47.BÖLÜM

39 15 1
                                    

Keyifli okumalar💛

"Kumsal"

Bahçeye çıktığımda arkamdan seslenişiydi.
Duyduğum tek ses.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Aldığım nefesi sesli dışarı verdikten sonra

Bahçe kapısına yaklaştığımı fark ettim.
Gözlerimden akan yaşları ona göstermemek için elimin tersi ile sildim.
Ve arkamdan tekrar seslenmesini dinlemeden bahçe kapısını açtım.

"Kumsal, pişmanım gel düzelt biliriz"

Gerçekten ciddi olmazdı değil mi gözleri dâhi pişman olmadığını söylerken buna inanacağımımı bekliyordu.

Çünkü karşımdaki benim dedem değildi.

Sesindeki telimi ve kararsızlığı beni ürkütmeye başlamıştı.
Belki de beni kandırıp başka bir şey planlıyordu.

Gerçekten aklımdan geçenler bunlardı.
Bu saatten sonra, bu yaşananlardan sonra ona nasıl güvenmemi bekliyordu.

"Şimdi gidersen bu yaptığına pişman olacaksın!"

Artık bu saçmalıklarınk ve yersiz tehditlerini dinlemeyecektim.

Bu kurduğu oyuna tek devam edecekti.

Aslında bu yaptığına onu pişman etmek isterdim.
Ama bedenim ve ruhum yorulmuştu.

Şimdi istediğim tek şey buradan gitmekti.

En başında ki hırsım yoktu.
Tek istediğim buradan gitmekti.

Dediğim gibi vazgeçmeden  ve tereddüt etmeden kapıdan çıktım.

Koşarak sokağın çıkışına doğru ilerledim.
Nefesim hızlandı, ben hızlandım.
Yoruldum, bacaklarım ağrıdı ama koşmaya devam ettim.

Yapılanları hak etmiyordum.
Bu durumda olmayı hak etmiyordum.

Göz yaşlarımı kontrol etmeyi düşünmüyordum.

Akmalıydı,
Annem ve babamın yaşadıkları için,
Akmalıydı,
Benim onlardan ayrı geçirdiğim her vakit için,
Akmalıydı,
Yalnız kaldığım bu gece için.

Nefesmin daha fazla dayanamayacağını anladığım için artık durmaya karar verdim. Ve içimdeki tüm nefesi dışarı bıtaktım.

Karşımdaki kaldımda durup dizlerimi karnıma çekerek oturdum. Ve biraz olsun sakinleşmeyi bekledim.

Tüm bu kabus bitmişti. Ama canımı acıtarak bitmişti.
Omuzlarımı silkip gözlerimi sildim. Ve tekrar derin nefes almaya başladım.

Gözlerimi büyüdüğüm bu sokakta gezdirdim. Ve sanki ilk defa bakıyormuşum gibi izledim.

Sokak kedilerini,  yemek kaplarının yanında biriktikleri o köşeyi, ağaçları, dükkanları, hattâ park edilen arabaları dâhi izliyordum.

Hepsi içime işleyip boğazımda bir düğüme sebeb oluyordu.
Gözlerimi kapatıp biraz daha nefes alıp kendime gelmeyi bekledim.

Ama bu yaptığıma engel olan bir şey vardı.

Duyduğum ses, arkama dönmeme sebeb oldu.

Arkama dönüp baktığımda kimsenin olmadığını fark ettim. Sonra gözlerim sağıma ve soluma kaydı.

Görünürde yine kimse yoktu.

İ𝚢𝚒 𝚍𝚎 𝚋𝚞 𝚊𝚢𝚊𝚔 𝚜𝚎𝚜𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚗𝚎𝚛𝚎𝚍𝚎𝚗 𝚐𝚎𝚕𝚒𝚢𝚘𝚛𝚍𝚞?

Gözlerim tekrar etrafımı yoklarken ensemdeki nefes her şeyi açıklıyordu.

Tam arkamda tanıdık gelen ve ürküten bu nefes daha önce  yaşadığım o ânı hatırlatıyordu.

"Beni bırakıp nereye gidecektin?"

Evet tahmin edileceği gibi o  adını dâhi bilmedim kiralanmış ruh hastasıydı.

Ve cidden hâlâ benden ne istiyordu.

"Ne istiyorsun gitsene artık bir amacın da kalmadı!"

Ya neden artık gitmiyordu.

Bu sokak şu an bana yerin dibine olsaydı da içine girip biraz olsun huzur bulsaydım.

Tüm bunlardan uzaklaşabilseydim.

"Beni burada bırakıp gidecek misin, üzüyorsun beni kumsal."

Ses tonu dalga geçtiğini ortaya koyuyordu.
Aşırı sinir bozucu bir şekilde tabiki.

"Git artık git!"

"Git"

"Git"

Avazımın çıktığı kadar bağırıyordum. Ama bunun sebebi kendime engel olamamamdı.

Bağrışlarımdan sonra dizlerimin üzerine çökmüştüm.

Az önce sarf ettiğim enerjimin verdiği yorgunluğu üzerimden atmak istedim.

Ben olamıyordum o film karakterleri gibi böyle şeylerde tepkisiz, ya da alışkınmış gibi görünmeyi yapamıyordum.

Ben tüm benliğimle hayal kırıklığı ile doluydum.

Çünkü bu saatten sonra hayatıma nasıl devam edeceğim ya da nasıl mutlu olacağım, eski düzenimi nasıl kuracağım ve en önemlisi ise ben şimdi nereye gidecektim.

Ben oturduğum yerde öylece kaldığım an çığlıklarımı duyan cama ve balkona çıkıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Tabi bu durum o zorbanın işine yaramamıştı.

Sağ tarafıma döndüğümde koşar adımlarla ilerlediğini gördüm.

Arkası dönük olduğu için yüzünü, yüzündeki ifadesini göremiyordum.

Ama en önemlisi aklımdaki artık peşimi bırakacak mı sorusuydu.

Ya zaten hayatımdaki her şeyi kaybetmişim birde bununla uğraşmak istemiyorum.

Biraz olsun sakinleşmeye başladığım an o adamın karşımdaki ilerleyen adımlarının durduğunu fark ettim.

𝙽𝚎 𝚘𝚕𝚖𝚞ş𝚝𝚞 𝚍𝚊 𝚍𝚞𝚛𝚖𝚞ş𝚝𝚞 ş𝚒𝚖𝚍𝚒.

Yirmi saniye kadar durup bekledi bende arkasında onu izleyerek bekliyordum.

Oturduğum yerden kalkmadan tedirgin bir şekilde izliyordum.

Birine ya da bir yere bakıyordu. Ama göremiyordum.

Ama az da olsa duyduğum sesinden karşısında birisi olduğunu ve onunla konuştuğunu fark ettim.

Kim olduğunu göremediğim gibi aradaki mesafeden dolayı da sesleri de tam anlayamıyordum.

Ta ki o adamın karşımdaki sendeleyerek yere düştüğünü görene kadar ne olduğunu anlayamamıştım ama şimdi karşımdaki insanı net göre biliyordum.




HER ŞEY BİRAZ SENWhere stories live. Discover now