kırk üç

9.6K 741 320
                                    

Ben geldiiim nasılsınız bakim?

Ben pek iyi değilim çünkü finallerim başlamak üzere... Sağ kalırsam finaller bittikten sonra bolca burada olurum diye düşünüyorum, beni biraz beklemeniz gerekebilir bu bölümden sonra maalesef :(

Bölüme geçmeden minik bir rica: Oylamadığınız bölümleri oylayabilir misiniz? Neden anlamıyorum ama son beş altı bölümün oyları o kadar düştü ki... Beğenmediğiniz bir şeyler varsa yazabilirsiniz düzeltmeye çalışırım.

Bölüm yazarın anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Uyumamış mıydın sen?"

Demir, odasından çıkar çıkmaz karşılaştığı Mert'in sorusunu başını olumsuz anlamda sallayarak cevapladı. "Uyku tutmadı." dedikten sonra bakışları Mert'in kucağında uyumakta olan Tuna'ya çevrildi. "Yine odasına gitmeden sızmış."

"Uyku saati geldiğinde odaya gitmemek için kıyameti koparıyor, on dakika sonra da koltukta sızıyor. Dengesizliği Oktay abimden geçmiş herhalde." Demir, ailedeki en dengesiz olmayan kişiyi ortaya atıp kendisini aklayan Mert'e bir şey söylemeden yalnızca güldü.

"Git yatır çocuğu, uyanacak şimdi."

Mert, Tuna'nın odasına geçerken kendisi de adımlarını mutfağa yöneltti. Uyumayı denese de uyuyamıyordu, kendisini uykudan tamamen alıkoyacak olan sertlikte bir kahve yapmakta da bir sakınca görmemişti bu yüzden.

Kahve makinesini beklerken balkonda bir sigara içip, Aralık ayının soğuk rüzgârını aklındaki düşünceleri alıp götürmesi için kullanmayı denedi. İşe yaramak bir yana, soğuk zihnini canlandırıp düşüncelerini yoğunlaştırmıştı. Kendi kendine homurdanarak mutfağa girdi.

Kahvesini alıp mutfak masasına yerleşti.

Ağzının yanmasını umursamadan kahveden büyük bir yudum aldı. Karşısındaki dolaplardan birine kilitlenen bakışlarını ayırmadan, farkında olmasa da peş peşe yudumlarla halen dumanı tüten kahvesinin dibini bulmuştu. Bardağın boş olduğunu gördüğünde sıkıntıyla nefeslendi.

Ne yaptığının farkında olmama hali bir süredir devam ediyordu. Bu halinin evdekilere de yansıdığını da biliyordu, kendi içinde yaşamayı ve onlara belli etmemeyi denese de başarılı olabildiği söylenemezdi.

Yerinden kalkıp mutfaktan çıktı. Salona geçip televizyonla vakit öldürebilirdi ama bunu hiç istemeyerek yeniden odasına geçmek için hareketlendi. Odasına girmeden önce tam önünden geçtiği başka bir kapıda durmak ise ani gelişmişti.

Tam kapanmamış olan kapı çok küçük bir boşluk kalacak şekilde aralıktı. İçeriyi göremese de kapıyı biraz iterek kendine boşluk yarattı. Uyuduğunu düşünerek bunu oldukça sessiz ve yavaş yapmıştı. Fakat görüş açısına giren görüntü tahmin ettiğinden farklıydı.

Nilperi, yatakta sırtüstü uzanıyor haldeydi. Karnının üstünde ise dizüstü bilgisayarı vardı. Kulağındaki kulaklıklar nedeniyle içeriye girdiğini ruhu duymamıştı. Bütün odağı ekranda, çatık kaşları ve hafifçe büktüğü dudaklarıyla duruyordu.

İlk aklına gelen Uras'la görüntülü konuşuyor olduğu olsa da yüzündeki ifadeye bakılırsa bir şeyler izliyordu. Tadı kaçmış gibi görünüyordu.

Demir, odaya girip kapıyı yavaşça geri kapattı. Bu hareketlilikle birlikte Nilperi'nin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Kulağındaki kulaklıkları çıkartıp hafifçe doğruldu. "Abi?"

Dert BebesiWhere stories live. Discover now