54.Bölüm Final

162 26 105
                                    

Kafeden çıkıp eve geçtiğimde, kapının önünde beni şok eden bir manzara vardı. Ali, Buse ve Ömer çardakta oturup konuşuyorlardı. Buse, Ali'ye gereğinden yakın oturuyordu. Ali ise Ömer'in yüzünü pür dikkat izliyordu. Yanlarında duran Misket sitenin kapısından girdiğimde, bana doğru koşup havlamaya başladı. Hepsinin başları bana doğru döndü. Misket yanımda durunca, eğilip başını sevdim. Yürümeye başladığımda, üçünün de gözleri üstümdeydi. 

Ali bitkin bir haldeydi. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Hiç uyumamış gibi görünüyordu. 

Buse ise gerçekten üzgün görünüyordu. Üstü başı özensizdi. Saçları dağınık, yüzü makyajsızdı. Ali'nin elini tuttu. Ali ona bakmadı ama bir tepkide vermedi.

Ömer ise suratını ifadesiz tutmaya zorlasa da gözlerinde ışıl ışıl bir ifade vardı. Beni gördüğüne mutlu olmuştu. Gözlerimiz buluşunca hafifçe gülümsedi.

Yanlarına yaklaştığımda Ömer yanına oturmam için elini hemen yanına vurdu. Yanına oturdum. Gözlerim yüzünde gezindi. Yüzü sakindi. Ama bu durumdan hoşnut olmadığı belli oluyordu. Gözlerimi ondan ayırıp diğerlerine çevirdim. Buse'nin yeşil gözleri beni dikkatlice süzüyordu. 

"Her şey yolunda mı?" diye sordum uzun bir sessizlikten sonra. 

"Vedalaşmaya geldim." dedi Ali ve arkasından orta büyüklükte bir kutu çıkardı. Kutuyu bana uzattığında, Ömer uzanıp aldı. Kutuyu bana verdi. "İzmir'e taşınıyorum. Hayatından tamamen çıkıyorum, istediğin gibi. Bir anı kalsın sende istedim." diye devam ettiğinde, gözlerim tuttuğum kutudaydı. İçinde bir kaktüs vardı. Hemen yanında ise küçük bir not kağıdı. Kağıda eve gidince bakmaya karar verdim. 

"Siz beraber misiniz?" diye sordum yeniden birleşen ellerine bakarak. 

"Onu gerçekten seviyorum." dedi Buse durgun bir sesle. "Senden ayırmak için tuzak kuracak kadar seviyorum. Her zaman masumdu. Biz beraber olmadık. Öyle düşünmesini sağladım. Herkes aynı düşünceye varana kadar ve olay büyüyene kadar da durmadım. Çirkin bir yol seçtim biliyorum. Ama onu hep sevdim." dediğinde, söylediklerini sindirmesi düşündüğümden daha kolay oldu. Ali'yle ilgili olaylar kayıtsızlık duvarımın önündeydi ve artık onu kırıp geçemiyordu. 

"Mutluluklar dilerim." demekle yetindim. Ömer'in bakışları yüzümdeydi ve pür dikkat tepkilerimi izliyordu. Ali ise bana bakmıyordu. Gözlerini kısmıştı ve ileriye bakıyordu. Buse'nin elini bıraktı. Buse de tutmak için yeltenmedi tekrar.

"Ali bana her şeyi itiraf etmem için getirdi. Masum olduğunu ona yeni söyledim. Hiçbir şey bilmiyordu. Onu da kandırdım." dediğinde, omuzlarımdan bir yük kalkar gibi oldu. Saf, masum ilk aşkım aynı temizlikteydi. Artık bitmişti ama ilk aşkın özelliğini, masumluğunu yitirmemişti. 

"Artık gidelim." dedi Ali ve dediği gibi ayağa kalktı. Buse de onunla beraber ayaklandı. Ali bana bakmıyordu. Sanırım Ömer ve beni yan yana görmeye dayanamayacağı için gözlerini ikimizin olduğu yere çevirmiyordu.

"Özür dilerim, Hicran. Size yaşattıklarım kolay şeyler değildi. Çok üzgünüm." dedi Buse gitmeden hemen önce. 

Ömer ile birbirimize baktık. İkimizin de ifadesi durgundu. Keyifsizdi. Bugün yeterince zorlu bir gün olmuştu. Aklıma aniden gelen düşünceyle kalbim deli gibi atmaya başladı. Parmaklarımı Ömer'in parmaklarına değdirdiğimde, gözlerimizin içine bakıyorduk. Ömer parmaklarımı kavradı. Sıcak parmakları, soğuk parmaklarımı avucunun içinde kafesledi. Kalbim adeta boğazımda atıyordu. İnanılmaz bir sıcak basmıştı. Yüzüme doğru yaklaştı ve dudaklarını saçlarıma bastırdı önce. Ardından yavaşça alnıma. Boşta kalan eli çenemi kavrayıp, yüzümü yukarı doğru kaldırdığında midemde kelebekler mikser gibi içimi çırpıyordu sanki. Dudaklarımız arasında az bir mesafe kaldığında, burnumun ucunu öptü. Yavaşça dudaklarıma indi ve yumuşak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Beni uzun uzun öptü. Bu hayatımın en iyi anlarından biriydi. Kendimi geri çektiğimde sarhoş gibi hissediyordum. Ömer'in yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Elimdeki kutuyu bir kenara bırakıp, beni kollarının arasına aldı ve sıkıca sarıldı. Kollarımı beline sardığımda, uzun zamandır hissetmediğim kadar huzurlu hissediyordum.

***

Kağıtta yazılı olan not; 

"Bu kaktüs tıpkı senin gibi, sıcak ve tehlikeli. Dokunursan canını acıtabilir.
Tıpkı senin gibi, yalnız ve mutlu.
İnine girersen sana zarar verebilir.
Tıpkı senin gibi, masum ve acımasız.
Kalbini hiç düşünmeden kırabilir."

Ve the enddd. Tadında bırakıp, daha da uzatmayı doğru bulmuyorum. Kolay kolay mutlu son d yazmam he hadi yine iyisiniz. 

Bu hikaye çok farklı oldu benim için. Güzel bir kafa dağıtma yöntemiydi.

Bölümleri yorumlarıyla, oylarıyla coşturan okuyuculara çook teşekkürler.

Kendinize iyi bakın. Diğer hikayelerimde görüşmek üzere. 

 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


KAKTÜS/ Texting | TamamlandıWhere stories live. Discover now