3| Aylak&Patiayak

1.5K 105 7
                                    

Cassandra şuan cisimlenmek için her şeyini verirdi. O iğrenç his umurunda değildi, borudan itilmesi de önemli değildi.  Ama ona şüpheyle bakan gri gözler altında hiç bir şey yapamıyordu. Ne söyleyeceğini bilemez şekilde dikiliyordu. Üzerine giydiği pembe hırkanın kollarını çekiştirmeye başladı, stresten midesi alt üst olmuştu. Sirius boş bir ifadeyle kendisine bakıyordu, gri gözleri kızarmıştı. Ağlamış. Genç kız kurumuş dudaklarını ıslatıp konuşuverdi:

 "Özür dilerim, ben bu şekilde girmek istememiştim, evde kimse yok sandım yani.. "Kendi kendine kafasını salladıktan sonra devam etti. "Tabi o şekilde de uygun değildi ama... Şey ben muggle kitaplarını çok severim..." Titreyen parmaklarıyla evin camlarına işaret etti. "Biliyorsun belki şey ben karşı evde oturuyorum. Kitapları görünce okumak için ödünç aldım_" Kafasını salladı. "Yani sana sormam gerekirdi ama çok özür dilerim tekrardan." Sen bir moronsun Cassandra!

  Sirius tepki vermedi, kapıyı da kapatmadı. Arkasını dönüp az önce oturduğu kanepeye geri oturdu. Keşke bir cevap verseydi diye iç geçirdi. Görüş alanında şimdi sadece Sirius'un küçük oturma odası vardı. Küçük siyah bir kanepe -üzerinde oturan Sirius kadar soğuk- onun hemen kenarında şömine; üstünde uçuş tozu ve parlak snitch duruyordu. Yerde küçük bir kilim vardı. Şöminenin sağ tarafında diğerine göre daha büyük bir kanepe duruyordu. Ev küçük olmasına rağmen oldukça ferah görünüyordu evin oldukça büyük camları vardı. 

Cassandra bakışlarını Sirius'a yöneltti ama o, oldukça düşünceli bir şekilde yere bakıyordu. Henüz birkaç saat önce Azkaban'a gitmekten son anda kurtulduğu düşünülürse onun bu haline hak vermemek elde değildi. Cassandra, artık gitmesi gerektiğini biliyordu ama Sirius'un kendisi ile hiç konuşmaması mahcubiyetini arttırıyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu genç kız ama doğru kelimeleri bulmakta zorluk çekiyordu. 

 Yerde duran cam kırıklarına gözü takıldı. Sirius, içlerinde fotoğraf bulunan çerçevelerle savaş vermiş gibi görünüyordu. Yerde duran bir fotoğraf fazlasıyla dikkatini çekmişti. Sessizce ilerledi. Kilimin üstüne bastığında ne kadar yumuşak olduğunu fark etti. Olabildiğince düz bir sesle sordu. "Bi' mahsuru yoksa bakabilir miyim?"  Sirius onu duymadı ya da duydu ama cevap vermedi bilmiyordu genç kız. Eğilip fotoğrafları eline aldığında süpürgelerine binmiş Remus ve Peter'ı gördü. Onların hemen yanında ise yarışa hazır bir şekilde  Sirius ve James duruyordu. Hepsi kendilerinden emin bir şekilde gülümsüyordu. Üstlerinde Gryffindor kazakları vardı. Fotoğrafta Peter Remus'a el çakıyordu. Genç kızın gözleri nemlenmiş, boğazında bir yumru oluşmuştu, kendini çok kötü hissediyordu.  Kanepede sessizce oturan Sirius'a döndü. Sözcükler ağzından kendiliğinden dökülüyordu:

 "Ben.. Çok üzgünüm. Yani James ve Lily için.. Onlar çok, çok iyiydiler. James'i quidditch oynarken görüyordum bana ilham verirdi ve Lily henüz ilk senemde kütüphanede bana iksir ödevimde yardım etmişti. Şimdi onların gittiğine inanmak gerçekten çok zor.."  Cassandra, derin bir nefes aldı. Sirius ise tepki vermemeyi sürdürdü. Ama onun da gözlerinin dolu olduğunu görebiliyordu. Cassandra gözlerini kırpıştırırken şöminenin üstündeki snitche takıldı gözleri. Birkaç adım atıp eline snitchi eline  aldı. Kendi odasında da buna benzer bir snitch duruyordu süpürgesinin yanında. Eline alır almaz snitch kanatlarını açtı. 

"James'indi."  Snitchi ellerinin arasında kavrayıp Sirius'a döndü. "Bu odada gördüğün çoğu şey ona ait."  Sirius'un sesini uzun zamandır duymamıştı genç kız, bazen odasının penceresinden bakarken Sirius'un kahkahalarını duyardı, ama şimdi sesi öyle kendi benliğinden uzak çıkmıştı ki buna inanamadı.

 Cassandra snitchi yerine bıraktı. Sirius'un bu haline üzülüyordu. Okulda kızlara çapkın gülümseler bahşeden, Slytherinli öğrencilere lanet yağdıran o çocuk sanki hiç Sirius değilmiş gibi oturuyordu kanepede...  

Karanlıktan AydınlığaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin