Bolum 18: Eskisehir Gezisi

27 11 2
                                    

BÖLÜM 18: ESKİŞEHİR GEZİSİ

Mina, ne yapacağını şaşırmıştı. Davet edilen yere gitmemek çok ayıp olurdu, üstelik davet eden kişiler herhangi birileri değildi. Ece'nin de çok sevip saydığı yaşlı ve tonton bir cadı teyze ile yine onun oğlu yaşındaki babasıydı. Telefonda "Hayır" diyemediği için kendi kendine kızdı ama yapacak bir şey yoktu. Hemen hastanenin alt katındaki kreşe inerek Ece'yi buldu, öğretmeninden izin alarak beş dakika görüşmek istediğini söyledi. Öğretmeni de güler yüzle Mina Hanım'a olumlu yanıt verirken Ece de hemen kalkıp Mina'nın yanına giderek birlikte dışarı çıktılar.

Mina durumu ona nasıl söyleyeceğini bilmiyordu ama Ece onu gülümseyerek rahatlatmayı başarmıştı. Mina, eğilerek Ece ile alçak sesle olayı olduğu gibi anlattı:

- Bak Ece, biraz önce Mürüvvet Teyze aradı Eskişehir'den. Akşam yemeğine bizi davet ediyor, ne dersin?

- Akşam yemeğine mi? Ama nasıl yetişeceğiz ki? Eskişehir uzak değil mi?

- Doğan Bey'in arabası vardı ya hani, unuttun mu?

- Haa, evet, doğru ya. Bizi almaya gelecek mi peki Doğan Bey?

- Evet, işten çıkışta bizi alacak ve gece de çok geç olmadan getirecek tekrar. İkimizi bekliyorlar, senle beni yani.

- Sen gitmek istiyorsan ben de giderim seninle Mina abla. Onlar çok iyiler, Mürüvvet Teyze'den öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...

- Biliyorum, elbette var. O zaman davete katılalım ama çok geç olmadan dönüp gelelim, olur mu?

- Olur Mina abla. Ama eve gidince Seymen abiye ve Efe abiye haber verelim de bizi merak etmesinler, olur mu?

- Benden önce düşünürmüş bazı şeyleri, bak sen... Elbette haber veririz, onların haberi olmadan bir yere gitmem ki ben zaten. Onlar da bana haber verirler mutlaka. En azından mesaj çekerler.

- Tamam Mina abla, anlaştık.

- Hadi o zaman, sen sınıfına gir, ben seni çıkışta alırım, oldu mu?

- Oldu Mina abla, görüşürüz.

Ece kapıyı tıklatıp sınıfa girerek tekrar diğer çocuklarla oyunlar oynamaya devam etti. Onlara güzel masallar anlattı, öğretmeni de örgüsünü örerken ayaklarını uzatarak dinlenme fırsatı buldu. Bir yandan da hayret ediyordu Ece'ye, bu kadar çok masal ve hikâyeyi nereden biliyordu?

Akşam iş çıkışı saati geldiğinde, Mina hazırlanarak yine aşağı inip Ece'nin eline yapıştı ve hastanenin önünden tramvaya binerek evlerine döndüler. Hemen yol için hazırlanan Mina, Ece'yi de giydirdikten sonra Seymen ve Efe derste olduklarından onlara mesaj atmayı tercih etti. Ece ile birlikte, bir tanıdıklarını ziyarete gideceklerini ve iki, üç saate kadar döneceklerini yazdı. Telefonu kapattığında da arama sesiyle tekrar eline aldı ve ekrana baktığında Doğan Bey'in aradığını anladı. Hazırladığı çantasını alarak Ece'nin elini tutup evden çıktılar, kapının önünde beklemekte olan Doğan Bey'in "56 Şevrole"sine bindiler ve selam verdiler. Doğan Bey de onları selamladı ve arabayı tenha sokaklara doğru sürmeye başladı. İyice ıssız bir sokağa girdiklerinde Doğan Bey onlara emniyet kemerlerini sıkıca bağlamalarını ve uçuşa geçeceklerini söyledi. Mina ve Ece son derece heyecanlıydılar. Çok yavaş bir kalkışla araba havalandı ve yeterli yüksekliğe ulaşıp gözden kaybolduğunda Eskişehir'e doğru yöneldi. Yaklaşık on dakika sonra Eskişehir'e inerek Doğan Bey'in her zaman kullandığı tenha sokaklardan birine girdiler. Birkaç dakika sonra da parkın karşısındaki Mürüvvet Hanım'ın evine varmışlardı.

Mina Domun ZombileriWhere stories live. Discover now