32| Fırtına Yaklaşıyor

435 43 40
                                    

Hava kararmıştı, nerede olduğunu bilmiyordu. Heyecan içinde içinde çevresine bakınmaya başladı. Etrafta ne bir ev ne de bir insan görebiliyordu. Asasını dik bir şekilde tutarak ilerlemeye başlarken arkasında duyduğu ses ile şok oldu. "Cassandra!"

Heyecanla arkasına döndü. Albus Dumbledore ve Sirius Black meraklı bakışlarla yanına doğru yürüyorlardı. Cassandra hızla onlara doğru koştu, kalbi boğazındaydı. Leonardo ve Lominel'den başka birilerini görmek, özellikle sevdiği ve güvendiği kişileri genç kızı inanılmaz sevindirmişti. 

"Bayan Carrow?" Dumbledore ipeksi sesiyle konuştu, "iyi misiniz?" Cassandra konuşan kişi her ne kadar Dumbledore olsa da gözlerini biricik aşkından ayıramıyordu. "İyiyim profesör." diyebildi çatlak sesle.  Daha sonra bakışlarını az önce zorluklarla çıktığı eve kaydırdı. "Ben, efendim kaçırıldım ama kaçmayı başardım." Her sözünü Dumbledore kafasını sallayarak onaylıyor, Sirius ise tepkisizliğini sürdürüyordu. "Haberimiz oldu Bayan Carrow, tüm bunları konuşacağız. Ben şu eve bir bakmak istiyorum." 

Cassandra baştan aşağı ürperdi. Az önce yaptığı resmen vahşetten başka bir şey değildi, kendisini tanıyamamıştı. Küçücük bir varlığın kafasına vurmuştu. Dumbledore eve doğru ilerlerken can havliyle kendini ifade etmeye çabaladı. Lominel'in ne durumda olduğunu bilmiyordu. "İçeride biri var!" diye bağırdı sesinin tonunu kontrol bile etmeden. Hem Sirius hem Dumbledore şüpheli bakışlarını ona yöneltti. "Kim var Bayan Carrow?" Dumbledore'un yarım ay gözlükleri ilk defa gözlerinde değildi, Cassandra dikkatle bakınca bunu fark etmişti.

"Evde bir ev cini var efendim. Ben kaçmak için onu yaraladım." Son cümlesini yerdeki hafif hafif rüzgarın etkisiyle sallanan çimlere bakarak söylemişti. Dumbledore bir kaç anlamsız mırıltı çıkardıktan sonra cübbesini savurarak iki katlı siyah tuğlalı eve girdi. O girer girmez Cassandra bi' anlığına bakışlarını Sirius'a çevirdi, onun da kendisine baktığını görünce aynı hızda tekrar çimleri izlemeye başladı. Kendini çok tuhaf hissediyordu. 

"Cassandra, aşkım bana bak

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Cassandra, aşkım bana bak." Sesi öyle yumuşak çıkmıştı ki ve cılız Cassandra bi' an tüm bu sesi kafasında hayal ettiğini düşündü ama aynı sesi bir saniye sonra yeniden duymuştu. Duymakla kalmamış elleri kendi ellerinin üzerine gelmişti.

"Cassandra sana bir şey olacak diye öyle çok korktum ki... Seni çok merak ettim anlıyor musun çok!" Cassandra tereddüt ve biraz da heyecanla Sirius'un grilerine baktı, sözleri onu öyle çok sevindirmişti ki ama Privet Drive'daki anılar gözünün önüne gelince, Sirius'un ona Hogwarts'a dön dediği an aklına gelince  sevinişi yerini hüzne bıraktı. "İyi olduğumu gördüğüne göre artık gidebilirsin..." 

Sirius'un gözleri bulutlandı, aralarındaki üç adımlık mesafeyi sıfıra indirdi. "Cassandra, sen nasıl söylersin bunu?" Cassandra ellerini yumruk yaptı, canı acıyordu şimdi. Bu sözleri kurmak ne kadar zormuş halbuki... Sirius sanki hiç bir şey yaşamamışlar gibi kendi sözcüklerine kırılıyordu. Cassandra altını çize çize konuştu. Kendini açıklamak istiyordu.  "Beni bırakan sendin, şimdi ne söylememi bekliyorsun?" Sirius'un ağzı aralandı, genç kızdaki ellerini alıp sevgilisinin yüzüne götürdü. Bir iki saniye ne söyleyeceğini beklemeden öylece izledi. "Cassandra, ben, gerçekten seni üzmek istemedim. Sana yalan söyledim. Ben senin üzülmemen için seni terk ettim."

Karanlıktan AydınlığaWhere stories live. Discover now