34.BÖLÜM

93 64 3
                                    

Keyifli okumalar💛

Belki de karanlık bazı suçluları saklamak için vardı. Çünkü bu karanlıklarda hep bir şeyler oluyordu.

Ve Güneşin aydınlığı ise yalnızca masumlara yakışırdı gerçek masumlara.

Sonunda dedemi hastane'den çıkarıyorduk. Aslında burada kalıp dinlenmesi gerekiyordu ama bunu kendisi istemedi.

Benim de bu durumda dedem'e bakmam gerekiyordu. Hem onunla evimizde tek sıkıntımın sabah kahvaltısını hazırlarken makinenin içindeki ekmeği yakmamak olduğu o günleri çok özlemiştim.

Bu hâle gelmem çok tuhaftı. Ama rüzgar'ın da dediği gibi biz bu kabustan kurtulacaktık. Bu savaşı biz kazanacaktık.
Ama bugün bunları düşünmek yoktu.

Bugün sadece huzurlu bir gün olsun istiyorum.
Hastane'deki işlemleri bitirip dedem'i arabaya binmesine yardım ettim. Kötü görünmüyordu ama aldığı ilaçlar onu biraz halsiz bırakıyordu.

Taksici'ye evin adresini verdikten sonra arkama yaslandım. Bu sırada Ne kadar uykusuz olduğumu fark ettim.
Aslında bu duruma alışmıştım. Ama eve geçtiğimde dinlensem iyi olacaktı.

Dün gece de son günlerim gibi yorucu bir gündü çünkü.

Eve yaklaşmıştık. Ama ben arabadan inmeyi değil de Gizem ve rüzgar'ın nerede olduklarını düşünüyordum. Hastane'den çıkarken de görmemiştim onları gitmişler miydi acaba?
Taksi tam da dediğim gibi ev'in önüne gelmişti.

Kapıyı açıp indikten sonra dedemle göz göze geldik. Şuan fark ettim taksi'de benimle hiç konuşmamıştı. Hâlâ kızgındı galiba bana.
Aslında haksız da değildi.

Bakışın'dan anladığım şey eve girdiğimizde konuşma devam edecekti.

Onu asla kırmak istemezdim. Kırmazdım da bu zamana kadar hiç böyle konuşmamıştım.

Dedem gözlerini ayırınca evin kapısını açtım. Ve içeriye girdik.
Bu kapıdan ikinci defa özlemle girişimdi.

İlki kaçırıldığımdan sonra geldiğim o an sanki ilk defa geliyormuşum gibi hissetmiştim.
İkincisi de şuandı. Ve şuan özlediğim tek şey evim,dedem değildi.
Özlemime huzurum, sakin hayatım da vardı.

Bazen hayatımda değişikler isterdim. Ama bu değişikliklerin böyle olmasını hiç hayal etmemiştim. Yani bütün bunları kim neden hayal ederdi ki?

Evin bahçesine göz gezdirdiğimde çiçeklerin diplerinin kuru olduğunu gördüm. Biz hastaneyken sulanmamıştı. Oysa ben onlarla vakit geçirmeyi hiç ihmal etmezdim.

Ve karşımda ne kadar bir bitki gibi de dursa sanki bana küs gibi bakıyordu. Ya da ben kendimi herkes'e karşı böyle hissediyordum.

Ama bu durumda en çok dedem'i ihmal etmiştim. En çok ona haksızlık etmiştim. Şuan evden içeriye girmek üzereydik. Ve girdiğimizde ne konuşabileceğimizi tahmin edebiliyordum. Ama nasıl konuşacağımızı bilmiyordum. Belki de bana çok kızacaktı.

Dedem bana kıyamazdı. Ama kurallarına aykırı bir şey yaptığımda bundan hiç hoşnut olmazdı. Ve bunu belli eder ve benimle konuşurdu.

Evden içeriye girdiğimizde ben odama geçmek üzere adım attığımda arkamdan seslendiğini duydum.
"kumsal, nereye gidiyorsun?"
Haklıydı nereye gidiyordum. Öylece odama mı geçecektim.

"Odama geçecektim ama..."
"Ee, bir konuşmayı da mı hak etmiyoruz?"
"Hayır dedeciğim sadece ne konuşacağımı bilmediğim için..."
"Otur karşıma konuşalım, yeter artık bu ortadan kaybolmalar tuhaf hareketler..."

HER ŞEY BİRAZ SENWhere stories live. Discover now