kırk sekiz

8.7K 683 82
                                    

Ben geldiim

Daha önce de belirttiğim gibi finale çok yolumuz kalmadı, en baştan itibaren aklınızda takılı kalan, çözülmediğini düşündüğünüz bir şeyler var mı? Son olay dışında tabii

Oy ve yorumları unutmazsınız diye düşünüyorummm

Bölüm Uras'ın anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Kapatma! Kapatma, bi' dur." Son anda bağırır gibi konuşmuştum.

"Lan asıl sen dur, hayatım tehlikede zaten. İyice yancın oldum senin." Mert büyük bir memnuniyetsizlikle söyleniyordu.

"Beni geçiştiriyormuşsun gibi geldi, iyi olduğuna emin olamadım." dedim tereddütle.

"Oğlum niye geçiştirey-..." Başladığı cümle aniden araya giren ses nedeniyle yarım kaldı.

"Mert! Arabayı kapıya getir, hastaneye gidiyoruz." Demir abinin sesini tanımamam mümkün değildi. Söylediklerini algıladığım anda, Mert'e değil bana seslenmiş gibi ayaklanmıştım.

Hastane demişti.

Az önce Mert, Peri'nin iyi olduğunu söylemişti. Ama şimdi hastaneden bahsediyorlardı.

Ben bir şey soramadan telefon kapandığında kendi kendime ağır bir küfür savurdum. Odadan neredeyse koşarak çıkarken önüme çıkan halam irkilmişti. "N'oluyor halacım, ne bu telaş?"

"Çıkmam lazım hala, acil." Başka bir şey sormasına izin vermeden montumu ve ayakkabılarımı giydiğim gibi evden çıktım. Yanına geldiğimden beri bendeki dalgınlığın farkında olsa da çok fazla üzerime gelmiyordu.

İstanbul'a geldiğim ve Peri'yle konuştuğum günün üzerinden iki gün geçmişti, ve ben halen İstanbul'daydım. Yeniden yanına gidecek yüzü bulamasam da Ankara'ya dönmek istememiştim.

Peri'yi aramamış olsam da Mert'i sık sık arayıp onunla ilgili bir şeyler soruyordum. Yetinmeye çalışıyordum ama tabii ki yeterli gelmiyordu. Özellikle o yağmurda kaldığımız süreden sonra hasta olmuş olması iyice delirmeme sebep olmuştu. Bunu hesaplamam gerekiyordu, resmen hastalanmasına davetiye çıkartmıştım.

Ana caddeye yürüyüp taksi bulabilmek için bakınırken bir yandan da tekrar Mert'i aradım. Çalıp çalıp açmaması sinirlerimi hoplatıyordu.

Dakikalar sonra bir taksi bulabildiğimde artık az çok bildiğim evin kabataslak adresini verdim. Yaklaşınca etrafın tanıdıklaşacağını umuyordum.

İstanbul'un insanı çileden çıkartan trafiğini bir şekilde atlattığımızda, düşündüğüm gibi olmuş ve taksiyi evin sokağına getirtmeyi başarmıştım. İnip, duraksamadan binaya ilerledim.

Zili çalmak için uzandığımda binanın kapısının açık olduğunu fark etmiştim. İçeriye girip asansörü beklemek yerine merdivenleri ikişer ikişer tırmandım. Kapıya ulaşır ulaşmaz da zile peş peşe basıp beklemeye başladım.

Hastaneye gitmiş olsalar da evde birilerinin kalmış olmasını umuyordum.

Kapı en beklemediğim kişi tarafından açıldı. Hastaneye gidilse Demir abinin, öldürsek Peri'yi tek bırakmayacağını biliyordum. Ama tam karşımda duruyordu şu anda.

"Hoş geldin." demesini beklemiyordum. Hemen ardından sol yanağımda patlayan yumruk için ise umudumu iki gün önce atmadığında kesmiştim. Ama beni şaşırtmak istemişti sanırım.

Dert BebesiWhere stories live. Discover now