otuz altı (ikinci kısım)

11.5K 940 84
                                    

Ben geldiim! Nasılsınız, umarım her şey yolundadır :)

Neredeyse 150k olmuşuz ağlıcam şimdi ya. Tamamlanmadığı ve az bölümü olduğu halde Aldattın mı Beni?'ye yaklaştı okunma sayısı. Sanırım bir kısmınız oraya hiç uğramadı, belki bakmak istersiniz diye reklam yapmış olayım mxzövnwelkcnkl

Sınırımız 400 oy olsun bu kez.

Bölüm Uras'ın anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

Hayatını hızlı yaşamayı ve plansız hareket etmeyi seven biri değildim. Risk almak yerine düşünerek sindire sindire ilerlemek çoğu zaman daha mantıklı gelirdi.

En azından iki ay öncesine kadar bunu yalanlayacak bir durumla karşılaşmamıştım. Yani Peri hayatıma dahil olana dek...

Onunla ilgili olan tüm kararlarım ani ve üzerinde fazla düşünmeye gerek duymadığım hızlı kararlardı. Yaptığım hareketlerin tek ölçütü onun iyi hissedip hissetmeyeceği olmuştu. İyi hissedebilmesi için vazgeçemeyeceğim şey belki de yoktu. Ancak hayatımızda olup bitenler bunu pek umursuyor sayılmazdı.

Ben ne yaparsam yapayım Peri'yi kırılmaktan, üzülmekten alıkoyamamıştım. Bir şansım daha olsaydı Ankara'dan hiç dönmemesi için herkesle tartışabilir hatta onu zorla evde tutabilirdim. Ne zaman uzaklaşsak bir şeyler rayından çıkıyor ve sonuçları Peri'yi yıkıyordu.

Yastığa dağılmış olan sarı buklelerini parmaklarımla ezberlemeye çalışırken, bakışlarım henüz aralanmamış olan gözlerindeydi. Hastane çarşaflarının bembeyaz olmasından dolayı mıydı emin değildim ama teni her zamankinden daha solgundu. Uyuduğu halde rahat görünmüyordu. Bunu fark ettiğimde bir elini örtünün üzerine çıkartıp tek elimle sıkıca kavramıştım. Varlığımı hissettirebilmek için şimdilik elimden gelen tek şey buydu.

Saçlarını ve elini okşamaya devam ederken uyanmasını hem istiyor hem de kendime itiraf etmekte zorlansam da çekiniyordum. Uyandığında ne hissedeceğini, ne tepki vereceğini kestiremiyordum. O anlatmadan, geçirdiğimiz birkaç günde neler yaşandığını net olarak bilebilmemiz imkânsızdı.

Fark etmeden derin düşüncelere daldığım dakikaların ardından dikkatimi dağıtan Peri'nin mırıldanır gibi olup kıpırdamaya çalışmasıydı. Uyanıyor olduğunu anladığımda elini daha sıkı tutarak hafifçe kulağına doğru eğildim. İrkilmemesi için kısık bir sesle de olsa konuşmaya başladım. "Uyan bebeğim, iyisin. Güvendesin, korkma."

Gözlerini sıkar gibi oldu ve biraz sonrasında da yavaş yavaş aralandılar. Nerede olduğunu kavrayabilmesi için kısa bir süre tanıyarak sessizce bekledim. Tavana odaklı bakışları hareketlenip bana çevrildiğinde gözlerimiz birbirine tutundu. Bu gerçekleşir gerçekleşmez dudakları titrer gibi olunca güven vermek ister gibi gülümsedim. "Geçti güzelim, hepsi geçti." Saçlarında dolaşan parmaklarımı biraz indirip alnına dokundum. Varla yok arası bir şekilde orayı severken hiçbir şey söylemeden bana bakmaya devam eden Peri endişelenmeme sebep oldu.

"Konuşmayacak mısın benimle Peri? Doktorunu çağıracağım birazdan, ağrın varsa ona söyleriz." Dolu gözleriyle dikkatlice yüzüme bakmaya devam ettiğinde iç çektim. Söyleyeceklerimi kısmak adına tuttuğum eline doğru eğilip öptüm.

Yüzüne şu an dudaklarımı değdirmem ne kadar doğru olurdu emin değildim. Riske atmak istememiştim.

"Uras?" Fısıltı bile sayılamayacak bir tonla adımı mırıldandığında biraz da olsa rahatlamıştım. "Söyle yavrum, buradayım."

Dert BebesiWhere stories live. Discover now