31| Düşmanın Atları

373 49 50
                                    

"O kadın bir Carrow'du." diye çığlık attı Cassandra. Hızla nefes alıp vermekten başı dönmeye başlamıştı. "Öyleydi. Tapınağı mühürleyenlerden biri 'Carrow' olduğu için birinci dereceden hedefsin!"

Cassandra duyduklarını sindirmek için uzun bir zamana ihtiyacı olduğunu biliyordu. Başı dönüyor, kalbi hızla çarpıyordu. Leonardo tereddütlü bir şekilde elini genç kızın koluna koydu. Yumuşak bir sesle, "İyi misin?" diye sordu. 

Cassandra başıyla iyi olduğunu işaret etse de kendini oldukça kötü hissediyordu. Hiç tanımadığı ailesinden olan bir kadının zamanında yapmış olduklarına şahitlik etmişti. Eli istemsizce kolyesine gitti. Orijinali boynunda olmasa bile muazzam bir istekle kolyeyi boynundan çıkarıp atmak istiyordu. Ama sonra aklına Sirius'un güzel ellerinin arasında, kendi boynuna taktığı an gelince duraksadı.

Bu kolye öyle uzun zamandır boynundaydı ki Cassandra her gün birlikte uyuduğu, boynuna yakıştırdığı bu kolyenin böylesine bir gizemi olduğunu asla tahmin edemezdi. Bayan Matilda Carrow henüz Cassandra iki yaşındayken bu kolyeyi boynuna takmıştı. Gözünün önüne ailesiyle birlikte doğum gününü kutlarken ki fotoğrafları gelince duygulanmadan edemedi.

"Lucille ve Freya seni bir tehdit olarak gördükleri için peşine düştüler, bunca zaman yakalanmamış olman bir mucize doğrusu." Leonardo sözcüklerini özenle seçse de Cassandra bu cümle üzerine rahatsız olduğunu açıkça belirtti. "Evet Hogwarts'da güvendeydim, sen beni buraya getirene kadar!" Leonardo hızla onun sözünü kesti. "Hogwarts yakında düşecektir. Orada güvende değildin Cassandra ama benim yanımda güvendesin." 

"Bunu hiç sanmıyorum!" diye tısladı Cassandra. Sonra aklına gelenler ile gözleri parıldadı. Heyecanla Leonardo'nun kolunu tuttu. "Dumbledore, Profesör Dumbledore ile konuşmalıyız. O ne yapılacağını mutlaka bilir, her şeyi anlatmalısın ona." Leonardo'nun kafasını salladığını görünce daha yüksek sesle konuşmaya başladı. "Dumbledore en güçlü büyücüdür. Yaşayan en kudretli büyücü odur! O, onları durdurmanın bi' yolunu bulur!" 

"Hayır Cassandra." Leonardo'nun cevabı Cassandra'nın daha da delirmesine neden oldu. "Ne demek hayır!? Neden, neden?" diye bağırmaya başladı yine. Leonardo tuhaf bir şekilde sakin görünüyordu. Bir süre sessiz kalmakla yetindi, Cassandra ise merakla vereceği cevabı bekliyordu. "Yapamayız, tapınağa tekrar girmek istemiyorum." Cassandra büyücünün kolunu tuttu yine, sertçe "açık ol." dedi. Sahiden de genç kız artık sabrının sonuna geldiğini, patlamaya hazır bir yanardağ gibi olduğunu hissediyordu. 

Leonardo  kızın tam gözlerinin içine bakmaya başladı. Biri gökyüzü diğeri ise denizdi. "Cassandra, Dumbledore ile iş birliği yapmak demek bakanlığın tarafında olmak demek ben bunu istemiyorum. Yapamam." 

"Sen de onlarla aynı şeyi istiyorsun!" diye kükredi Cassandra. "İstemiyorum, beni de o tapınağa sokarlar onlarla birlikte. Benim istediğim  o ikisinden kurtulmak!" Şimdi büyücü de bağırmaya başlamıştı. " Ama bakanlığın bana merhamet edeceğini mi düşünüyorsun? Ben o lanet yere tekrar girmeyeceğim!" 

 Cassandra sinirle karşısındaki adamı iteledi. "Bencil! Kendini düşünemezsin, bencillik yapamazsın!" Leonardo bu sözler üzerine bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama sustu. Daha sonrada yavaş adımlarla kapıdan çıktı. Cassandra yalnız kaldığında uzun süredir tuttuğu göz yaşlarını serbest bıraktı. 

 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Karanlıktan AydınlığaWhere stories live. Discover now