53.Bölüm

122 19 104
                                    

Cenazeden sonra Doruk, Eda ve ben her zaman gittiğimiz kafelerden birine geçip, çay söyledik. Neredeyse yarım saattir oturmamıza rağmen garip bir sessizlik vardı üstümüzde. Doruk bile gereksiz şakalarını yapmıyordu. Ya da bizimle dalaşmıyordu.

"Ölüm kadar doğal ve acı bir şey gerçekten yok." dedi sonunda Eda. 

"Ali kiminle yaşayacak şimdi?" diye sorduğumda, bu sorunun cevabını bilmemek yüreğimi acıttı.

"Dayısında kalacak diye biliyorum." dedi Doruk. "Taşınıyor yani."

"İzmir'deki dayısı mı?" 

"Evet." 

Ali'nin İzmir'deki dayısı bekar ve tek yaşıyordu. Ali onu çok seviyordu. En azından iyi anlaştığı ve mutlu olabileceği bir yere gidecekti.

"Buse'nin cenazede Ali'nin kıçından ayrılmaması neydi öyle ya? Acayip sinir bozucu bu kız." Eda'nın kurduğu cümleyle ilgili bir şey söylemedim. Yorum yapmak istemiyordum. Ali'ye duygusal anlamda hislerim gerçekten bitmişti. Şu an sadece eski bir dost gibi görüyordum onu. 

"Yanından ayrılmıyor zaten. Cenazeden sonrada onla beraber döndü." dedi Doruk gözlerini bana dikerek. Aklı sıra yüzümdeki ifadeleri okumaya çalışıyordu. "Bu seni rahatsız etmiş gibi görünmüyor." dediğinde, gözleri yüzüme kitlenmişti.

"Gerçekten ona karşı bir şey hissetmiyorum artık. Bu yüzden umurumda değil." 

"Ömer'den hoşlanıyorsun çünkü değil mi?" diye sordu Doruk, son olanlardan habersiz bir şekilde. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp Eda'ya baktım. Doruk şimdi küplere binecekti. 

"Biz onunla biraz yakınız son zamanlarda." dediğimde, gözlerini irice açtı.

"Ne kadar yakın?" diye sordu gözlerini kısarak. "Öpüşecek kadar yakın mı?" diye apaçık sorduğunda kaşlarımı çattım. Bu çocuğun ahlak anlayışı çok genişti.

"Hayır henüz öyle bir şey olmadı. Sadece görüşüyoruz. Flört gibi."

"Hadi oradan," dediğinde sesinde inanmadığını belli eden  bir ifade vardı. "Sen flört etmeyi bilmiyorsun. Sevgilisiniz siz sen farkında değilsin. Duydum zaten sürekli dip dibeymişsiniz bu aralar. Geçen de okulunuzun instagramında haberiniz vardı. Aynı okulda olmasak da her şeyden haberim olur kızım benim. Flörtmüş. Külahıma anlat sen onu. Sen yüzde yüz aşık oldun o bad boya." diye tek nefeste konuştu ve hemen ardından masadaki çayını alıp bir yudumda içti. O çayın çok sıcak olması umurunda değil gibiydi. 

"Flört ediyoruz Doruk. O kadar." dedim, konuyu burada noktaladığımı belli ederek. 

"Kendisi de Merve'yle flört ediyor." dedi Eda sinsice sırıtarak. " Ve bizden gizliyor. " dediğinde, hayretle Doruk'a baktım.

"Sen ve Merve," dedim şaşırmış gibi yaparak. Oysa Eda'yla ikisinin sevgili olacağını konuşmuştuk. "Nasıl oldu? Anlatsana bakalım." dediğimde suratı kızardı. Ve Doruk kolay kolay kızaran biri değildi.

"Sadece atışıyoruz. Flört değil. Başkaları var  zaten. İkimizin hayatında da." dedi huysuz bir sesle. "Merve ve Emir eskiden sevgiliymiş. Hala da görüşüyorlar. Güya arkadaş gibi ama hep bir aradalar. Yani muhtemelen yeniden barışırlar. Merve'de beni o aradaki boşluğu kapatmak için kullanmaya çalışıyor ama tabi yerse. Ben o oltaya düşecek saf balık mıyım? Kimle uğraştığını bilmiyor." dediğinde, yine tek nefeste konuşmuştu. Kendi çayını eline aldığında, boş olduğunu görüp Eda'nın yeni gelen çayını aldı ve kafasına dikti.

"O benim çayımdı!" dedi Eda birden yüksek sesle.

"Dostum bizim çayları fuller misin?" dedi Doruk yanımıza gelen garsona.

"Vay vay birilerini hararet basmış." dedim gülümseyerek.

"Merve garip bir kız." dediğinde, Eda'yla ben aynı anda bastık kahkahayı. 

"Sen aşıksın." dedik bir ağızdan.

***

Gelsin mi Doruk&Merve hikayesi hı ne dersiniz? :))

KAKTÜS/ Texting | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin