yirmi iki

18.1K 1.2K 263
                                    

Bölüm Nil'in anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

Söyleyeceklerim bittiğinde masaya diktiğim bakışlarımı kaldırıp biraz çekinerek de olsa polislere baktım. Uras halen elimi sıkıca tutmayı sürdürüyordu, ben konuşurken duraksadıkça parmakları tenimi okşamıştı.

"Abilerinin sen ve kardeşin istemese de zorla sizi ayırabileceğini mi düşünüyordun? Onlarla hiç bu konuyu konuşmadan ortadan kaybolman fazla fevri bir tepki Nilperi." Başkomiserin benimle göz teması kurarak sakin bir sesle konuşmasıyla birkaç saniye düşündüm.

"Babamın hapisten çıktığını ve Tuna'yı istediğini öğrendikten sonra çok da mantıklı düşünüyor halde değildim. Tek amacım bunu engellemekti. Kaçmak da en kesin çözüm gibi gelmişti o an."

Başını yavaşça sallayarak beni anladığını belli ettiğinde rahat bir nefes aldım. Odaya girdiğimizde iki polisle konuşacak olmak beni gerdiyse de özellikle başkomiserin bakışlarında ara ara gördüğüm anlayış beni rahatlatıyordu. "Taner çık bak bakalım gelmişler mi." Diğer polis odadan çıktığında istemsizce titretmeye başladığım dizimi sabit tutmaya çalıştım.

"Biz prosedür gereği onlara haber vermekle yükümlüyüz, bundan sonrası senin seçimin çünkü reşitsin. Ancak davalık olursanız kardeşini senden kolayca alırlar. Tek başına bir çocuğun bakımını üstlenmeye uygun değilsin kâğıt üzerinde."

"Tuna'yı iki senedir ben büyütüyorum, okulumu, kendi psikolojimi her şeyi bir kenara bırakıp onunla ilgilendim. Şimdi bir cinayet zanlısı gelip onu daha iyi mi büyütecek? Bu mantıklı geliyor mu kulağa?" Duyduğum olumsuz şeylerden sonra büyük bir öfkeyle konuştum. Sesimin fazla yükseldiğini fark ettiğimde hızla devam ettim. "Saygısızlık etmek istemedim size ama bu... Gerçekten kimse için iyi olmayacak."

"Bak güzel kızım, kızım diyorum sana rahatlıkla çünkü neredeyse seninle aynı yaşlarda bir kızım var benim de. Yaşadıklarını biraz önce dinledim kısmen de olsa, hissettiklerini tam olarak anlamam mümkün değil. Ama ben olasılıklardan bahsediyorum. Kaçarak göçerek bu iş sürmez, oturup hem abilerinle hem babanla konuş, kardeşin de seninle kalmak isteyecektir."

Güler gibi bir ses çıkarttım. "Abilerim iki senedir bir türlü benimseyemedikleri üvey kardeşlerini yanlarında tutmak için kılını bile kıpırdatmazlar."

"Tamam, babanla kon-..." Bu kez saygısızlık olması ya da olmaması umurumda olmadan sandalyemi geri iterek ayaklandım. "Bir katile bana ve kardeşime minnet etmesi için yalvarmayacağım."

"Baban içeriden aklanarak çıkmış, Nilperi. Suçu işleyen asıl kişi yakalandığı için serbest bırakıldı. Yaptığı diğer şeyler doğru demiyorum ama resmi olarak suçsuz olduğu kanıtlandı." Olduğum yerde sarsıldım. Dizlerim beni ayakta tutamıyormuş gibi titrediğinde Uras apar topar ayaklanıp belimden tuttu. "Peri... Sakin ol yavrum lütfen."

"Ben... Bu mümkün değil ki... O yaptı Uras, nasıl bu kadar zaman sonra bir başkası ortaya çıkıyor? Afla çıktı diye düşünmüştüm, aklanarak çıkacağı aklımın ucundan geçmedi ki!" Bedenimi kendisine doğru çeken Uras'ın kulağına fısıldadıklarımı daha çok kendi kendime anlatıyordum.

"Tamam güzelim, ayrıntısını öğreniriz, daha detaylı konuşuruz. Şimdilik bi' dur, Tuna'yı düşün ve kendini bırakma." Aynı şekilde o da bana doğru fısıldayarak konuşmuştu. Onaylayan bir mırıltı çıkarttığımda şakağımı hafifçe öptü. O sırada odanın kapısı tıklandığında bakışlarım oraya döndü. Uras da beni bırakmasa da biraz geri çekilerek kapıya bakmaya başladı. "Girin."

Dert BebesiWhere stories live. Discover now