110

5.5K 576 327
                                    


Selaam^^

İyi okumalaar^^

.
.
.

Gece abimin göğsünde yatıyordum. Berat'ın yaptığı aklımdan çıkmıyordu.  Senelerdir arkadaşlardı ve o büyük bir ihanet içindeydi. O olmasa belki şu an Andaç çok daha iyi bir ruh halindeydi, belki Yakut çok daha iyi bir hayat yaşıyordu.

"Dinlen biraz Feza'm."

Uzun bir uykuya ihtiyacım vardı.

"Korktun mu abi, özür dilerim."

Saçlarımı uzunca öptü.

"Elinde olan bir şey değildi güzelim, özür dileme."

Elimde olan bir şey değildi ama yine de o korkmuş, hüzünlü hali gözümün önünden gitmiyordu.

Babamın, abilerimin ona iyi bir ders verdiğine emindim geldiğimden beri bütün aile dostlarıyla ilişkilerini kesiyorlardı. Bu hoşuma gitmiyordu ama hiçbiri doğru düzgün insanlar olmadıklarını ortaya dökmüşlerdi.

Eski sakin hayatımı özlüyordum. Abimle bir süre eski evde kalsak çok güzel olabilirdi, diğerleriyle gün içinde görüşürdük elbet ama abimle yalnız kalmak bana ve ona çok iyi gelecekti.

"Seni çok seviyorum Feza'm."

Göğsüne iyice sokulup derin bir nefes aldım. Dünyanın en güvenli yerindeydim.

"Ben de seni çok seviyorum abi."

Elini yanağıma koyup beni kendine bastırdı.

"Uyu güzelim."

.
.
.

Saat 05.15'di. Evran'ın yanına gidiyordum. Abimi uyandırmamak için sessiz adımlarla banyoya geçip yüzümü yıkadım. Anahtarı cebime attığımda Evran içeri girmişti, aynı anda abim uyanmış beni yanında hissetmediği için yataktan kalmıştı.

Yatağın yanındaki lambayı açtığında Evran'ın önüne geçip abime şirince gülümsedim.

"Günaydın!"

Abim tek kaşını kaldırmış arkamdaki Evran'a bakıyordu.

"Erkencisiniz bakıyorum."

Evran, koltuğa geçip oturduğunda ona "Ciddi misin?" der gibi baktım.

Abim sinirle nefes verdi.

"Ben odama geçiyorum."

Kapıya ilerlerken önce Evran'a sert bir bakış atıp sonra bana baktı.

"Tam altıda yanımda ol Feza."

Otoriter sesine gülümseyip kafamla onayladığımda dayanamayıp yumuşakça karşılık verdi. Odadan çıktığında Evran'ın yanına gidip göğsüne yaslandım.

Kollarını belime sardı. Saçlarımı derince koklayıp, uzun uzun öptü.

"Hani bana demiştin ya, anlatmıyorsun diye Merida."

Kafamı göğsünden kaldırmadan ona baktığımda devam etti.

"Sen de anlatmıyorsun, anlatsaydın daha sakin bir şekilde halledebilirdik."

Bir bakıma haklıydı. Ona ve abilerime söylesem muhtemelen olaysız geçerdi.

"Berat fotoğrafa baktığında göz bebekleri büyüdü, yalan söylüyordu."

"Ama emin olamazdım, belki de boşuna Yakut'un yaşadığına inandıracaktım Andaç'ı."

Kendimi düşünemezdim o durumda. Andaç zaten öldüğüne inanmıyordu. Bir de ben umut veremezdim.

Yeni Bir Sayfa|Feza AnkaWhere stories live. Discover now