2

46.7K 1.9K 1K
                                    

Feza Anka Demirsoy

Saçlarımın okşanmasıyla uyandım. Annem başımdaydı. "Günaydın kızım." dedi. "Günaydın." dedim.

Lan sabah sabah boka benziyordum. Arayıp uyandırsaydı keşke.

"Abilerin ve kardeşin geldi. Kahvaltıya inelim tanışın kızım olur mu?"

Nefret ediyorum yeni kişilerden ya. "Peki." deyip gülümsedim. O da çıktı. Yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçaladım. Tipimi sikeyim gerçekten kıvırcık saçlarım birbirine girmişti. Saçımı tepeden bir topuz yaptım idare ederdim en azından. Üzerime eşofman geçirip odadan çıktım.

Annem merdivenlerin sonunda bekliyordu. Elini belime koyup beni yemek odasına yönlendirdi. İçeri girdiğimde dün bahsettiği abileri ve kardeşini gördüm.

Masaya oturdum. "Günaydın kızım." dedi babam. "Günaydın." dedim.

Herkes bana bakıyordu. Ben de elime bakıyordum. Elimin üzerindeki Not today yazan dövmeye daha doğrusu.

Allah'ım NOT TODAY!

"Kızım dün bahsetmiştim. Miraç, Ferkan, Andaç, Enis." deyip eliyle tanıttı. Teker teker onlara baktım.

Miraç, Ferkan ve Andaç bana sevdiklerini öldürmüşüm gibi bakıyorlardı. Harika amına koyayım.

"Anka." dedim.

"Abla istemiyorum. Neden burada olmak zorunda ki?" dedi Miraç. Ben her gece kardeşim olsun diye dua ediyordum çünkü (!)

Ona bakıp sırıttım. Babam tam ağzını açmıştı ki Andaç, "Bir süre katlanacağız, babamın kesin emri. Diğer kız gibi gerçek yüzünü çabuk gösterirse şanslıyız. En azından erken döneriz Ankara'ya." dedi.

Ben buradayım hani.

Babam sinirlenmişti. "Sizi uyarmıştım."

"Herkes sakin olup birbirini tanımaya çalışacak lütfen çocuklar." dedi annem.

Andaç yine çenesini kapatamamıştı. "Ben onu tanımak istemiyorum anne. Beni buna zorlayamazsın. 26 yaşındayım! Kendi kararlarımı verebilirim."

"Andaç! Yeter artık sizinle konuştum neler olduğunu, nasıl davranmanız gerektiğini anlattım." diye bağırdı babam.

Miraç ağlamaya başlamıştı. Lan ben ağlamıyordum daha. Sana n'oluyor acaba?

Ferkan Miraç'ın kulağına bir şeyler söyleyip onu yolladı. Bana bakmadan babama döndü.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun baba? Düzgün düşünemiyorsun herhalde. Miraç hassas bu konuda biliyorsun. İki günlük kız bu! Onun yüzünden tartışmaya bile değmez anlamıyor musun?"

Oğlum o senin baban baban.

Babam konuşacakken araya girdim. Çok bile tutmuştum kendimi.

"Yeter! Annem sizin 20 yaş üstü insanlar olduğunuzu söylemişti. Bir avuç ergen değil. Lan ben 21 yaşındayım sizden daha olgunum. Sizi çok istediğim, sevdiğim için gelmedim buraya. Anne ve babam beni tanımak istediği için geldim."

Ferkan'a döndüm. "Madem Miraç'ı çok düşünüyorsun. Ona ön yargılı olmamasını beni tanıyıp davranışlarını ona göre şekillendirmesini söyleseydin."

Ferkan ebeme atlayacaktı. Hissediyordum.

"Sakın bana bağırma bir daha." dedi Ferkan. Amin canım.

"Konuşmana çok bile katlandım. Sus artık." dedim. Ve Andaç'a döndüm.

"Biraz önce dedin ya 26 yaşındayım. Emin misin? Çünkü söylemlerinle 16 yaşında bir çocuğa benziyorsun. Dediğim gibi seni çok sevdiğim için gelmedim buraya. Katlanmak istemiyorsan bak, kapı orada. İki günlük kızım. Sana ben mi öğreteyim kendi evinde kapının yerini? Gerçi sen 26 yaşında olduğun için ne yapman gerektiğini biliyorsundur. Ha bu arada, sana bir tavsiye vereyim mi? Konuşmaların ve hareketlerinle olgunluğunu sergilersen yaşını belirtme gereği duymazsın."

Yeni Bir Sayfa|Feza AnkaWhere stories live. Discover now