13.BÖLÜM

113 98 0
                                    

Keyifli okumalar💓

Bazı kelimeler vardır boğazda düğüm olmak özelliğine sahip, ve bazı anlar vardır insanın boğazında düğümler oluşturan.
İşte ben bu ikilem arasındaydım.

Hastane polisleri şuan haber vermiştir bile emniyete hattâ belki dedem de orada olabilir.

Dedem eski avukattı. Anlardı bu işlerden. Ama benim yapacakarımdan haberi olmaması lazımdı.

Bana engel olmak isterdi. Gerçi ne yapacağımı da bilmiyordum ya. Şuan sadece bekliyordum.

Zamanın artık geçmesi lazımdı.

Burada daha fazla oturamazdım. Çünkü dikkat çekiyordum. Mekan sahibi'nin gözleri sürekli üzerimdeydi. Sipariş vermediğimden mi bakıyordu. Anlamış değildim. Ama kendisi de yanıma sipariş almak için gelmemişti.

Bu durumda tek problem bende değildi.
Yeni gelen müşterinin yanına gidilip ne almak istediği sorulurdu değil mi?

Ben yanlış bilmiyorum.

Buraya hep gelen bir tip değildim. Ama bu tavrı, umursamazlığı da hak etmiyordum.

Neyse gözlerimi adamdan ayırıp camdan dışarıyı seyretmeye devam ettim. Dışarıdan geçen insanlar ne tuhaftı. Ben küçükken bu inasanların nereye gittiklerini tahmin etme oyunu yapmıştım kendimce o zamanlar çok eğlenirdim.

Gizem küçükken babası bırakırdı. Bizim evin önünde de çok oynardık. Beş yaşından beri böyle beraber oyunlar üretirdik.  çok güllerdik o hallerimize. Bunaları düşününce yüzümde oluşan kocaman tebessüm bile güzeldi.

Ama keşke şimdi yanımda olabilseydi. Beraber konuşurduk
Belki bu oyunu dahi oynayıp, göz göze gelip gülerdik.

Sonunda okul çıkışı olmuştu. Ve öğrenciler kapıdan birer birer çıkıyorlardı. Beni fark etmelerinden korkuyordum. Çünkü nerede olduğumu okula neden gelmediğimi soracaklardı.

Yani öyle herkes yapmayacaktı tabi bunu ama sınıfımdakilerin de yokluğumu fark edeceklerini düşünüyorum.

Eğer görürler de bir soru sorarlarsa,

Ben ne cevap verecektim.  kimseyle konuşmamam gerekiyordu. O yüzden üzerimdeki ceketin kapşonunu kapatıp oturduğum yere biraz daha sindim. Bizim sınıfta bir kaç kızı gördüm.

Ve tabiki yanlarında alakasız bir şekilde yürüyen rüzgarı da gördüm. Peki şimdi nasıl gidecektim yanına? Herkes beni görürdü.

Kimse görmeden kafe'den çıkıp ya bir köşede bekleyecektim. Ya da rüzgarı takip edecektim. Daha ben ayağa kalkmadan arkamda bir gücün ağzımı kapattığını hissettim.

Şaka değil biri arkamdan.ağzımı kapattı. Elleri yüzümdeydi. Arkamda bir güç beni durdurmuştu.

Bedeninin iriliğini gücünden anlayabiliyordum. Sert dokunuşları ve hızlı bir şekilde ağzımı kapatması canımı yakmıştı.

𝙺𝚒𝚖 𝚗𝚎𝚍𝚎𝚗 𝚋𝚞𝚗𝚞 𝚢𝚊𝚙𝚊𝚛 𝚔𝚒 𝚋𝚊𝚗𝚊?

sesimi bile çıkaramamıştım. Arkamda sesleri duyuyordum. Bant sesi geldi ve o bant ağzıma yapıştırıldı. O an anladım ki gizemi kaçıran adamların yeni hedefi bendim.

Yani başka açıklama bulamıyordum. Kim neden bana bunu yapardı ki onlardan başka.

ben şimdi nasıl onlardan saklanıyorsam onlarda beni bulmaya gelmişti.

𝚈𝚊𝚗𝚒 𝚊𝚗ş𝚊𝚢𝚊𝚌𝚊ğı𝚗ı𝚣 𝚘𝚢𝚞𝚗 𝚔𝚞𝚛𝚊𝚕ı𝚗𝚊 𝚐ö𝚛𝚎 𝚘𝚢𝚗𝚊𝚗ı𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞.

Adamın elleri kollarıma değdiği an olanca gücümle çığlık attım.

Çünkü daha önce böyle bir temasla karşı karşıya kalmamıştım ama bu adam bundan rahatsız olmak yerine beni kızdırmak için yapıyormuş gibiydi.

Çı𝚕𝚍ı𝚛𝚊𝚌𝚊ğı𝚖.

İçimden söylediğim onca şey duyulmuyordu.

"Çek o elini", " Biri bana yardım etsin"bunları içimde söylüyordum ve yalnızca ben duyuyordum.
Ağzımdaki bant yüzünden sesim duyulmamıştı. Bu saatten sonra ne kadar çabalasam olmayacağını anlamıştım. Ama ya kafe'den sahibi o neredeydi. Beni burada düpedüz kaçıramazlardı.

Bunu yapamazlardı değil mi birileri elbet bunları durdururdu.

Birileri beni görürdü değil mi?

𝙱𝚞𝚗𝚕𝚊𝚛 𝚗𝚎𝚛𝚎𝚍𝚎𝚢𝚍𝚒, 𝚗𝚎𝚍𝚎𝚗 𝚔𝚒𝚖𝚜𝚎 𝚢𝚘𝚔 𝚋𝚞𝚛𝚊𝚍𝚊?

Bu soruyu içimde kaç kere sordum ama. bir yanıt alamamıştım.

Adam kollarımı arkada birleştirdi.
Yine aynı sert hareketleri ile yaptı.

Bedenime dokunuyordu.
bana nasıl dokunabilirdi.

𝙱𝚞 𝚒ğ𝚛𝚎𝚗ç𝚝𝚒.

Bana ne yapacaklarından çok bana dokunmaları daha çok canımı sıkmıştı.

Kollarımıda arkadan bağlıyordu. Şuan bir, iki, üç düğüm attı. Canım acıyordu. Ama sesimi bile çıkaramıyordum.

Telefonum da şarjda kalmıştı. Kolumu bağlarken fark etmiştim. Yanında biri daha olduğunu ama yüzünü göremedim.

Çünkü arkamdaki zorba başımı masaya doğru eğdi. Sert bir şekilde bedenime her dokunuşu çok sertti. Kibar olacak hali yoktu. Ama canım acıyordu. Gözlerimin dolduyordu. Ama güçlü olmalıydım. Bunların karşısında ağlayamazdım. Onlara yenik düşmemeliydim.

beni basit görmemeliydiler. polisler her yerde kendilerini arıyordu. Burada şehrin ortasında gezebiliyorlar. Ayrıca bir kafe'den ortaya yerinde adam kaçırmaya kalkıyorlardı. Nereden geliyordu bu adamlara bu özgüven. Ya da kime güveniyorlardı. Kim koruyordu bu kadar bunları.

buna anlam veremiyordum.

Ama beni kaçırma planlarını şimdi anladım. Kafe'nin neden boş olduğunu garsonların bile olmayışı, kimsenin gelmemesi şimdi anlaşıldı. her şey planlanmıştı. Buraya gelene kadar takip edilmiştim.

Nasıl olabiliyordu ya nasıl bu kadar kısa sürede hem cinayet işleyip hem  iki insanı kaçırabiliyorlardı. Ya da en merak edilen bizden ne istiyorlardı. 

Yaptıkları yetmiyormuydu? Bir canı katlettiler. Daha ne yapsınlar. Bir anneyi kızından ayırdılar. Daha ne istiyorlardı. Bu kabusun başka bir boyutuna mı geçiyorduk.

Ben olanları idrak etmeye çalışırken elini başımın üzerinden çekip, ayağa kaldırdı. Ve artık gitme vaktiydi galiba. Ayağa kaltığımda ilk göz göze geldiğim insan kafe sahibiydi.

Gözlerime suçlu ve utanarak bakıyordu. Onu da zorlamışlardı. Benim buraya geldiğimi görünce. Belki de tehtit etmişlerdir. Bir katil bu saatten sonra her şeyi yapardı.  ben ise o katille yola çıkıyordum.

Kafe'den çıkıp sokaktan aşağıya doğru ilerliyorduk. Bir umut sağıma döndüm. Belki rüzgar'ı görürüm diye ama olmadı. Okul çoktan dağılmıştı. İçimdeki son umut tohumları da açmadan solmuştu. Artık ümidim kalmamıştı.

Adamlar siyah ve camları filmli arabanın önüne geldiğimizde durdu. Kapıyı açıp beni zorla arabaya bindirecekleri zaman bir ümit tekrar direndim. Ama adamın gücüne karşı koyamıyordum.

Beni yeniyordu. Gücüm yetmiyordu. Şuan benim teslim olduğum zamandı. Bu belki benim yenilgim değildi ama zaferim de değildi.

HER ŞEY BİRAZ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin