42. Bölüm

203 23 27
                                    

Duş, saç kurutma, saç şekillendirme, kıyafet deneme seansı, kıyafette karar kılma, makyaj ile beraber 2 saatlik zaman diliminin sonunda nihayet hazırdım. Mavi beyaz çiçekli midi boy bir elbise ve kot ceket giymiştim. Saçlarımın uçlarını şekillendirip, yüzümde hafif makyaj yapmıştım. Evde kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla son ses müzik eşliğinde hazırlanmıştım.

Açık renkli kot çantamı alıp, aşağı indiğimde Ömer de oradaydı. Lacivert kot ceket, beyaz tişört ve siyah jean giymişti. Misketle oynuyordu. Yanına doğru yaklaştığımda, gözlerini kısarak bana baktı. Elindeki boomerangı uzağa fırlattı ve miskette oyuncağının peşinden koşmaya başladı.

"Selam," dedim gülümseyerek. Beni normal bir şeymiş gibi baştan aşağı süzdü. Sonra genişçe gülümsedi.

"Selam." Yüzündeki gülümseme yüzünden gözleri yok gibiydi. İtiraf etmek gerekirse bu oldukça tatlı bir görüntüydü. "Hadi gidelim. Emir birazdan bizi alacak."

Emir'in aracına binene kadar arada bakışmalarımız dışında hiçbir şey konuşmadık. Emir'i kısaca selamlayıp, arka koltuğa geçtim. Radyodan gelen doksanlar müziğini duyduğumda iyice keyiflendim. Emir ve Ömer tanımadığım biri hakkında sohbet ediyordu. Bende hafif bir tonda çalan müziğe eşlik ederken bir yandan da en sevdiğim araba yolculuğu aktivetisini gerçekleştiriyordum. Telefonuma kaydettiğim PDF hikayelerden birini okuyordum. 

20 dakika sonra alışveriş merkezinin ön kapısında indiğimizde, Merve ve tanımadığım birkaç kişiyi daha bizi beklerken gördüm. 2 kız 1 erkekti. Kızlardan biri fazla uzun Hürrem kızılı saçlara sahipti. Diğeri ise minyon ve kumral bir kızdı. Yanlarındaki erkek ise hayatımda gördüğüm en çilli kumral erkekti. Yüzünde kahverengi çiller doluydu. Ve bu inanılmaz havalı duruyordu. Merve'ye kısaca sarılıp, diğerlerini selamladım. Kızıl saçlı kızın adı Duru'ydu. Adıyla oldukça bağımsız bir kişiliği vardı. Üzerinde siyah bir crop, kot yırtık bir mini şort ve beyaz keten bir gömlek vardı. Kollarının açık kalan yerlerinde bir şahmerana benzer dövme vardı. Kulakları küpelerle doluydu. Ve bir sürü takı takıyordu. Diğer kız ise adına göre oldukça sadeydi. Adı Jale'ydi. Bol bir mavi jean, düz renk beyaz bluz ve kot ceket giyiyordu.  Çilli çocuğun adı Batu'ydu. Ve tam adına yakışır bir tarzı vardı. Siyah skiny jeansı, beyaz tişörtü boynundaki gümüş zincirleri ve kafasındaki siyah mini plaj şapkasıyla kore kliplerinden fırlamış gibiydi.

Avmden içeriye girdiğimizde, önce kahve satılan meşhur satış mağazalarından birine uğradık. Üzerinde isimlerimizin yazılı olduğu gereksiz pahalı ama çok lezzetli kahvelerimizi bir araya getirip, ellerimizde tutarak fotoğraf çektik. Herkes hızlıca instagramda ekleşti ve ilk kahve storymizi paylaştık.

Bowling salonuna doğru çıkarken Duru'nun Ömer'le sıkı fıkı muhabbet ettiğini ve sürekli küfrettiğini duyuyordum. Jale ise Merve'yle benimle konuşuyor arada Batu'ya laf atıyor ama özellikle Emir'le konuşmaktan kaçınıyordu.

"Evet gençler pamuk eller ceplere." dedi Batu ve bowling için paraları toplamaya başladı. Cüzdanımdan 50 tl çıkarıp ona uzattığımda Ömer araya girdi.

"Seni ben davet ettim. Yani ben ısmarlıyorum." dediğinde, kaşlarımı çatarak baktım ona.

"Ne alaka be? Asla olmaz öyle bir şey. Kabul etmiyorum." dedim ve onu ittirip Batu'ya parayı uzattım. Ama almadı. Ömer'e bakıp omuz silkti.

"Rica ediyorum. Bir dahakine sen ısmarlarsın ve ödeşmiş oluruz arkadaşım." Sinsi sinsi bakan gözlerine hayretle baktım. İkinci buluşmayı da cebe atmıştı.

"Ömer..." diye başladığımda lafımı kesti.

"Hadi ama Hicran, ikincisinde sen ödersin. Şimdi benim misafirimsin. Ödeme yapamazsın." dedi net bir şekilde. Yüzündeki inatçı ifadeye ve bizi izleyen seyircilere baktığımda, pes etmekten başka bir yol bulamadım.

"Öyle olsun." dedim ve paramı telefon kılfının içine koydum. Sırıtarak uzaklaştılar.

"Hicran Ömer'in arkadaşı. Aynı zamanda komşuları." dedi Merve Jale'ye. Duru meraklı gözlerini bana çevirdi. Ve o an kızın gözlerinden benden hoşlanmadığını gösteren bir bakış yakaladım.

"Ömer, bir apartmana mı taşınmış yani?" dediğinde, tek kaşımı yukarıya doğru kaldırdım.

"Evet." diyen sesim mesafeliydi. Ömer, Emir ve Batu bowling için ücretleri ödüyorlardı.

"Onun için gelip geçici bir macera daha yani." dediğinde, bana açık açık mesaj verdiğini anlamamak aptallıktı.

"Orasını bilemeyiz canım. Yeni mahallesini çok sevmişe bemsitor." dedi Merve. Duru ona ters ters baktı. Merve'nin bir şey bilip bilemediğini düşündüm. Evden mi bahsediyordu yoksa benden mi emin olmamıştım.

Bowling oynamaya başladığımızda, Ömer'in her atışı nokta atışı gibi hepsini deviriyordu. Ben biraz daha ortalama bir oyuncuydum. Birkaç kez strike yapmıştım. Duru da benim kadar oynuyordu. Ne iyiyidi, ne kötü. Jale ve Merve çok kötülerdi. Genel olarak ıskalıyorlardı. Bir kere Merve strike yapabilmişti. Emir ve Batu ise gayet iyi oyunculardı. Sonunda bowling bittiğinde, kazanan Ömer olmuştu.

Emir bizi kapıda bıraktığında, Ömer'le yavaş yürüyerek ilerledik.

"Ee bir dahaki buluşmamız ne zaman?" diye sordu muzip bir gülümsemeyle.

"Haftaya olabilir. Cumartesi." dediğimde, bana üzgün bir bakış attı.

"Yarın olmaz mı?" diye sordu.

"Ders çalışacağım." dedim. "Okul, ödevler, sınavlar falan var. Ne kadar ilgileniyorsan artık." diye devam ettiğimde ikimizde güldük.

"Cumartesi gününü iple çekeceğim." dedi gülen gözleriyle gözlerimin içine bakarak. O sırada telefonumun ardarda titrediğini hissettim.

"Bugün için teşekkür ederim. Çok eğlendim."

"Rica ederim, bende öyle. Seninle zaman geçirmek gerçekten çok güzeldi." dediğinde, evimin kapısındaydık. "Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz." dedim ve anahtarımla kapıyı açarak eve girdim. Eşyalarımı odamın bir köşesine bırakarak, telefonumu elime aldım. Anonimden mesaj vardı. Tam da ben Ömer'le konuşurken atılmıştı.

okyanuslarınsefiri: Ömer'le keyfin gayet yerinde görünüyor

KAKTÜS/ Texting | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin