32.BÖLÜM

119 84 0
                                    

Keyifli okumalar💙

Evet şaka değildi, Gizem karşımdaydı. Ya ben halisülasyon görüyordum. Ya da tüm bunlar gerçekti. Ama nasıl gerçek olur. Gizem oradan kaçıp mı gelmişti. Nasıl kaçmıştı?
aklıma sahip çıkamıyordum.

Rüzgar'a dönüp baktığımda normal bir şekilde bakıyordu.

Ne yani ben mi delirmiştim.
Olduğum yerde sadece bedenim vardı. Ruhum, duygularım beni terk etmişiti. Sadece orada öylece duruyordum. Bunca yaşananlardan sonra artık daha neye şaşıracaktım.

Gizem'e doğru bir adım daha atıp onun gözlerinin içine baktım. Evet anladım ki bu gerçekti.
Başım dönüyordu. Ama gizemle konuşmak istiyordum.
Ağzımdan en son çıkan sözcükler,

"Gizem sen, sen gerçeksin."

Dilim tutulmuştu Sanki. Bu sözcükleri dahi zor söylemiştim. Sonrasında göz kapaklarıma çöken ağırlığı hatırlıyorum sadece. Bir de gizemin ağızından çıkanları.

"Kumsal, iyi misin?
Sonrasında göz kapaklarıma çöken ağırlık beni hapsetmişti derin bir uykuya.

Bedenim daha fazla dayanamamıştı. 

Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir duvar vardı karşımda. Kafamı sağa çevirdiğim de baktım ki hastanenin içindeydim. O derin uyku beni ve bedenimi bu yatakta hapsetmişti demek. Yanıma doğru gelen rüzgar ve doktoru görünce anladım ki bahçe de bana bir şey olmuştu.

"Daha iyi misin kumsal?"
Cevap verebilecek bir durumda değildim.
"Hastamızın çok bir şeyi yok. Sadece vücudu yorgun düşmüş bayılmış. Biraz dinlenmesi lazım."

Bayılmıştım. Bahçenin ortasında ve gizem'i karşısında bayılmıştım.
Vücudum yorgun düşmüştü.

içimden haykırmak geliyordu. Saatlerce nasıl, neden ben bunları yaşıyorum. Ya da neler oluyor diye haykırmak istiyordum. Ve uzandığım bu yataktan kalkmak istiyordum.

Artık duvarlarla bakışmak istemiyorum. Yalnız kalmaya, kendime gelmeye ihtiyacım vardı.

Doktor yanımızdan gidince rüzgarla tek kalmıştık. Gizem neredeydi bilmiyorum. Belki de bilerek karşıma çıkmamıştı. Rüzgar gözlerimin içine bakarak,

"Kumsal,lütfen yorma kendini.
Tüm cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım.
"Neler oluyor rüzgar, burada neler oluyor?"
"Kumsal, biraz dinlen her şey'i anlatacağız."
Neyi anlatacaklardı ki.

Dinleyebilecek gücüm kalmış mıydı bilmiyorum.

Ama benim bu yataktan kalkıp dedemin yanına gitmem gerekiyordu.

Ne doktorları ne rüzgarı dinleyecektim.

Dedemin yanına gitmem lazım. Onun yanında olmam lazım. O odadan çıkmasa bile kapısında bekleyeceğim. Ve ayrıca ne rüzgarı ne de gizem'i görmek istiyordum. 

Doktor biraz uzaklaşınca yataktan kalkıp, serum'u kolumdan söküp ayağa kalktım. Rüzgar engel olmaya çalıştı. Ama ona o kadar sert bir bakış attım ki geri adım attı.
Ayağa kalkıp dedemin olduğu tarafa gittim. Ve önünden geçtiğim odanın içinde dedem yatıyordu.

Demek ki normal odaya alınmıştı. Kendine gelmişti. Sonunda bir konuda da olsa iyi bir haber almıştım. Ve en önemli konuda.

Karşımda ki hemşire'ye dedemin yanına ne zaman Girebileceğimi sordum.

"Çok yormadan şimdi beş dakika görebilirsiniz."
"Çok teşekkür ederim."
"Rica ederim, geçmiş olsun."
Dedemin kapısını kurpuna elim gidince kendimi çok suçlu hissediyordum. Nasıl konuşacaktım. Ne diyecektim. Bilmiyorum.

