40| Yaldızlı Gece

199 18 16
                                    

Tıpkı Diagon Yoluna girerken olduğu gibi asayı bir aşağı bir yukarı salladı ve anında tablo genişledi, genişledi öyle büyüdü ki duvarın tümünü kaplar vaziyete geldi ve sonunda bir boşluk ortaya çıktı. Tablonun içi sanki görünmez eller tarafından oyulmuş gibiydi. Boşluktan önde Marlene, onun arkasında Sirius ve en arkada Mundungus hızla içeri girdiğinde tablo yavaşça küçüldü ve eski halini aldı. Artık planın ikinci kısmına geçebilirlerdi.

Sirius Cassandra'nın elini tuttu ve ses çıkarmamaya özen göstererek hızla hep beraber tekrardan asansörlerin olduğu tarafa ilerlemeye başladılar. Sirius üzerine siyah, yaka kısımları dik bir cübbe giymişti, uzun saçlarını da tamamen arkada toplamış, her zamankinden farklı görünüyordu. Marlene yine mor şalına bürünmüştü, Mundungus ise tamamen aynı görünüyordu. Dikkatle tavandan zemine her yeri inceliyordu. Ve belki de genç kız onu ilk defa paytak paytak yürümezken görüyordu.

"Pekâlâ." Dedi Marlene, etrafı kolaçan ederken sesi fısıltı şeklinde çıkıyordu. "Herkes ne yapması gerektiğini bildiğine göre ayrılalım." Hep birlikte asansörlerin olduğu tarafa doğru ilerlerken genç kız kendisine seslenen ses ile durmak zorunda kaldı.

"Cassandra, Cassandra Carrow bu sensin değil mi?"

Bir iki saniyelik bir nefes tutmanın ardından Cassandra şaşkın bir ifadeyle az önce önünden geçip gittikleri bej renkli kapıdan çıkan Darell Bagnold'u gördü. Üzerindeki parlak yeşil bir cübbe Cassandra'ya küçükken annesinin ona zorlu içirdiği şurubun rengini anımsatmıştı. Yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu. "Darell, nasılsın?" diyebildi zorla sesini normal tutmaya özen göstermişti. Sirius elini o kadar sıkıyordu ki avucu terlemişti.

 Sirius elini o kadar sıkıyordu ki avucu terlemişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Darell bir kuğu gibi süzülüp tam önlerine dikildi. "Burada ne yapıyordun?" Kahve gözleriyle Sirius, Marlene ve Cassandra'yı taramış en çok da Mundungus'un üzerinde takılı kalmıştı. Cassandra saçma sapan bir şeyler geveledi. "Ş-ey yapıyorduk, kutlamaya geldim. Yani geldik! Ben ve... Ve arkadaşlarım."

"Burası birinci kat! Sihir bakanının ve destek ekibinin özel katı." Ses tonu gittikçe tizleşirken genç kız aklından bir şeyler uydurmayı hedefliyordu. "Öyleyse sen burada ne arıyorsun?" Marlene, sinir bozucu ses tonunu yine devreye sokmuştu ama bu sefer sağlam kayaya tosladı. Darell'in ağzı genişledi ve kocaman güldü. "Aile ziyareti diyelim. Ve evet siz burada ne yaptığınızı hala anlatmadınız üstelik zannediyorum arkanızda sığıntı gibi duran kişi pek de buraların konuğuna benzemiyor!"

"Sakin ol Darell," Cassandra bir iki adım öne atılıp tatlı bir şekilde genç büyücüye sokuldu. "Kutlama için geldik! Ben arkadaşlarıma bakanlığı gezdiriyordum, biliyorum bunu yapmamalıydım ama_"

"Obliviate!"

Yeşil ışık Darell'i vurduğunda Cassandra şaşkınlıkla bir iki adım geri çekildi. Darell'in göz bebekleri büyüdü, kaşları düştü ve ağzı aralandı. Omuzları ve bacakları hamur gibi yumuşamıştı. Yere yığılıverdi.

Karanlıktan AydınlığaWhere stories live. Discover now