24.BÖLÜM

105 92 0
                                    

Keyifli okumalar💗

Belki kelimeler bile yetersiz. Belki duygular bile tarifsiz kalabilirdi. Şuan içimdekileri anlatmaya, ama bir yanım rahatlık, bir yanım huzursuzdu. Bedenim sanki ikiye ayrılmış.

Ayrı iki duyguyu barındırıyordu. Sonbahardan sonra çiçek açan ağaç gibiydim. Bir yanım hâlâ kuru ve solgun diğer yanım bahar bahçe.

Bir mahkumun hapisten çıkıp geri kalan hayatına nasıl devam edeceğini bilememesi gibi.
Yeni dünyaya gelen yavru kuşun bu dünyaya alışmaması gibi. Bende sanki hayatıma yeniden başlayacakmışım gibi hissediyordum.

Bir şeyler son bulmadı. Yaşanan her şey daha karmaşık bir hâlde karşımda duruyordu. Koca bir düğüm, iplerin çözüm yerlerinde birer soru vardı. Soruları çözmeden ipler sana yardımcı olmayacaktı. 

Tanımadığım bir insanın arabasında nasıl böyle rahattım. İnan ki bilmiyorum. Aklımda sadece oradan uzaklaşmak geçiyordu. Belki gizem'i ardımda bırakıp gidiyorum.

Ama geri dönüp onu kurtarabilmek için. Orada o odanın içinde hapis olarak kalsaydım. Ne kendime ne de ona bir faydam olacaktı. Şimdi dönüp olanları bir gözden geçirip nasıl hareket etmem gerektiğini düşünmem lazımdı.

Adam'ın gözleri üzerimdeydi. Kötü bir insana benzemiyordu. Ama gözlerinin üzerimde olması rahatsızlık hissi veriyordu. Ve bakışları da bende bir şey olduğunu anlamıştı. Ve galiba bende içimdekileri saklayamıyordum.

"sen o kütüğün içinde ne yapıyordun?"
Bir an şok oldum. Görmüş müydü beni?
Peki neden ilk karşılaşma da sormadı bunu?

"siz beni gördünüz mü?"
"evet gördüm. Av için pusuya yatmıştım. Senin geldiğini gördüm." Ne diyeceğimi bilemedim. Dışarıdan nasıl göründüğümü merak ettim. Ve adamın ne tepki vereceğini.ama o benim düşüncemin aksine Oldukça sakin konuşuyordu. Ve sakin görünüyordu.

"Arkandan iki tane yaşı senden çokca büyük adamlar geldi. Galiba seni arıyorlardı."

Adam düşündüğümden de sakin konuşuyordu. Sanki böyle şeylere alışkın gibi.

"evet beni arıyorlardı." Dedim titrek bir sesle.
"neden,Senden ne istiyorlar?"
Başım önde, sadece yolu izliyordum. Adama dönüp bakmıyordum. Bile nasıl diyecektim. Ben adama nasıl anlatacaktım yaşadıklarımı. Bana inanacakmıydı?

Ben aynen susmaya devam edince adam bana dönerek,
"sorun varsa söyle korkma."
Artık bir cevap vermeliydim. Hızlı bir şekilde,

"hayır bir sorun yok."Dedim.
Ama adam arabayı durdurup, bana dönünce anladım ki buna inanmadı.

"bir sorun varsa söyle sana yardımcı olayım."

"ya çok teşekkür ederim. Ama ben halledebilirim."
Adama omuzlarını silkerek,sen bilirsin diyerek başını salladı.
Yol boyunca başımı cama dayadım. Ve sadece dışarıyı izledim.

Yanımdaki adam da daha fazla ısrar etmedi. Yola bu şekilde devam ettik. Araba'nın içi oldukça güzel ve konforluydu. Adam'ın zengin olduğu belliydi. Ama yaptığı iş sanki daha çok emek ve sanat üzerineydi. Sanki adam da öyle bir tip vardı. Günlerdir o zorbalarla kalınca bu adam bana oldukça tuhaf gelmişti. Aynı dedem gibi sakin bir adamdı.

Dedem demişken, onu nasıl unuturum. Kim bilir şu an ne haldeydi. Umarım iyidir. Ama beni çok merak ettiğinden emindim. Şehir'e gittiğimizde hemen eve gidip, dedemin yanında olmam lazımdı. Sonrasında yapacağım ilk iş rüzgarı bulmak.

Ama bu sefer gerçekten bulmak. Ve sonunda konuşmak. Bu konuşma için bile çok geç kalmıştık. O zorbanım telefonda ismini anması aklımı karıştırdı. Bunun içinde konuşmam lazımdı. Nasıl bir oyunun içindeydik.

Merkez'e yaklaştığımızda adam'a dönerek,

"ilginiz için çok teşekkür ederim."
İçimde hâlâ acaba bana gerçekten yardıcı olur mu sorusu vardı. Ama artık çok geçti. Yol bitmiş ben geleceğim yere gelmiştim.

Adam kafanı bana çevirip yine göz teması kurdu benimle. Ve,

"numaramı vereyim ne zaman ihtiyacın olursa beni bul olur mu?"

"gerçekten teşekkür ederim."

"benim orada yazlığım var eğer ihtiyacın olursa ben ormanın tam karşısındaki yazlıktayım unutma."

"tamam çok teşekkür ederim."
Adam'a yarı tebessümle veda edip, arabadan indim. Geldiğim yer evime çok yakın olmasa da yürümek istedim. Ara sokaklar, benim büyüdüğüm sokaklar, şimdi bana bir tuhaftı.

Sanki burayı terk etmişim. Ama geri dönmüş gibiyim. Ait olduğum yere mutlu olduğum yere. Aslında kötü olmamıştı. Buraya gelmek.

Çünkü özlemiştim. Dedemi, evimi, sanki bambaşka bir hayata adım atmış gibiydim. Sanki benliğimi aşmış yeni bir  kumsal olmuştum.

Dedem beni görünce ne tepki verecekti. Bunları merak ediyordum. Odam'a girdiğimde burada olmayı ne kadar özlediğimi anlayacaktım.

Yürüdüğüm Sokak'ta geçen insanlar vardı. Ama sakin ve sessizdi bugün. İnsının içini dinlendiriyordu.
Sonunda evimin önüne geldiğimde elimin titrek ve yavaş bir şekilde bahçe kapısına gitti.

Kapıyı açıp adımımı attım. İçeriye ilk girdiğimde her şey aynıydı. Bir şey değişmemişti. Kuşlarım ağaçların dallarında ötüşmeye devam ediyordu. Ağaçlarım camımın  önünü gölgelemeye devam ediyordu. İçim ısınmıştı.

Orada gördüğüm muameleden sonra evime bana huzur vermişti. Güvende hisettirmişti. Sanki burada kimse bana bir şey yapamayacakmış gibi. Bahçedeki kedi koşup yanıma geldiğinde heyecanlı bir şekilde miyavlamaya başladı.

Dedem eve almama istemezdi. Ama bahçede beslememenden de hoşlanırdı. Mutlu olurdu. Çünkü onun tek varlıkları bizdik. Ve bende şimdi onun yanına gelmiştim. Geri dönmüştüm.

Belki çok uzun sürmese de bu ayrılık. Habersizdi. Merak ve korku doluydu. Ben bahçede dalıp gitmiş. Bir haldeyken dedem kendimizin sesine balkon'a çıkmıştı. Ve tabi karşısındaki beni görmüştü. Biraz solgun görünüyordu. Belki yemek bile yememişti.

Bu yüzden kendimi çok suçlu hissetmiştim. Hemen aşağıya inip yanıma geldi. Boynuma sarıldığı o anı hiçbir şeye değişmezdim. Kolları bana yuva, kalbi ile bana anne ve baba olmuştu.

"Kumsal,sen kaç gündür neredeydin?" kızım aklım çıktı benim burada.

"anlatırım dedeciğim. Ama geldim bak yanındayım."
"içeriye geç bakalım. Konuşacağız seninle."

"yok içeriye geçemem dedeciğim.  arkadaşımın yanına gitmem gerekiyor."
"kızım daha yeni geldin. Nereden geldiğini bile bilmiyorum. Şimdi nereye gideceksin?"

"korkacak bir şey yok dedeciğim. Gidip hemen geri geleceğim." Deyip evden koşar adım çıktım. Bahçe kapısını kapatırken dedemin sesi geldi. Arkamdan söyleniyordu.
"kızım sen böyle yapmazdın. Ne oldu sana?"

Buna cevap veremeyecektim. Çünkü bana ne olduğu hakkında benim de bir fikrim yoktu. Sadece şuan eski hayatıma geri dönmek istiyorsam, her şeyi değiştirmek istiyorsam adım atıp, bir şeyler yapmam gerekiyordu. Yapacağım ilk şey rüzgarı bir şekilde bulup onunla konuşmak olacaktı. Bu konuşma için bile geç kalmıştık.

Geçen sefer ki gibi okulun oraya gitmek geldi aklıma ama gidemezdim.
Çünkü o adamlar okula gideceğimi düşünüp okulun oraya yine gelebilirlerdi.bu risk'i göze alamazdım. Üzerimdeki ceketin kapşonu'nu kafama takıp biraz da olsa yüzümü saklamaya çalıştım.

HER ŞEY BİRAZ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin