1| Godric's Hollow

2.8K 137 34
                                    

Bu kurguda James Ve Lily Potter 15 ağustos'da ölmüşlerdir.

Üşüyen ellerini cebine sokup gezinmeye devam etti. Sirius, kaçıncı defa bu ormanda yürüyüş yaptığını hatırlayamıyordu. Son bir haftadır kapana kısılmış gibi hissediyordu. Peşindeki ölüm yiyenlerden oldukça sıkılmıştı. Onların, peşinde olması aslında bir bakıma onu mutlu da ediyordu. Sonuçta kendini bir hedef haline getirip arkadaşlarını koruyordu ama onların yanında olmayı yeğlerdi.

Ayağının altında çatırdayan dallar dışında etraf çok sessizdi. Derin bir nefes alıp diğer tarafa doğru yöneldi. Aklına gelen bir muggle şarkısını mırıldanırken istemediği düşünceler yine de beyninden uzaklaşmıyordu. Merlin! Ne zaman bitecekti bu lanet günler? Bu ormandan, kaçak yaşamaktan çok yorulmuştu. Üstelik arkadaşlarını çok merak ediyordu. Aptal bir kehanet yüzünden günlerdir arkadaşlarından uzaktı. Karanlık Lordu yenebilecek çocuk..

İlk başta Sirius kehaneti ciddiye almamıştı. Ama Dumbledore James ve Lily'i saklamaya kararlıydı. Sirius sır tutucu olmayı reddetmişti çünkü ona göre herkes zaten Sirius'un sır tutucu olduğunu düşünürdü. Remus'a da güvenememişlerdi. Çünkü iletişimleri epey azalmıştı. Neredeyse günlerdir hiç yüz yüze gelmemişlerdi. Tek çare Peter diyordu Sirius.

Arkadaşlarının güvende olması onu mutlu ediyordu. Acaba James ne yapıyordu? Herhalde Harry için süt ısıtıyordur diye düşünüp gülümsedi. Harry aldığı süpürgede çok yaramazlık yapıp biricik Lily Evans ( ah Potter!) delirtiyor muydu acaba? Gerçi Lily'nin ona yazdığı mektupta okudukları gayet açıktı. Yazdığına göre Harry şimdiden iyi bir uçucu olacağını gösteriyor, evdeki eşyaları kırıveriyordu.

Düşünceleri duyduğu kanat sesiyle yarım kalmıştı, kafasını kaldırıp baktığında parlak bir kuş gördü. Albus Dumbledore'un patronusu karanlık ormanı aydınlatıyordu. Sirius bunun bir haberleşme aracı olduğunu biliyordu. Dumbledore, yoldaşlık üyeleri kolay haberleşebilsin diye patronus büyüsü ile haberleşmeyi öğretmişti her birine. Anka kuşu hava da kanat çırparken Albus Dumbledore'nin sesi fısıltı şeklinde çıktı. "Sirius, Godric's Hollow hemen." Genç adam bi' an öylece kalakaldı. Öyle ki kuşun  yok olmasını izledi, içinde nedense oldukça kötü bir his uyanmıştı.

Hızlıca kaldığı çadıra doğru ilerlemeye koyuldu. Az önce çıtırdayan dallar şimdi Sirius'un hızından un ufak eziliyordu. Kaldığı çadırın önüne gelip yaptığı koruma büyüsünü hızla kaldırdı. Çadır öyle minikti ki yine de Sirius genişletme büyüsü yapmamış, gerek duymamıştı. İçinde eşyaları olan çantasını aldı ve çadırın hemen yanında duran motosikletine atladı.

Godric's Hollow'a geldiğinde etrafı fazlasıyla sessiz ve karanlık buldu. Tek ses motosikletinin sesiydi. Sessizce motosikletinden indi. Şimdi etraf iyice sessizleşmişti. Etrafına bakındığında iki katlı ahşap evi fark etti. Koruma büyüsünü kim kaldırmıştı acaba? James'in evine doğru yürürken kapı yavaşça açıldı. Sirius, James'in kendisini karşılamaya geldiği düşündü. Kapıya doğru hızlı adımlarla yürürken gelen kişi ile James'in hiç bir alakasının olmadığını gördü. Gelenin silueti gittikçe yaklaşıyordu. Oldukça büyük, iri yarı bir adam, Sirius bunun Hagrid olduğunu hemen anlayıverdi. Üstelik ağlayan bebek sesi, sessizliği bıçak gibi kesmişti. Sirius neler olup bittiğini anlamamıştı. "Hagrid!" diye bağırdı. Sesi ağlayan bebeğin daha şiddetli ağlamasına sebep olurken Hagrid yanına yaklaşmıştı. Bir elinde kundaktaki bebeği tutuyor, diğer eliyle ise gözlerini siliyordu. " Ah Sirius, ben.. Ben hiç bilmiyorum.. Bu çocuk.. Harry nasıl oldu? James ve Lily.." Şimdi büsbütün ağlamaya başlamıştı ve çocuğun sesini de bastırıyordu.

Sirius'un kalbi göğüs duvarını delecekmiş gibi atarken ayaklarının bağı çözülmüştü. "Neler oldu! Anlatsana! James nerde!" Almaktan korktuğu cevaplar aklına doluyordu Sirius'un. Hagrid boşta kalan eliyle gözlerini tekrar silip çocuğa baktı.

"O.. O buraya gelmiş.. James ve Lily'i öldürmüş.."

Sirius yere yığılacakmış gibi hissediyordu. Sanki etrafındaki her şey yavaşlamıştı. Hagrid'in kucağındaki Harry'e baktı. Küçük bebeğin ağlaması kesilmişti şimdi. O da Sirius'a bakıyordu. Sirius henüz bir yaşındaki çocuğun gözlerindeki korkuyu görebiliyordu.. Aklına James ve Lily'nin onu, Harry'nin vaftiz babası yaptığı an geldi.

"Artık sorumluluk alman lazım, Pati. Sende baba oldun."

"Onu ürkütme James."

Sirius, Harry'i almak için bir hamle yaptı. "Onu bana vermelisin." Sesi yalvarır gibi çıkıyordu. "Ben onun vaftiz babasıyım." Hagrid birden kendini geri çekti. "Olmaz Dumbledore'dan emir aldım. Küçük Harry'i yanına götürüyorum." Kocaman bedeni ile ilerlemeye başladı. Sirius orada öylece kalakalmıştı. "ONU NEYLE GÖTÜRECEKSİN!" Sesi istemeden çok yüksek çıkıyordu. "BENİM MOTORSİKLETİMİ AL ARTIK ONA İHTİYACIM YOK.!"

Ne diye ihtiyacı kalsın ki? O motosiklete hep James ile binmişti. Motosikletini kendinden başka bir tek James'e kullandırtmıştı. Ve şimdi o gitmişse o motosikletin ne anlamı kalmıştı.

Hagrid bir şeyler geveledi ama Sirius onu duymuyordu. Yanından gürültüyle çalışıp giden motosikleti de duymamıştı. Ağır adımlarla eve doğru yürüdü. Kapısı açıktı. Her şey ne kadar normal duruyordu. Sanki karanlık bir büyücü hiç gelmemiş gibiydi, sanki biraz sonra üst kattan Lily'nin sesi duyulacaktı. Sirius içeri girince arkadaşının yerde uzanan bedenini gördü. James'in ela gözleri açıktı. Sirius yere yığılıvermişti, James'in yanına. Onu uyandırmaktan korkan bir sesle, "James.. James Kalksana. Ben geldim. James!" Sirius, James'in bir daha asla kalkmayacağını biliyordu.

-Pati! HEMEN KALKMAN İÇİN BEŞ DAKİKAN VAR! YEMEĞE GEÇ KALACAĞIZ! HADİ! Merlin! İksir dersine geç kalırsak Slughorn bize ceza verir! Kalk ARTIK!

Sirius gözyaşlarına boğulmuştu. Hayatında kaç defa ağladığını hatırlayamıyordu. James'in bir daha onun yanına gelmeyecek olması, onunla konuşmayacak olmasını kabullenmek çok zordu. Güçlükle ayağa kalktı. Merdivenlerden ağır ağır çıkarken en son bu eve geldiği zamanı hatırladı. Harry'nin birinci yaş gününden epey önce.

Lily'nin kendisine zencefilli kurabiye ikram ettiği zaman. James ne mutlu olmuştu onu gördüğü için. Her zaman muziplik dolu yüzü baba olmanın getirdiği sorumluluklar ile ciddi bakıyordu o gün. Sirius yaptıkları konuşmayı hatırladı. James'in ailesi ve kendisi ile ilgili endişelerini uzun uzun konuştukları zaman. James kendisi yüzünden kaçak yaşayan Sirius için endişeleniyordu.

"Benim için hayatını hiçe sayıyorsun. O ölüm yiyenlerden birisi sana bir şey yaparsa.."

"Çatalak, bu işte beraber olduğumuzu unuttun sanırım. Rahat ol, koskoca Sirius Black'e kim zarar verebilir? Yoksa Çirkin kuzenim Bellatrix mi? Budala kardeşim Regulus'mı? Aa doğru ya ölmüştü o!  Baba olmak sana yaramadı dostum. Hadi gel Harry ile oynayalım."

Harry, sanki Sirius'un kendisinin vaftiz babası olduğunu anlamış gibi sevinmişti o gün. Sirius arkadaşının endişelerini olabildiğince azaltmaya çalışmıştı ama ne tuhaf James'in kendisi için hiçbir endişesi yoktu. Ve şimdi ölü olan oydu. Ağır adımlarla merdivene yöneldi. Harry'nin odasına geldiğinde tıpkı James gibi yerde yatan Lily'i gördü. Onunda gözleri açıktı. Garip bir soğuklukla tavana bakıyordu.

Öfke, üzüntü, pişmanlık Sirius'un tüm bedenini ele geçiriyordu. Daha fazla orda kalamadı. Hızlıca aşağı indi ve üzerine bastığı biberona aldırmadan evden çıktı. Çok değil yarım saat önce James'in elindeki içinde yeni ısıtılmış süt olan biberondu bu, yukarı gelmeye hazırlandığı biberon..

 Çok değil yarım saat önce James'in elindeki içinde yeni ısıtılmış süt olan biberondu bu, yukarı gelmeye hazırlandığı biberon

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Ölmeden hemen önce Lily Potter..

Karanlıktan AydınlığaWhere stories live. Discover now