kırk beş

8K 727 257
                                    

Okumadıysanız önce 44.bölüme uğrayın lütfen

Önceki bölümdeki yeni bölüm hızlı gelsin yorumlarına dayanamayıp oturdum bölüm yazdım dgfhcdjaksş gaza gelmekte üstüme tanımam cidden

Bol bol oy ve yorum bekliyorum bunun hatırına :))

Bölüm Uras'ın anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Senin bulacağın çözüm yolunu sikeyim kardeşim." Baran, telefonu kapatıp dişlerinin arasından tıslar gibi konuşarak bana döndü. Benim bakışlarım ise biraz önce Peri'nin sesini duyuyor olduğum telefondaydı.

"Sesinden bile belli oluyordu, düşünmekten yorulmuş kız. Böyle kaçarak mı halledeceksin?"

Her seferinde aynı tartışmayı yaşıyorduk.

Baran, yaptığımın doğru olmadığını savunuyor ve ben de onu dikkate almayarak kendi bildiğimi okumayı sürdürüyordum. Bir nevi kolaya kaçıyordum aslında.

Aynı şeyleri söyleyerek uzatmak yerine, sessiz kaldım. Baran'ın az önce kendisini arayan Peri'ye benim istediğim şekilde konuşmuş olması fazlasıyla canını sıkmıştı. Sinirini hissetmemek mümkün değildi.

"Yarın da abilerinden biri arar, kardeşlerinin neye bu kadar üzüldüğünü sorarlar. Onlara ne anlatacaksın merak ediyorum. Nil'e yaptığın gibi soğuk yaparak ya da bana yaptığın gibi tartışarak bastırabileceğini hiç sanmıyorum."

Oturduğu koltukta aşağıya doğru kayarak başını arkasına yasladı. Bense öne doğru eğik halde dirseklerimi dizlerime, avuçlarımı da yüzüme kapatmıştım.

"Beni köşeye sıkıştırarak ne elde etmeye çalışıyorsun Baran?" dedim düz bir sesle.

Güler gibi bir ses çıkarttı. "Sen o köşede çoktan ezilmişsin zaten Uras, benlik bir durum yok. Kendi yalanının altında kalıp ezilen ilk kişi de değilsin zaten, merak etme."

"Benim yerimde olsaydın aynı şeyi yapacaktın Baran. Dışarıdan bakıp yorum yapmak kolay geliyor değil mi?"

Başını sertçe kaldırıp gözlerini üzerime dikti. "Senin yerinde olsam sevgilime böyle bir yalan söylemezdim Uras."

Cümlesinin netliği, yaptığım hatanın ağırlığının üzerime daha da yük bindirmesine sebep olmuştu.

"Esin'in eline böyle bir koz vermemeliydin." dedi. Bu kez sesi daha sakindi. "Nil buradayken ilk karşılaştıklarında her şeyi düzgünce anlatmalıydın. O anı kurtarırken şimdiyi mahvettin."

"Tahmin edemezdim. Yemin ederim biraz olsun düşünebilseydim bu hale geleceğini, Peri'den saklamazdım. Şimdi de kaçmamı gerektiren bir çıkmaza girmemiş olurdum." Kendime olan sinirim, bedenimden taşar gibi olduğunda ellerimi saçlarıma doğru ilerletip saçlarımı sertçe çekiştirdim.

O kadar iğrenç bir noktadaydım ki bütün yollar tıkalıydı ve dımdızlak ortada kalmıştım.

"Uras... Bak daha da geç olmadan ara Nil'i, hatta kalk git ya da ne bileyim onun gelmesini sağla. Oturun konuşun." Başını salladı hafifçe. "Evet, kızacak. Muhtemelen ağzına sıçacak, küsecek belki ama bir şekilde çözersiniz. Böyle kaçarak neyi halledebilirsin, onu boşu boşuna daha çok üzmüş oluyorsun."

Bunun aklıma gelmediğini mi düşünüyordu? Konuşmayı ben de biliyordum ama o konuşmanın sonunda Peri'yi tamamen kaybetmekten köpek gibi korkuyordum. Her şey normalmiş gibi davranmaya ise yüzüm yoktu. Elimden gelen tek şey kaçmak olmuştu.

Dert BebesiWhere stories live. Discover now