on altı

22.8K 1.2K 121
                                    

Ben geldiim, nasılsınız?

Önceki bölümde bahsettiğim kaosun fitilini ateşlemeye hazırsak başlayalım hrvkbfeclwjdxş

Bölüm benim anlatımımdan... Medyaya da bugünkü moodumu bırakıyorum.

İyi okumalar!

~~~

Nilperi, Tuna'nın daldığı uykunun iyice derinleştiğini fark ettiğinde elinde duran telefonu yavaşça çekti. Telefonu kulağına yaklaştırırken aynı anda da yatağı çok sarsmadan ayaklandı. "Çok sevgili arkadaşınız çoktan sızdı Uras Bey, siz de uyumadınız umarım." Fısıldayarak konuştuktan sonra adımlarını odasındaki minik balkona yönlendirdi.

"Var mı bende o göz? Biraz seni dinleyeceğim şimdi."

Nilperi, kendini balkondaki sandalyeye bıraktı. Kasım ayına girmiş olduklarını pek hesaba katmamıştı balkona çıkarken, hava oldukça serindi.

"Ne anlatacağım ki ben sana? Sen anlat ben dinleyeyim." diye mırıldandı hafif çekingen bir sesle. Yaklaşık bir haftadır her gün sesini duyuyor olsa da tam olarak üzerindeki gerginliği atabilmiş değildi. Ki zaten genelde konuşmalar Tuna-Uras diyaloglarıyla geçiyordu.

Ancak Tuna uyuyakaldığında Uras bıkmadan Nilperi'yi kendisine alıştırma çalışmalarına devam ediyordu. Bir nevi önce Tuna'yı, sonra da ablasını uyutuyor sayılabilirdi.

"Ne yapacaksın benim borazan gibi sesimi yavrum? Sen tatlı tatlı konuş işte, hem sesin uykumu getiriyor gibi oluyor. Dört saatlik uykumu beş saat yapsan ne olur yani?" Uras kendini acındırır gibi konuşurken, uyku konusunun Nilperi'nin zayıf noktası olduğunu bildiğinden dolayı rahattı.

"Senin sesin de güzel ki, ilk duyduğumda da düşünmüştüm bunu hatta. Ama sen beni iltifat yağmuruna tuttuğun için kilitlenip ne diyeceğimi unutuyorum hep." Uras, sitemle konuşan Nilperi'yi gülümseyerek dinliyordu. Aynı mızmızlanmaları gözünün önünde, ona çok yakınken de duymayı diledi içinden.

Sesini duydukça, fotoğraflarına baktıkça sabırsız bir adama dönüşüyordu.

Bugün farkında olmadan kırdığı ağır potun etkilerini aslında yeni yeni görüyordu. Nilperi'nin hem kendisi hem de annesi olmaya çalıştığı barizdi. Bazen mızmız bir kız çocuğuna dönüyordu bazense henüz birkaç haftadır tanıdığı kendisine bile anaç bir halde yaklaşıyordu.

Tuna'nın da bunda büyük bir rolü olmalıydı.

"Bu kadar büyüleyici olmasaydın o zaman Peri. Üzgünüm, iltifat alma önceliği hep sende kalacak."

Uras, telefonu kaplayan sessizlikten dolayı bir an aramanın sonlandığını düşündüyse de biraz sonra zar zor duyabildiği iç çekişle birlikte sırıttı. "Madem susacaksın bari görüntülü arasaydım güzelim, sen susarken ben de önemli bir işle uğraşırdım."

"Önemli iş mi?"

"Önemli önemli, dur arıyorum." Nilperi, ne olduğunu anlayamadan kapanan telefonla şaşkınca kalakaldı. Saniyeler sonra ise ekranına düşen görüntülü arama bildirimiyle bakışıyor haldeydi.

Ne yapacağını bilemeden telaşla donakaldığında etrafına bakındı. Telefonla konuşuyor olduğu ve kendisini fotoğraflardan birçok kez görmüş biriyle görüntülü konuşacaktı. Kulağa çok da garip gelmiyordu. Sadece heyecanlıydı.

"Kulaklığımı alayım." diyerek ayaklandı. Uras kendisini duyuyor gibi sesli konuşmuştu, o sırada çoktan açacağına dair umudu kesmiş olan adamdan habersizdi.

Dert BebesiWhere stories live. Discover now