14. Bölüm

2.7K 107 37
                                    

Akşama doğru kızlarla ayrılıp, evlerimize dağılmıştık. Eğlenceli ve yorucu bir gün olmuştu. İstanbul'un altını üstüne getirmiş, en son kendimizi Kadıköy'de bulmuştuk.

Şimdi de dondurma almak için marketin yolunu tutmuştum. Sokağın köşesini döndüğümde, 3 genç gözüme çarptı. Bir ellerinde sigara, bir ellerinde bira şişesi vardı. Aralarında uzun boylu biri vardı. Sıcak havaya rağmen kapişonlusunu kafasına geçirmiş, yüzünü gizlemişti. Yine de O dahil hepsi baştan aşağı beni süzdü. Taytın üstüne uzun bir şey giymememenin verdiği pişmanlıkla, hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Arada arkama baksamda kimse peşimden gelmiyordu.

Markete girince derin bir nefes aldım. Güvendeydim. Hemen arkamdan gelen bir grup ayak sesiyle ürperdim. Arkamı döndüğümde, onların peşimden geldiğini gördüm. İçlerinden birini tanıyordum üstelik. Keşke tanımasam dediğim biriydi. Ömer...

Bana şöyle bir baktı ve arkadaşlarıyla bira aldı. 2 dondurma alıp, kasaya ilerlediğimde hemen arkamdan geliyorlardı. İçimde büyük bir korku vardı. Onların gitmesini mi beklemeliydim, yoksa onlardan önce mi gitmeliydim?

Huzursuz bir şekilde dondurmaları alıp, marketten çıktım. Hızlı, oldukça huzlıydım. Onlar marketten çıkmadan çoktan köşeyi dönmüştüm. Önüme bakmamış  ve ayağımın dibindeki koca köpeği görmemiştim. Ve tabi ayaklarımın altındaki kuyruğunuda...

Nasıl dondurmaları fırlattığımı, çığlık atıp koşmaya başladığımı anlayamamıştım bile. Köpek havlamaya başlayarak peşimden geldiğinde, köşeyi dönmüş yeniden çocukların görüş arasına girmiştim. Önce bana, ardından peşimden gelen köpeğe baktılar. Kendimi marketten içeriye attığımda adam telaşla bana geldi.

"Ne oldu kızım?"

Nefes nefeseydim. Kendimde konuşacak gücü bulmam birkaç dakikamı almıştı. Adam o sırada bana bir bardak su vermişti. Dizlerimde derman yoktu. Her an yere yığılacak gibi hissediyordum.

"Köpek," diyebildim sonunda. "Köpek kovaladı."

"Aa kızım o kovalamaz ya oyun oynamak istemiştir. O köpeğin kimseye zararı dokunmaz. Sen kaçınca oyun sanmıştır. Korkma sana bir şey yapmaz. Dondurmaları da attın tabi." dedi ve dondurma dolabından 2 dondurma daha aldı ve bana uzattı.

"Hayır bunu kabul edemem," diyerek dondurmaları geri çevirdim hiç istemeyerek. Eda olsa çoktan alıp, gitmişti.

"Lütfen al rica ediyorum. Yabancı mıyız kızım biz? Al benden olsun bu sefer, 2 dondurma alt tarafı."

"Yalnızca bir kereliğe mahsus kabul ederim, teşekkür ederim. Şey... Beni geçirebilir misiniz?"

"Ben marketi bırakamam şimdi ama yeğenim buralardaydı. Çağırayım o seni geçirsin."

Marketten dışarı çıktı ve ismini anmasından korktuğum kişinin adını seslendi. Bu gece kabus olmalıydı.

"Ömer, gel oğlum."

"N'oldu dayı?"

"Yeğenim bu kızcağızı köpek kovaladı az evvel. Korkuyor, evine kadar eşlik et."

"Tamam dayı."

Marketten dışarı çıkıp, arkadaşlarından uzakta olan Ömer'in yanına doğru yürüdüğümde gözleri üstümden ayrılmıyordu. Rahatsız edici bakışlarından gözlerimi kaçırdım. Ve aramızda bir metre kadar mesafe bırakarak, yanyana yürümeye başladık.

Tatlı bir parfümü vardı. Benim üç adımımla eş olacak adımlar atıyordu. Elindeki bira şişesini arada kafasına dikiyor ve arada bana bakıyordu.

"İkisini de sen mi yiyeceksin?" diye sordu aniden.

"Evet."

"Seni evine kadar geçireceğime göre birini bana verebilirsin." Söylediği cümle kulağa ne kadar kaba gelsede, ses tonu nazikti. Bir şey söylemeden dondurmalardan birini ona verdim.

Apartmanın önüne gelene kadar bir daha konuşmadık. Rahatsız edici sessizlik, geçmek bilmeyen dakikalar sonunda bittiği için mutluydum.

"Teşekkürler."

"Eyvallah." deyip, arkasını döndü ve gitti.

KAKTÜS/ Texting | TamamlandıWhere stories live. Discover now