11| Armağan

787 64 4
                                    

Daracik taşlı yoldan yürürken Lucille'nin az kalsın bileği dönecek gibi oldu. Kolunu hızlıca Leonardo'ya uzattı. Adam kolunu zarifçe kendi koluna alırken bir taraftan da etrafı inceliyordu. Oldukça boğuk bir sesle konuştu. " Bu evler, ne kadar görkemli ama küçük. Bizim zamanımızdaki saraylardan çok uzak.." Lucille, Leonardo'nun sözünü onayladı. "Haklisin bir de çok kalabalık değil mi Leo? Bu gürültüye alışmam fazla uzun sürecek." Köşeyi dönerken yerdeki çimenleri kokladı Lucille. Tapınakta kaldıkları zaman boyunca en çok çimen kokusunu özlemişti.

Kapalı bir yerde yüzyıllar boyunca kaldıktan sonra ilk başta duruma adapte olmak fazlasıyla zor olmuştu. Özellikle değişen bu yeni dünyaya.

Neredeyse bütün öğleden sonrasını dışarıda geçirmişlerdi ve Lucille artık yorulduğunu hissediyordu. Derin bir nefes alıp Leonardo'ya baktı. Siyah, dalgalı saçlarına gülümseyerek burnunu sürttü. Leonardo'nun dudaklarının gülümseme ile kıvrildigini hissedebiliyordu. "Biliyor musun Lucie, sanırım saçlarimi biraz daha kısaltmam gerek. Buradaki beyefendilerin sacları bu şekilde degil." Lucille kaslarını çattı. "Hayır Leo, gereği yok."

Uzun bir süre daha çevreyi izlemeye devam ettiler

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Uzun bir süre daha çevreyi izlemeye devam ettiler. Emuel ve eşinin kendisine verdiği takım Lucille'nin kaşınmasına sebep oluyordu. Beyaz verandali bir evin önünden geçerken aniden ıslanmaya başlamaları ile ikiside asalarini cebinden çıkardı. Lucille küçüklükten beri alisageldigi şekilde hemen Leonardo'nun önüne geçmişti. Asasını elinde sıkıca tutarken eve son derece acımasız gözlerle bakıyordu.

Iki katlı evin giriş kapısı açıldığı zaman, Lucille asasını aşağı indirdi. Yukarıda sıkıca topladığı saçlarının bir kısmı hem uzun zamandır maruz kaldığı güneşin hemde aniden fışkıran su ile ıslanmış, önüne dökülmeye başlamıştı. Orta yaşlardaki şişman bir adam hızlıca bahçedeki küçük kırmızı bir musluğa yöneldi. Bir taraftan da konuşuyordu. "Özür dilerim, çok özür dilerim. Bahçenin fıskiyesi, karım çok unutkandır. Açık unutmuş. Kusura bakmayın."

Lucille yavaşça arkasına döndü. Fıskıyenin ne olduğu hakkında bir bilgisi yoktu. Leonardo'da şaşkın bakışlarla adama bakıyordu. Tekrar adamın sesi duyuldu. "Gieceginiz yol uzunsa, size bir havlu vereyim. Ister mısınız?" Leonardo yüzüne bir gülümse yerleştirdi. "Gerek yok, bayım." Adamın kocaman bir bıyığı vardı ve Leonardo onu zamanında dostu olan 'Safir' Düküne benzetmişti.

Kolunu tekrar girmesi için Lucille'ye uzattı ama onun hala oldukça kızgın bakışlarla adama baktığını gördü. " Bu ne cürret! Aptalliginiz yüzünden ıslandık ve sen bize dalga geçer gibi havlu ister mısınız diye soruyorsun? Sen kimsin? Simdi_" Asasını yukarı kaldırmaya çalışırken Leonardo hızlıca onun kolunu aşağı indirdi.

Lucille'nin mavi gozleri öfkeden parlıyordu. "Lucille, önemi yok tatlım. Haydi Freya yanlız kaldı." yumuşak bir sesle onu sakinlestirirken, Lucille yüzünde memnuniyetsiz bir ifade ile dönüp yürümeye devam etti. Kendilerine şaşkınlıkla bakan adama Leonardo bir gülümseme bahşetti ve sonra kendi asasını sallayıp hızlıca konuştu. "Oblivate"

Karanlıktan AydınlığaМесто, где живут истории. Откройте их для себя