50. Bölüm

154 23 102
                                    

Ali'yle daha önce sık sık geldiğimiz koruluğa doğru ilerlediğimizde, hiç konuşmuyordu. Üzerinde derin bir üzüntü ve keder vardı. Bu hali ise benim kalbimi paramparça ediyordu. Yine de düşüncelerim şu an yaptığım en şeyin en doğrusu olduğunu söylüyordu. Sağlıklı kararlar veremezken onu yalnız bırakamazdım. Buna vicdanım el vermiyordu.

Ali tek çocuktu. Annesine de babasına da aşırı düşkündü. Ailesi de Ali'ye çok düşkündü. Her zaman sevilen, el üstünde tutulan bir çocuk olmuştu. Şimdi ise o güzel çekirdek ailesi parçalanmıştı. Bir annenin ölümüyle bir ev artık eskisi gibi olamazdı. Ali, yıkık dökük bir binanın içinde mahsur kalmıştı. Kurtarılması gerekiyordu. Çardağa doğru geçtik ve oturduk. Gözlerimden akan yaşları durdurmayı bırakmıştım. İçim çok acıyordu. Ali derin bir nefes aldı. Bana bakmadan konuşmaya başladı.

"Motorla geziyordum..." sesi kısıktı. Konuşurken boğazı acıyor gibiydi. "Babam aradı, sesinde ilk defa korku duydum. Hastanedeyiz dedi. Kim dediğimde, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Beynimden vurulmuşa döndüm. Elim ayağım tutmadı. Motor altımdan uçtu. Ben havada süzülüyordum. Yere çakıldım ama canım acımıyordu. Her yerimde kan vardı. Yaşlı amcanın teki yardım etti bana. Kalktım tekrar motora binmeye çalışıyorum. Tokat attı bana adam, ne yapıyorsun diye. Adamı ittim, atladım motora. Son sürat geldim hastaneye. Yoğun bakıma girdiğim an bizimkileri gördüm. Herkes bir köşede ağlıyordu. Anneannem, teyzelerim feryat figan ağlıyorlardı. Böyle içleri parçalanıyormuş gibi. İçim parçalanıyordu benim. Ondan bana öyle geliyordu. Babamı gördüm. Koca adam ufacık olmuş, bir kenara çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyor... " Derin bir nefes aldı. Durakladı. Gözlerinden durmadan akan yaşlar yüzünden, yüzü kızarmış, burnu şişmişti. Onunla beraber durmaksızın ağlıyordum. Gözlerim yaşlarımdan etrafı doğru düzgün seçemiyordu.

"Baba dedim, baba nasıl oldu? Babam cevap vermiyor. Ağlamaya devam ediyor. Teyzem geliyor sarılıyor bana. Seviyor, saçımı okşuyor. Olan bitene anlam veremiyorum. Hemşirelerden biri yanıma geliyor. Yüzüme, gözüme elime bakıyorlar. Kaza yapmış bu çocuk diyor. Kimse oralı olmuyor. Annem olsa panikten deliye dönerdi diye düşünüyorum. O an fark ediyorum Hicran. Annem bir daha benim için endişelenmeyecekti. Bir daha bana yemek hazırlamayacaktı. Hasta olduğumda bir kap çorba bile yapmayacaktı. Bağırıyorum tekrar ne oldu anneme diye. Kalp krizi diyor biri anlamıyorum. 36 yaşındaki biri nasıl kalp krizi geçirir? Ne hastalığı var ne bir şeyi. Ama oluyormuş işte. " 

Kollarımı boynuna sardım ve ona sıkıca sarıldım. Gözyaşlarım tişörtünü sırılsıklam ediyordu. Elini belime sardı ve ellerini sıkıca bana sardı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. O böyle ağladıkça içim içimi yiyordu. Söyleyecek bir şeyim yoktu. Teselli edecek bir cümlem yoktu. Sessizce yanında durmak dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu. 


KAKTÜS/ Texting | TamamlandıWhere stories live. Discover now