34.Bölüm AYAKTA UYKU

17.3K 593 373
                                    

34.Bölüm AYAKTA UYKU
Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.'

"Ne?" Çağrı bağırarak ayağa kalktı. "Salatanın içinde karabiber var mıydı?" Diye sorunca Rojda'ya baktım. Utanarak kafasını salladı. "Evet vard-" Çağrı sözünü kesip bağırmaya başladı.

"KAÇ DEFA DEDİM BEREN'İN ÖNÜNE KOYACAĞINIZ YEMEKLERİ DİKKATLE KOYACAKSINIZ DİYE!" Nefesim daralıyordu.
"Çağrı ne oluyor?" Resul ağa ikimize de bakıyordu. "Beren karabiberli salata yemiş, alerjisi var!" Diye sesini tekrardan yükseltti.

Çağrı'nın elinden tuttum. "Çağrı ben kötü oluyorum." O bağırdıkça korkuyordum.

Çağrı hemen elimi tutarak elini alnıma koydu. "Ne yapmalıyız?" Diye sorunca yutkunmaya çalıştım. "Alerji ilacım bitmişti. Has-taneye gidelim."

Korkuyordum ve korkum beni daha da endişelendiriyordu. Çağrı bir şey demeden elimden tuttu biz ilerlemeye başlayınca başım daha fazla dönüyor ve miğdem bulanıyordu.

Yavaş yavaş merdiveni inerken Çağrı dayanamamış kucağına alarak hızlı hızlı inmiş ve ilerlemeye başlamıştı. Ahmet Ağa "haber verin" diye bağırdı. Herkes ayaklansa da gelmeyeceklerini biliyordum.

Çağrı beni arabaya oturtup kemerimi taktı. Kendi yerine de oturup hemen arabayı çalıştırdı. "Sikeyim böyle işi, güzelim hiç mi anlamadın?" Kafamı olumsuzca salladım.

"Hayır hayır bilmiyordum ben." Dedim utançla. Nasıl anlamazdım içinde karabiber olduğunu? Öksürmeye başlamıştım. Alerjim bi anda tutuyordu.
Nefes alış verişlerim azalırken araba durmuştu. Gözlerim yarı açık ve artık hiçbir şeyi anlamaz olmuştum.

Çağrı kucağına aldığı zaman nefes alamıyordum. Az az aldığım nefesler bana yetmiyordu.

Çağrı konuşsa da hiç bir şey anlamıyordum. Daha fazla bedenim dayanamadı ve gözlerimi tamamen kapattım.

💦

"Çağrı." Mırıldansam da bedenimin üzerinde bi baskı vardı. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Çağrı odada yoktu.

Kafamı kaldırdım ve yanımda duran bitmiş serumu yavaşça kolumdan çektim. Canım çok yanmıştı. Yavaşça ayağa kalkıp odadan çıktım.

Çağrı etrafta da yoktu. Merdivenlere doğru ilerlerken asansörden inen Gökhan ile kaşlarım çatıldı aynı onun beni görmesiyle kaşlarının çatışması gibi.

"Beren niye kalktın sen? Hadi odana geçeli-"

"Çağrı nerde?"  Gökhan kolumdaki damar yoluna baktı. "Niye böyle geldin ki sen? Abim aşağıda gel biz odaya geçelim daha sonra abimi arayım ben." Kafamı sallayarak çıktığım odaya geri girdim.

Gökhan'ı beklemeden odada bulunan banyonun kapısını açtım. Aynadaki halim gözümü korkutmuştu. Seneler sonra tekrardan bu hale gelmiştim.

Boynum ve yüzüm kıpkırmızıydı, sanki güneşte yanmış gibiydim. Ellerim de ve yanaklarımda da küçük küçük sönmeye yakın benekler vardı.
Miğdemden yükselen sıvı ile hemen klozetin yanına gittim.

Yediğim şeyleri boşaltırken nefesim daralıyordu. "Beren bir şey mi oldu iyi misin?" Kapıda seslenen Gökhan'a cevap veremedim. Ayağa kalkıp sifonu çektim.

Elimi yüzümü yıkarken cildim yanıyordu. "Beren!" Derin bi nefes aldım. Banyodan çıkıp odaya girdim.

"Miğdem bulandı sadece yoksa iyiyim." Gökhan kolumdan tutarak yavaşça yatağa oturttu. "Bi an sesler gelince bir şey oldu sandım. Doktoru çağırayım mı, iyi misin?" Kafamı olumsuzca salladım.

KIRMIZI KUŞAK Where stories live. Discover now