39.BÖLÜM

51 35 0
                                    

Odama adımımı atmıştım. Sonunda rüzgarla bir günün daha sonuna gelmiştim. Şuan içimden gelen tek şey yatağıma uzanıp o yaşadığımız her şeyi düşünmek istiyordum.

Ellerimizin, gözlerimizin, bedenlerimizin ve ruhlarımızın dans ettiği o anların hayal veya rüya olup olmadığını düşünmem lazımdı.

Gerçek değildi sanki o motorda sarılarak gittiğimiz gözlerimi kapatıp ona güvenle sarılıp kendimi bıraktığım o anlar rüya değildi değil mi?

Yatağa kendimi bırakıp gözlerimi kapatıp kafamdan geçen her şeyi gözlerimin de önüne getirdim. Ve o söylediğim sözcükleri o an nasıl utanmadan söylemiştim.

Şuan bile yanaklarım kızardı. Bir utandım. Ama hâlâ heyecanım geçmemişti. Kalbimin ritmi hâlâ değişmemişti. Çok hızlı atıyordu.

Ayaklarımda hafif bir ağrı vardı.
Uyuyup dinlensem iyi olacaktı.
Tabi uyuyabilirsem.
Sen bana ne yapıyorsun rüzgar, beni büyülüyorsun, kendine hapsediyorsun.

Beni kendine tutsak ediyorsun rüzgar.

Gerçekten de öyleydi. Ben onun yanındayken çok farklı bir insan oluyorum.

Hani şehirin kalabalığından, gürültüsünden, hiçbir şeye değmeyecek olan sıkıntılarını terk edip kendini doğaya bırakırsın ya.

O ayakkabılarını çıkarıp toprağa çıplak ayakla basıp içine dolan ilk huzur anı gibiydi benim de rüzgara kendimi bırakışım.

Kasıntı ve kurallara dayalı hayatımı bırakıp onun hesapsız, plansız akışına bıraktığı renkli hayatına adım attım.

Bayadır ve hattâ son zamanlarda böyle değil gülmek, kendimi iyi hissetmemiştim.

Hattâ bir gece dahi olsa o adamları ve yaşadıklarımı unutmuştum.
Ta ki şu an aklıma gelene kadar

Harbiden bu adamlar neredeydi, bırakmışlar mıydı peşimizi?

Bunu çok isterdim ama içimdeki his böyle bir şey olacağını hiç ihtimal vermiyordu.

Hislerimde de genelde yanılmazdım.
Modumun iki dakika daki değişimi içime sıkıntı olarak geri dönmüştü.

Nasıl?
Nasıl birden içime böyle bir sıkıntı doğabiliyordu?

Ve  tüm bu duygular beraberinde korku duygusunu da barındıyordu bedenim.

Yatağımda doğrulup oturur pozisyonunu aldım. Biraz hava almak iyi gelirdi.

Pencerimi açıp biraz yıldızlara bakmak iyi gelebilirdi.
Gidip camımın kolunu çevirdim. Ahşap olduğu için biraz ses çıkarmıştı.

Pencerenin önünde bir süre kalıp yıldızlara seyrettim.
İçime de temiz hava doldurdum.

Biraz olsun iyi gelmişti. Ama boğazımda kurumuştu. Mutfağa su içmeye gidecektim ki çalan telefonum buna engel oldu.

Telefonun ekranına baktığımda rüzgar'ın adını gördüğümde şaşırdım aslında.
Bu saatte aramazdı.

Bir şey mi olmuştu. Yoksa sesimimi duymak istemişti.

Aklımdan geçen ikinci şeye yüzümü buruşturdum. Ne zamandır böyle düşünür olmuştum.

Kendine gel deniz sinyalini verip telefonu açtım.

"Alo."

"kumsal,sen evdesin değil mi?"

"Evet evdeyim."

"Ayrıldığımız an girdin ve geri dışarı çıkmadın değil mi?"

"hayır çıkmadım."

Sesi hem nefes nefese hemde çok korkmuş endişelenmiş gibiydi.
Gibi değil öyleydi.

HER ŞEY BİRAZ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin