11.BÖLÜM

115 98 0
                                    

Keyifli okumalar💗

İnsanın bazen ruhunun ne yapacağını bilemediği zamanlar olur ya benim sadece ruhum değil bedenim de ne yapacağını bilemez bir haldeydi.

Çünkü bu sefer konu ben değil yakın arkadaşımdı.

Ama yapım gereği, onun için daha çok üzülüyordum. İnsanlar genelde az da olsa bencillerdir. Yani önceliği kendisi olur.

Ama ben kendime değil de yakınlarımdan, birine bir şey olduğu zaman içimden atamadığım bir kötü his doğuyordu.

kapısının önüne geldiğim an içime bir kötü bir his doğdu.

Böyle güçsüz olmayı asla istemem ama bedenimin yorgunluğu dahi buna izin vermiyordu.

O an dedeme bakıp, bir ayağımı odanın kapısına doğru attım. Hayatımdaki en zor anlardan birini yaşıyordum. Çünkü ben annemi kaybettiğimde daha çok küçüktüm ve bana da böyle hasasiyetle söylemişlerdi.
O an gözümün önünden gitmiyordu. Çoğu şeyi hatırlamayan ben bu ânı unutamıyordum.

18 yıl önce,

"Kumsal uyuyor mu?"

"Evet uyuyor."

"Bu yavrucak kimde kalacak?"

"Benim güzel kızım tabiki dedesinde kalacak."

"Babacığım siz nasıl bakacaksınız bu hâlde?"

"Ne varmış halimde kumsal artık benim torunum değil, kızım."

~

Benim annem ve babam vefat ettiğinde ben daha bebek olduğum için hatırlamıyordum. Ama dedem ve halam arasında böyle bir konuşma geçmiş bunu da bana halam anlatmıştı.

Ve benim de zamanla aklımda bunlar kalmıştı.

Sonrasında ben büyüyüp beş yaşına gelince söylemişlerdi. Daha doğrusu büyüyüp parktaki çocukların anne ve babası olduğu ve benim olmadığını anladığım zaman bana söylemişlerdi.

Sonrasında her aklıma geldiğinde dedeme onların nasıl olduğunu sorup anlatmasını istemiştim.

Karşısına oturup anlatması için dört gözle beklerdim.

Ve dinlerken ki mutluluğumu da tarif edemezdim.

Ve her yeni bir şey duyduğumda hem gözlerim dolar hemde yüzümde bir tebessüm oluşurdu.

Ve bu benim hayatımın en özel anı olurdu.

Dedemin ağzından dahi olsa onları tanımak çok güzel bir duyguydu.

Her gün onların hakkında yeni şeyler duymak, öğrenmek beni çok etkilerdi.

Mesela gece yatağıma girdiğimde gözlerimi tavana dikip onlara ait bilgilerle nasıl bir insan olduklarını gözlerimde canlandırırdım.

Ve bu bana çok iyi gelirdi.

şimdi ise bu söyleme görevi bana düşmüştü. Ne kadar zor olduğunu şimdi anladım. Yaşamak kadar olmasa da bu da kolay değilmiş.

Artık cesaretimi toplayıp odaya girmem gerekiyordu.

Bir adım daha atıp odaya girdim. Ama gizem yoktu. yatak dağınık bir şekilde duruyor. Ama gizem oda da yoktu. Acaba lavaboya felan mı gitmişti. Hemşire yada bir doktora sorsam iyi olacaktı. İllaki nerede olduğunu bilirlerdi.

Odanın her yerine göz attım.
Ama burada yoktu. Ama oda da kaldığı belliydi. Yattığı yatak dağınık yanındaki komodin'in üstünde ilaçlar vardı. Bu onun gerçekten bu odada kaldığını gösteriyordu.

Ama şuan oda boştu.

Benim bir şeyler yapmam gerekiyordu. Dedem de bir terslik olduğu fark etti. Odaya girip yanıma geldi.

"Gizem nerede?"

"kızım, kumsal."

Ben donup kalmıştım.

𝚊𝚕𝚕𝚊𝚑ı𝚖 𝚗𝚎𝚛𝚎𝚢𝚎 𝚐𝚒𝚝𝚖𝚒ş 𝚘𝚕𝚊𝚋𝚒𝚕𝚒𝚛, 𝚗𝚎𝚛𝚎𝚍𝚎 𝚋𝚞 𝚔ı𝚣?

nereye gidebilirdi ki.
En fazla lavabodadır. Diye düşünüyordum.yani belki de öyleydi.

"Bir hemşire bulalım, Soralım kumsal."

Arkasından sesiz sedasız ilerliyordum. Koridorlar dar duvarlar uzundu. Sanki üzerime üzerime geliyordu. Soluk mavi boyası insanın içini karartıyordu.
Binanın içi hem eski hemde karmaşıktı.
Koridorlar da birbirleri aynıydı. Yanımda dedem olmasa kolayca kaybolabilirdim.

Soğuk buz gibi bir his gelip yerini buluyordu.
İnsanın en içine işliyordu.

Dedem benden iki adım önde, ben de arkasında ilerliyorduk. Sonunda bir hemşire bulduk.

Uzun boylu bir hemşireydi. Saçları omuzunda, omuzları geniş ve duruşu dikti.

Dedem hemen söze girdi.

"kızım, sana birşey sorabilir miyim?"
Bu soruyu soran dedemdi.
"
buyrun."

"bizim hastamız şuan odasında yok nerede olduğunu biliyor musunuz?"

Dedemin bana göre daha sakin olması işimizi kolaylaştırıyordu.

"Odası boş nerede acaba bir yardımcı olabilir misiniz?"

"kaç numaralı oda?"
Bu soruyu olduğunca hızlı sormuştu.

"103 numaralı oda."

"Tamam ben hemen hastane'yi kontrol edip, danışman'a sorup geliyorum."
Bu cevabı duymak onu biraz bekleyeceğimiz anlamına geliyordu.

"tamam kızım biz bekliyoruz."
Hemşire yanımızdan uzaklaştı. Biz de oturup bekleyecektik.
Aklımın içinde dönüp duran düşüncelere engel olamıyordum.

Onca şey yaşamıştım. Şu iki günde tabiki etkisi vardı. Oturduğum yerde bir barut gibiydim. Dedem'e dönüp sonunda bir şey söyleyebilmiştim.

"neler oluyor, hemşire neden gelmedi?"

"bekleyelim kızım şimdi gelir. Bir şey olmamıştır. Kötü düşünme hemen."

Dediğini yapabilecek miydim?

Hem rüzgar neredeydi. Neden haber vermedi bana o da çıkmıştır. Emniyetten ben neden görmedim. Numarası da yoktu.

Nasıl ulaşacağımı dahi bilmiyordum.
Yani o gün olanları konuşup onunla bir daha görüşmeyecektim.

Sadece o günü cinayet gününü konuşmam lazımdı.

Ama Önce gizemi bu hastaneden çıkarmamız gerekiyordu.

Ve göz göze geleceğimiz ilk anı düşünüyordum. Çünkü en son yanındayken bilinci yerinde değildi. Koridorun sonundan gelen ses kafamı kaldırıp karşıya bakmama sebeb oldu. Ve karşıdan gelen sadece hemşireydi.tek geliyordu.

Yanında Gizem yoktu.

Gizem yanında yoktu.

Gördüğüm şey gerçek olmamalıydı. Bu kız neredeydi? Hemşire bize biraz daha yaklaştığında hışımla hemen ayağa kalktım.

"nerede! gizem nerede?"

"Neredeee!"

Şuan avazımın çıktığı kadar bağırıyordum. Daha fazla dayanamayacaktım. Nerdeydi bu kız gece boyunca onu düşünerek uyumuştum. O benim tek dostumdu.

Onu kaybedemezdim.
Ona bir şey olmasını istemiyordum. Onun yanında olmak istiyordum.
Sadece bunu istiyordum.

Dedemden sonra tek varlığımdı. Şuan o burada olmalıydı. benim ona sarılmam lazımdı. Ya da beraber ağlamamız lazımdı. Benim burada tek olmamam lazımdı.

Ayağı takılsa tutamasam bile beraber düşmemiz lazımdı.
Ellerini tutamazsam da yetişmek için ellerimi uzatmam lazımdı.

Şuan beraber olmamız lazımdı.

HER ŞEY BİRAZ SENOnde histórias criam vida. Descubra agora