Suçlu edasıyla kapıyı açtım. İçeriye adımımı attım. Dedem orada uzanıyordu. Kapı sesinden olsa gerek gözlerini açmıştı.
Yanına doğru adım attım.
Uzun sürmeyen adımlarımdan sonra artık kapının önündeydim.
Ve odanın içine girdim.
Zor da olsa ağzımı açtım.

"Dedeciğim iyi misin?"
Dedemin yüzünde sakin bir ifade vardı. İlaçlardan olsa gerekti.
"İyiyim kızım iyiyim."

İçimden bir çok şükür dedim. Tekrar yanındayım. Tekrar dedemle beraberdim.

Onu kaybedersem hayatımı kaybederdim. Ha şu an bir hayatımın olduğu söz konusu değil ama..
Bir bataklığa saplanmış nefes almaya dahi hali kalmamış, ayağa kalkacak gücüm yokmuş gibiyim.

Hayatımda yaşananların karşısındaki Rolüm sadece seyircilik yapmak.
Başka bir şey yapamıyorum. Ya da yapmama izin vermiyorlar gibi geliyor.

Ve şimdi o kabusun içine ben saplanmış bir haldeyim. Ve benim artık daha fazla bekleyecek, duracak hâlde değildim.

Dedem'in biraz daha iyi olduğunu anlayabiliyordum. Ama ilaçlar biraz uyku yapıyordu galiba çünkü gözleri kapanıyordu. Hem onu rahat uyuması hem de benim konuşmam gereken bir konu için odasından şimdi çıkıyordum. Biraz dinlenmesi ne müsaade etmem lazımdı. Odasının kapısına doğru adım atıp odadan çıktım. Kapının önünde derin bir nefes alıp gizem ile rüzgar bulmak için adım attım.

Aklıma gizem'i beklediğim ve onu bulamadığım gün geldi.

Hiç bir şey Tesadüf olamazdı. Yapılan ve yaşanan her şey'in bir nedeni vardı. Ama ben bu oluşan düğümü her çözmek istediğimde önüme bir düğüm daha çıkıyordu. Beni yoran da buydu.

Kafamın içinde dönen bu düşünceler ile adım atarken bedenimin yorgunluğu ve uykusuzluk beni yine esir almıştı. ama eve gidemezdim.
Yapmam gereken bir son şey kalmıştı.
Koridor da ilerlerken yanımdan geçen hemşire tuhaf bir şekilde dönüp bana baktığını fark ettim. Çok mu gergindim acaba diye düşünmeden edemedim.

Bakmadığım yer kalmadı bunlar neredeydi?
Son kafeterya'ya bakmamıştım. Oraya doğru ilerlemeye başladım. Kapısının önüne geldiğimde de duvarın sağ köşesindeki masa da oturduklarını gördüm.
Karşımdaki manzara bana çok tuhaf geliyordu. Daha kısa süre önce çok normal olan o manzara...

Ve içimde sinirin her zerresini hissediyordum. Yorgunluğun, bitmişliğin her zerresini hissediyordum.
Yanlarına doğru ilerlemeye başladım. Ve karşılarında durdum. İçimdeki duygulardan aldığım bir cesaret vardı galiba bu beni şu an ayakta tutuyordu.
Daha fazla dayanamayıp söze girdim.

"Neler oluyor? kısa süreniz var anlatın."
"Kumsal, biraz sakin ol gel otur konuşalım."

"Hayır oturmayacağım. Bu yaşanan saçmalıkları anlatın hemen."

Sesimi yükselttiğinin farkındaydım. Sakin olmayı da düşünmüyordum.

"Kumsal, güzelim biraz sakin ol gel konuşalım."

"Ya sen ne anlatacaksın,Neler saklıyorsunuz benden rüzgar?

Yavaş yavaş sesim yükseliyor. Bu benim elimde değildi.

"Siz bilirsiniz, ben gidiyorum. Artık bu kabusun içinde de değilim. Sizin de benim arkamdan iş çevirmenize, beni salak yerine koymanıza daha fazla tahamül edemeyeceğim."

İçimdeki her şey'i dökemesem de en azından birazını ifade edebilmiştim.

Arkama bakmadan oradan ilerleyip çıkıp gittim.

HER ŞEY BİRAZ SENWhere stories live. Discover now