4. Bölüm

2.8K 123 71
                                    

Konferans salonuna Eda ile beraber girdiğimizde, öğrencilerin yarattığı gürültüden suratımı buruşturdum. Havasız olan konferans salonunda ter kokusu o kadar yoğundu ki, nefes almayı bıraktım.

Eda, beni boş olan koltuklardan birine sürükledi.

"Iy kusacağım. Burası iğrenç kokuyor." dediğinde, başımı sallayarak onu onayladım.

"Birde ne sıcak böyle. Konferans bitene kadar bayılmazsak iyidir."

"Daha 2 yıl var sınava ama şimdiye 20 tane üniversite konferansı oldu. Hepsi aynı şeyleri söylüyor. Ezberledim artık."

Müdürün sessiz ol ikazları koca salonu susturduğunda, konferans başlamıştı. Hemen yanımdaki koltuğa biri oturdu. Kolu koluma temas etti ve tanıdık parfüm kokusu burnuma doldu.

"Hicran?"

Ona bakmamak için kendimle savaşırken bana daha fazla yaklaştı. Parmakları saçlarıma dokunuyordu.

"Özür dilerim. Lütfen affet artık beni. Köpek gibi pişmanım. Köpek gibi."

Saçlarıma dokunmasına son vermek için kendimi çektim. Sıkıntıyla nefes aldığını duydum. Eda'nın bacağımı cimciklemesiyle sinirle ona baktım. Yavru bir kedi gibi bana bakıyor, sessizce barışmamı söylüyordu.

"Beni aldatmanı ben kabullendim ama senden ayrılmamı kabullenemedin mi hala? 8 ay oldu. Rahat bırak artık beni."

"Bu kadar basit mi?" diye sorduğunda, ona döndüm. Yeşil gözleri artık içimi titretmiyordu.

"Beni aldattın. Sen, beni aldattın! Hala gelmiş neler söylüyorsun."

"Pişmanım!" diye bağırdı aniden. Konferans salonundaki başlar bize döndüğünde, olduğum yerde kaybolmak istedim.

"Bağırma manyak." dedim dişlerimin arasından.

"Hicran, köpek gibi pişmanım! Allah benim belamı versin!" Artık kendini durdurmuyor, kimseyi umursamadan bağırarak konuşuyordu. Utanç içinde elimi yüzüme kapattım. Herkes bize bakıyordu artık herkes.

"Allah belanı versin. Ali, Allah belanı versin. Rezil olduk bütün okula."

"Ali, oğlum konferanstan sonra." Müdürün sinirli sesi bile durdurmadı Ali'yi.

"Affet artık beni! Kimse umurumda değil senden başka görmüyor musun? Sana ihtiyacım var!"

"Kızım affet işte daha ne yapsın çocuk." dedi Eda fısıldayarak.

"Ali, siktir git." dedim sadece onun duyabileceği bir sesle.

"Hicran, seni seviyorum..."

Gözlerinin içine baktım. Dediklerinin doğru olduğunu görebiliyordum. Gerçekten pişmandı. Üzgündü. Ali, perişan olmuştu. Tıpkı benim olduğum gibi.

"Ben seni sevmiyorum."

Ali'nin dolu dolu gözlerine bütün duygusuzluğumla baktım. En az bir dakika boyunca suratıma baktı. Yıkılmışlığı suratından okunuyordu. Sonra arkasını döndü ve konferans salonundan çıktı.

KAKTÜS/ Texting | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin