20.Bölüm BELA

24.7K 711 149
                                    

20.Bölüm BELA
Bölümü beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayın.'

Çağrı bağırarak yanıma gelmiş ve sarılmıştı. Göz yaşım yanağımdan aşağı doğru süzülürken yavaş yavaş insanlar bulunduğumuz yere toplanmaya başlamıştı.

Gözlerim abimi bulduğunda yüzündeki duygusuzluk beni bitirmişti. Çağrı benden ayrıldı ve her tarafımı kontrol etti. "Bir şeyin yok bir şeyin yok iyisin güzelim, iyisin." Yutkunarak kafamı çevirdim ve arkamdaki duvara baktım.

Tam kafamın hizasında ki duvarda orta büyüklükte bir delik oluşmuştu. Eğer biraz daha sol tarafta dursaydım tam anlımın ortasından vurulacaktım yani.

Çağrı'nın ellerini elimden ve kolumdan ittirdim. Emre'ye ve Çağrı'ya baktım. İkisinin saçma sapan kavgası yüzünden ölecektim.

"Noluyor burada?" Amcam ve Resul ağa da gelmişti. İki elimi yüzüme kapattım ve ağlamaya başladım. Herkesin ortasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Çağrı beni kollarının arasına çekti ve saçlarıma öpücükler kondurmaya başladı. "Özür dilerim, özür dilerim." Fısıltıları işe yarıyor gibiydi. Sakinleşiyordum.

"Çağrı ne oluyor burada, o silah sesi nerden geldi?" Gözyaşlarımı silerek bedenimi geriye çektim. İnsanların arasından geçerek gitmeye çalıştım. "Baba sonra anlatırım ben."

Çağrı da arkamdan geliyordu büyük ihtimalle. Biraz daha hızlandım ve konaktan çıktım.

Burada da insanlar vardı. Gülerek sohbet ediyorlardı hepsi. Yönünü başka bir tarafa çevirip koşarak uzaklaşmaya başladım.

Az kalsın ölecektim. Ölecektim, ölecektim...

Ağlamalarım, hıçkırıklarım çoğalmıştı artık. Olduğum yerde durdum. İlk defa bu kadar kötü olmuştum sanki?

Nedeni neydi ki? Ölüm korkusu mu? Oysa zaten her insan bir gün ölecekti. Ölseydim eğer sevinmem gerekmez miydi, herşeyden kurtulduğum için. Annem ve babamın yanına gittiğim için.

Abimin hayallerini gerçekleştirdiğim için. "Beren bekle beni." Çağrı'nın sesini duymuştum. Adımlarım yavaştı zaten bana yetişirdi yani.

Yanaklarımı elimin tersi ile sildim. Sanki görmemesi gerekiyordu ağladığımı. Soğuk eli elimi bulunca elimi kendime çektim ama işe yaramadı.

"Özür dilerim gerçekten özür dilerim." Kafamı ona çevirdim. Sol gözünün altı hafif morarmış gibiydi. Dudağımı büzdüm. "Gözünün altı morarmış çok kötü gözüküyor."

Göz yaşlarım bu sefer de onun canı yandığı için akmaya başlamıştı. Boş olan elimi mor olan yanağında gezdirdim.

"Niye ağlıyorsun, ağlama." Dudaklarım daha da büzüldü. Niye ağlıyordum. İnsan sevdigi için ağlardı. Çağrı'yı seviyor muydum ben? "Canın yandı." Dedim. Sesim az çıkmıştı ama duymuştur o beni.

Burnumu çektim ve kafamı göğsüne koydum. "Çok korktum." Eli belimi bulmuştu. Bir eliyle de yavaş yavaş saçımı okşuyordu. "Özür dilerim, özür dilerim."

Kafam tam kalbine denk geliyordu. Hızlı hızlı atan kalbinin sesini duyabiliyordum. "Neden kavga yaptınız ki? Benim yüzümden mi?" Çağrı saçlarımı öptü.

KIRMIZI KUŞAK Where stories live. Discover now