."

Sana güvenmek istiyorum derin bakışlı adam.

Sana ve bu kabuslu masal'a inanmak istiyorum rüzgar.
Sonunda kazanan'ın  biz olacağına inanıyorum
Sen ve ben.
Kumsal ile rüzgar.

HER ŞEY BİRAZ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin