yirmi altı

16.5K 1K 66
                                    

Bu sefer buraya yazacak pek bir şeyim yok hjkefjwldşlqxşck sadeceeee;

Nasılsınız?

Bölüm Uras'ın anlatımından...

İyi okumalar!

~~~

"Hasta mısın oğlum sen? Yoktan, istemiyorumdan ne anlıyorsun?" Dişlerimin arasından tıslar gibi konuşurken büyük bir sinirle Baran'a bakıyordum.

"Ben ne yapayım lan, arada kalıyorum işte. Kaç kere söylediler bir arada oturalım diye en sonunda hayır diyemedim."

Başımı geriye atarak sabır diledim. Birkaç adım ilerimizde oturan ikiliye çok fazla bakmamaya çalışıyordum ama onların büyük bir dikkatle burayı incelediğine emindim.

"Ne yaparsan yap Baran ama beni karıştırma. Telefonu resmen yüzlerine kapattım anasını satayım, ne diyeceğim şimdi onu bile bilmiyorum ki." Son kısmı kendi kendime çözüm arar gibi mırıldandım. Ağzını açtığında ne diyeceği belli olmayan davetsiz misafirler sebebiyle paniklemiş ve sanki bu daha iyi olacakmış gibi telefonu pat diye kapatmıştım.

Geçen birkaç dakika içerisinde geri aranmadığıma göre de ya şaşkındı ya da kızmıştı.

Baran'ı olduğu yerde bırakıp bana tekrar seslenmesini umursamadan ters yönde ilerlemeye başladım. Yeterince uzakta olduğuma karar verince de derin bir nefes alıp telefonuma döndüm. İsminin üzerine dokunup telefonu kulağıma götürdüm.

Bir iki kez çalan telefonun ardından, her duyduğumda heyecanlanmaya alışık olduğum sesi kulağıma doldu. Ama bu kez heyecanımın asıl nedeni biraz farklıydı.

Yalnızca, "Alo?" deyip sustuğunda boğazımı temizlemek ister gibi kısaca öksürdüm. Açıklama yapmayı geciktirmeye çalışıyordum ama korkunun ecele faydası yoktu. Gerçi tam olarak neyden korktuğumu da bilmiyordum.

"Peri?" Evet, iyi(!) bir başlangıç yapmıştım cidden.

"Efendim Uras?" Sesinden nasıl hissettiğini anlamaya çalıştım ama düz bir tondan konuşuyordu.

"Aniden kapatmış oldum biraz önce, arkadaşıma bir şeyler söylerken..." Yarı yalan yarı doğru bir şekilde olsa da açıklamaya çalışırken Peri duraksamadan cevapladı. "Sorun yok, sen işine bak. Arkadaşlarını bekletme."

Bunu o kadar normal bir şekilde söylemişti ki; onun kızmış olabileceğinden neredeyse emin olan tavrım sarsıldı.

"Tuna nerede?" diyebildim hem konu değiştirme hem de zaman kazanma ihtiyacıyla.

"Yanımda, duyuyor seni."

"Ufaklık? Neden sesin çıkmıyor, gittin sandım."

"Küstüklerimle konuşamam." Net bir halde konuşmasıyla ben de omuzlarımı düşürüp gördüğüm ilk boş banka yerleştim. "Küs müyüz yani? Üzüldüm bunu duyduğum için."

Ne dediğini anlayamasam da Peri fısıltıyla Tuna'ya bir şeyler söyledi. Ardından Tuna'nın ofladığını duydum. "Ama abla..." Peri yeniden mırıldanırken bu kez Tuna bana hitaben konuştu.

"Tamam, küsmedim sana. Geçti küs olmam."

Peri bunu mu söylemişti?

"Çok sevindim ama neden kararın değişti merak ettim biraz."

"Tuna çok sık küsüp barışır, üzerinde düşünmene gerek yok Uras. Sıkıntı yok." Peri araya girdiğinde bu konu hakkında 'başka bir şey söyleme' gibi gelen tavrıyla ben de çok zorlamadım. "Peki o zaman..."

Dert BebesiDär berättelser lever. Upptäck nu