otuz üç

14.6K 1K 205
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Oy sınırı: 195 (Okunma sayısının hızla artmasına karşın ben çok daha normal bir sınır koymaya çalışıyorum, sınır geçildikten sonra bekletmeden hemen yazıyorum zaten bölümü umarım gelecek sefer daha da kısa sürer.)

Bölüm Nil'in anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Biraz daha mayıştırırsan uyuyorum artık bak."

Uras'ın boynuna iyice gömülerek yarı anlaşılır şekilde konuştuğumda beni daha sıkı kavradı. "Ben ne yapıyorum ki?" derken söyledikleriyle çelişir bir biçimde bir eliyle saçlarımı diğer eliyle ise sırtımı okşuyordu.

Uzun uzun açıklama yapmak yerine elimi saçlarına uzatıp parmaklarımı hafif belirgin buklelerinden geçirmeye başladım. "Böyle yapıyorsun."

"Hiç anlayamadım ne yaptığımı, biraz daha göster bakim." Üşengeçliğimi bir şekilde yenerek başımı kaldırıp çenemi göğsüne yaslayarak Uras'a baktım. "Sen çok fırsatçı bir adamsın."

"Çok şükür yavrum."

Beklemediğim tepkiyle birlikte kendimi tutamayıp kıkırdadığımda Uras bu anı kaçırmayarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. "Telefonda her güldüğünde böyle öpemediğim için içim gidiyordu."

Saatler sonra ayrılmak zorunda oluşumuz bu cümlesiyle birlikte yeniden aklıma düştüğünde yüzüm düştü. Üzüntümü saklama isteğiyle yeniden boynuna saklandım. Başımın tepesine peş peşe birkaç öpücük bırakıp beni sıkıca sardı.

Bir süre böyle sessizce kaldık. İkimizin aklından az çok aynı şeylerin geçiyor olduğuna emindim.

Gitmek istemiyordum. Gitmemi istemiyordu.

"Ben döndükten sonra sıra sana geçmiş oluyor, çok bekletmeden gel olur mu?"

"Sanki bekletecek kadar sabrım varmış gibi soruyorsun bir de. Dua et de iki gün sonra gelmeye çalışmayayım yavrum." dediğinde yalandan kaşlarımı çatarak doğruldum. "İzin ver de biraz özleyeyim, iki gün biraz kısa."

"Öyle mi Peri Hanım?" derken aynı anda da iki elini belime uzatarak beni gıdıklamaya başladığı için kahkahalarla gülerek kendimi yatağın boş kısmına atmaya çalıştım. Uras'ın gücüne karşılık benimki pek bir şey ifade etmemişti.

"Yeter! Vallahi bayılacağım şimdi Uras!" Kahkahalarımın arasında zar zor cümlelerimi tamamlayabildim. Uras bir şekilde insafa gelmiş olacak ki parmaklarını kıpırdatmayı bıraktı. Bedenimi yatağın boş tarafına atıp kesik kesik alabildiğim nefeslerle kendime gelmeye çalışırken, Uras oturur hale geçmiş sırıtarak beni izliyordu.

"İyi misin?" dediğinde yattığım yerden gözlerimi kısarak ona baktım. "Dalga mı geçiyorsun be?"

"Evet." Pişkin pişkin yanıtladığında koluna vurup olduğum yere iyice yayıldım. Gülmekten yorulmuştum resmen.

Ben nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken Uras yataktan kalkınca merakla ona baktım. "Gitme saatim mi geldi?" diye sorduysam da beni yanıtsız bırakarak dolabına doğru ilerledi. Doğrulup oturur hale geldikten sonra onu izlemeye başladım.

Dolaptan alacağı şey her neydiyse saniyeler sürmüştü. Bana doğru döndüğünde bakışlarımı eline çevirdim. Minik bir kutu tutuyordu.

"O ne?" diyerek yerimde kıpırdandım.

Dert BebesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin