Tavla maçı yine Sadık Bey'in açık ara üstünlüğüyle sona ermişti. Yaşar Bey ise Sadık Bey'in sadece çok şanslı biri olduğunu söyledi. Sadık Bey de Mina duyacak şekilde "Hayattaki en büyük şansım Mina gibi bir eş ve Ece gibi bir çocuğa sahip olmamdır" deyince Mina duygulanıp ister istemez yerinden kalkarak Sadık Bey'in arkasından dolanıp sarıldı, iki yanağından öptü. İlke Hanım ise eşi Yaşar Bey'e "Sen bana hiç böyle şeyler söylemiyorsun" diye sitem etti. Yaşar Bey buna biraz bozuldu ama o da İlke Hanım'ın yanına gidip "Sen ve çocuklarım da benim hayattaki en büyük şansımsınız" diyerek yanaklarından öpüp gönlünü aldı. İlke Hanım da gülümseyerek Yaşar Bey'e iltifatta bulundu.
Piknik bitince Mina, İlke Hanım'ı evlerine davet etti. Hafta içinde bir gün kararlaştırdılar ve hava kararmadan piknik malzemelerini toplayıp çöpleri döktüler, mangalın közünü suyla söndürdükten sonra vedalaşarak oradan ayrıldılar.
Eve geldiklerinde Mina, Sadık Bey ve Ece'ye İlke Hanım'la konuştukları konuyu anlattı. Sadık Bey, psikolojik olarak Ece'nin yaşıtlarıyla aynı sınıfta okumasının daha uygun olacağını söyledi. Buna Ece'nin kendisi karar vermesi gerekiyordu. Sekiz yıllık eğitim zorunlu olduğundan okulda boşa zaman harcamamaları gerektiğini de belirttikten sonra Ece de ikna oldu ve Sadık Bey Pazartesi günü sınıf öğretmeni ve Okul Müdürü'yle bu konuyu konuşmayı kararlaştırdı.
Okul Müdürü, Sadık Bey'in anlattıklarını dinledi. Sadık Bey, Ece'nin zaten okuma-yazma ve dört işlemi çok iyi bildiğini, hastalığı ve başka şehirlerde bulunması gerektiği için okula gönderemediklerini, bu nedenle kendilerinin evde öğrettiklerini, gerekirse sınav yapabileceklerini söyledi. Müdür de sınıf öğretmeniyle konuşarak hafta sonunda dördüncü sınıfın öğretmeniyle birlikte hazırlayacakları yazılı ve sözlü sorularla sınav yapacaklarını, başarılı olursa dördüncü sınıfa başlayarak kendi yaşıtlarıyla birlikte okuyabileceğini söyledi.
Sadık Bey akşamüstü eve geldiğinde durumu Mina ve Ece'ye açıkladı. İkisi de bu habere çok sevinmişlerdi. Hemen ertesi gün okuldan çıktıktan sonra ikinci ve üçüncü sınıfın kitaplarını aldılar ve Ece çalışmaya başladı. Sadece bir günde okulda üç yıl boyunca işlenen tüm dersleri okuyup öğrendi, sonraki günlerde kitapların kapağını bile açmaya gerek görmedi. Hafta sonunda yapılan yazılı ve sözlü sınavı da tam not alarak verdi, öğretmenleri şaşırtacak derecede iyi olduğundan dördüncü sınıftan derslere başlamak üzere ilk üç sınıfın karnesini birlikte aldı.
Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.
Efe ve Seymen'in de okulları açılmış ve bir yandan okula gidip gelirken evde ders çalışıyorlar, bir yandan da yeni öğrendikleri sihir ve büyüleri deniyorlardı. Birbirlerine bu konularda yardımcı oluyorlar, bazen de kendilerini ya da birbirlerini deney tahtası gibi kullanıyorlardı. Bütün bunları evlerinde sessiz bir şekilde yapıyorlar, komşulara ve arkadaşlarına en küçük bir şekilde bile söz etmiyorlardı.
