Bolum 7: Ecenin Anne ve Babasi

31 12 27
                                    

     BÖLÜM 7: ECE'NİN ANNE VE BABASI

     Mina, ertesi sabah hastaneye giderek izin aldı ve Sadık Bey'i hastane kapısının önünde beklemeye başladı. Biraz sonra telefonu çaldı, arayan Sadık Bey'di ve 5 dakikaya kadar hastanede olacağını söyledi. Mina, Ece'yi evde tek başına bırakmıştı. Sadık Bey'den öğrendiklerine göre o küçük bir çocuk değildi, en az büyükler kadar korkusuz, cesur ve bilgiliydi. Kahvaltıdan sonra Mina, salondaki televizyonu açmış ve birkaç saate kadar geleceğini söyleyerek Ece'yi öpüp vedalaşmıştı.

     Sadık Bey'in arabası tam Mina'nın önünde durdu. Sadık Bey eğilerek Mina'ya "Buyrun, gidelim" dedi ve Mina, arabanın kapısını açarak girip kapıyı kapattı. Ancak nereye gideceklerini bilmiyorlardı, hiçbir plan yapmamışlardı. Mina'nın aklına hemen gazeteci arkadaşı geldi, önce onu aramalı ve bir plan yapmalıydılar. Ece'nin annesiyle de babasıyla da gazeteci sıfatıyla o görüşmeliydi. Telefonunu çıkardı ve aramasını yaparak kulağına götürdü. Sadık Bey ise arabayı yol kenarına park etmiş, Mina'nın konuşmasını bekliyordu.

     Telefon konuşmasından sonra buluşacakları yere giderek arkadaşı Sevilay'ı da alıp yol üzerindeki bir kafeye geldiler. Birlikte bir masaya oturduktan sonra Mina onları tanıştırdı. Daha sonra Sevilay'a olayı anlatmaya başladı:

     - Sevilay'cığım, ben geçen hafta evimin yakınında bir çocuk buldum. Annesi ve babası yanında yoktu, çok kötü durumdaydı. Hemen hastaneye getirdim ve iki gün yoğun bakımda kalarak iyileşti. Gıda ve su yetersizliği nedeniyle halsiz düşmüş ama bu süreçte hafızasını kaybetmiş, hiçbir şey hatırlamıyordu. Neyse ki Seymen ve Efe'nin psikoloji öğretmenleri olan Sadık Bey onu uyutarak anne ve babasının isimlerini ve mesleklerini öğrendi.

     Sevilay merakla dinliyor, sonunun nasıl bağlanacağını bekliyordu.

     - Şimdi, bu çocuk anne ve babasından uzunca bir süre uzak kalmış. Hatta anne ve babası bunun öldüğünü sanmışlar. Bu nedenle aramayı bırakmışlar diye düşünüyoruz. Ama senden bir ricam var. Bu konuştuklarımız aramızda kalacak ve ne öğrenirsen öğren, sadece bizimle paylaşacaksın. Bir çocuğun hayatı söz konusu, anlaştık mı?

     - Tamam Mina, sırrın bende kalır ve kimseye söylemem ama ben ne yapabilirim ki?

     - Şimdi bu kızın annesi avukatmış, kendine ait hukuk bürosu varmış. Babası da doktormuş ve bir özel hastanenin kan bankasında çalışıyormuş. Babasını buluruz da önce annesine ulaşmamız lazım. Bir de sen gazeteci olduğun için insan ilişkilerin iyidir, bir yolunu bulursun onlardan bazı bilgiler öğrenmek için.

     - Hımmm, tamam. Şimdi anladım. Avukatlar biraz sert olur ve pek bilgi vermek istemeyebilirler. Üstelik niyetimi anlarsa beni işimden attırabilir, sürüm sürüm süründürebilir de. Baroda bir arkadaşım vardı, ben şimdi onun hukuk bürosunun adresini alırım.

     Sevilay Hanım cep telefonunu çıkarttı ve arkadaşını arayarak adresi bir kâğıda not aldı. Sadık Bey, adres yazılı olan kâğıdı okudu ama Antalya'nın yabancısı olduğu için yakın mı, uzak mı olduğunu bile anlayamadı. Mina, ona adresi tarif edeceğini söyledikten sonra Sadık Bey hesabı ödeyerek birlikte kalkıp arabaya bindiler. Yolda giderlerken Mina'nın aklına bir şey geldi:

     - Haa, Sevilay. Bu aile kızlarını İstanbul'da bir dövüş okuluna göndermişler. Çok da yasal olmayan bir dövüş okuluymuş. Çok acımasız kuralları ve disiplin cezaları varmış.

     - Hah, şimdi oldu. Ben de nasıl bir konu bulup da konuşurum avukat hanımla diye düşünüyordum. Benim de çocuğumu bu dövüş okuluna göndereceğimi ve memnun kalıp kalmadığını sorarım o zaman ona.

Mina Domun ZombileriWhere stories live. Discover now