on üç

23.7K 1.3K 357
                                    

Merhaba bebişler

Bu kısma yazmak için bugün bir şey bulamadım ıeohıjpwodkijlw o yüzden kısa kesiyorum

Medyada Demir Özkan var :)

Abileri yeniden hatırlamak isterseniz yaşa göre sırasıyla; Demir (30), Oktay (26) ve Mert (23).

Bölüm Nil'in anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

Turuncu fazla yakışmış Peri... Yakışmaması garip olurdu zaten...

Telefonuma gelen mesajları peş peşe birkaç kez okuduktan sonra Uras'ın çoktan çevrim dışı olduğunu fark ettim. İstemsizce büyüyen sırıtışımla birlikte telefonu kapatıp kenara bıraktım.

Neler oluyordu ve neden bu kadar hızlı oluyordu bir fikrim yoktu. Ama şikâyet ettiğim de söylenemezdi. Sürekli ileriyi düşünen ve planlarla boğulan biri değildim. O an içerisinde mutluysam, iyi hissediyorsam çoğunlukla benim için yeterliydi.

Hayatın, yaptığım planları kolayca bozabildiğini erken fark etmiş sayılırdım. Zorlamaya gerek yoktu.

"Nil!" Hemen arkamdan gelen yüksek sesle birlikte irkilerek oraya döndüm. "Hı?"

"Abicim önünde ekmekler yanıyor, kokusu içeri kadar geldi. Ayakta mı uyuyorsun?" Oktay abimin eliyle işaret ettiği fırına baktığımda ekmeklerin biraz daha dururlarsa küle döneceğini görmüştüm.

Normalde ben uyanana kadar üçü de evden çıkmış oluyorlardı. Bugün erken kalktığım için kahvaltıya el atmak istemiştim ama sonuç hüsran olmuş gibi duruyordu.

Ve evet kesinlikle suçlu ben değildim. Uras yüzünden olmuştu.

"Telefona bakıyordum, unutmuşum." derken bir yandan da fırını açıp tepsiye uzandım. Aceleyle aldığım bez fazla büyük olmadığı için parmaklarım biraz yansa da dilimi ısırarak tepkisiz kaldım. Sakarlığımla ilgili yeterince azar yiyordum zaten.

"Ekmeksiz de kahvaltı olur bence. Olur olur..." diyerek yenilemeyecek hale gelen ekmekleri kenara bıraktım.

"Olur fıstığım, bir şey olmaz. Çayları ben koyarım, sen de elini suya tut." Şaşkınca suratına bakarken güldü. "Elin kızardı Nil, tepkisiz kalman beni kör etmiyor."

Homurdanarak elimi soğuk suyun altında tutmaya başladım. O sırada mutfağa önce Mert abim, hemen arkasından da Demir abim girdi. Suyu kapatıp geri çekildim.

Uyandığımdan beri Demir abimle ilk kez karşılaşıyordum. Masaya oturmadan önce bana yaklaşıp şakağımı öptü. "Günaydın Peri."

"Aynen, hem de ekmek perisi." Oktay abime dil çıkarttıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi kocaman bir bardağa doldurduğum suyumu yudumladım. Sabahları deli gibi su içiyordum, bir nedeni yoktu ama uyandığımda yıllardır su içmemiş gibi hissederdim genelde.

"Tezgahtakiler ekmek miydi lan, abim biraz fazla mı kızarmış sanki? Az ama yani..." Mert abim de fırsatını bulmuşken dalgasını geçmeye başlamıştı. Umursamadan omuz silktim.

"Omletin tamamını bir kişi yiyecek, ve bilin bakalım kim?" Sinir bozucu bir gülümsemeyle tavadaki omleti Demir abimin tabağına aktardım. "Aaa, Demir abimmiş."

Mutfakta genel olarak harikalar yaratıyor sayılmazdım ama kafama göre ondan bundan karıştırarak yaptığım omlet 'imza yemeğim' sayılabilirdi.

Dert BebesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin