24. Bölüm

2.7K 110 31
                                    

Çantamı alıp, kapıdan çıktığımda merdivenlerden gelen pat küt sesleriyle kaşlarımı çattım. Sabahın bu saatinde böyle merdivenlerden inen öküz Ömer'den başkası değildi elbette.

Anonim şüphelilerimin arasında kalan ama asla şüphe etmediğim tek kişi Ömer'di sanırım. Evimin olduğu kata geldiğinde, bana üstten bakışlar attı. Suratı gergindi. Güldüğü fotoğraflarını görmeseydim onun asla gülmediğini düşünürdüm.

Merdivenlere doğru yöneldiğimde, adımlarını yavaşlatmıştı. Kulaklığından yayılan şarkıyı duyabilecek kadar yakınındaydım.

"Öyle tatlı bela ki başıma..."

Yaşlı Amca'ya aitti bu şarkı. Dün anonimin bana attığı şarkının da bu gruba ait olduğunu hatırladım. Yanımda duran devasa uzunluktaki adama baktığımda, onun da bana baktığını görmemle gözlerimi kaçırıp adımlarımı hızlandırdım. Aramızda birkaç basamak fark vardı.

"Baksana bi," dediğinde, öylece durdum. Asla konuşmasını beklemediğim için içten içe şok geçiyordum. Bir takım yerlerim felç içindeydi. Omzumun üstünden ona baktım. "Bizim okulda mıydın sen?"

"Evet."

"Dışarıda köpeğim var. Dün gece getirdim. Sabahları çıkarken beni beklersen senin için daha iyi olur."

Tereddüt ve sorgu dolu gözlerle ona baktım.

"Saldırıyor mu?"

"Hayır, sevdirmek için peşinde dolanıyor."

"Bahçede bağlı değil mi?"

"Hayır,"

"Bu durum hiç hoşuma gitmedi."

Yanyana merdivenleri inmeye devam ettik. Aramızdaki boy farkından dolayı başımı bir deve kuşu gibi kaldırarak ona bakıyordum. Bahçeye çıktığımızda, şirin mi şirin suratıyla doğrudan bize doğru gelen sarı tüylü kocaman bir köpek vardı. Refleks olarak kendimi Ömer'in arkasına sakladım. Hissettiğim korku, ellerimin titreyip hafif bir baş dönmesine neden olmuştu.

"Korkma, bir şey yapmayacak," dedi Ömer sevmesi için ona yalvaran gözlerle bakan köpeğe doğru eğilirken. Ellerini köpeğin tüyleri arasında gezdirip, kulağını kaşıdı. "Gördün mü, sadece sevilmek istiyor." diye devam ettiğinde, yüzünde bir tebessüm oluştu. Yanağındaki belli belirsiz gamzenin varlığı dikkatimi çekerken, yüzünün pürüzsüzlüğünü de fark ettim. Köpeği severken gülümseye devam etti. Köpeğin gözlerini bana çevirmesiyle, birkaç adım geriledim.

"Korkunu yenmek ister misin? Gel sevmene yardımcı olayım." Elini bana doğru uzatmıştı. Büyük eline tereddüt içinde baktım.

"Hiç emin değilim..."

"Travma falan mı geçirdin?"

"Hayır... Sadece korkuyorum."

"Artık komşu olduğumuza ve bahçeli sitemizde bir köpeğimiz olduğuna göre bunu aşmalısın."

"Söylemesi kolay."

"İnan uygulaması da kolay."

Doğruldu ve köpeğe dur işareti yaparak yürümeye başladı. Köpek öylece bana bakıp, hiç hareket etmiyordu. Gergin adımlarla hızla köpeğin yanından geçip Ömer'e yetiştim. Arkamı dönüp köpeğe baktığımda, hala aynı şekilde durduğunu gördüm. Siteden çıkmak üzereyken Ömer cebinden bir düdük çıkardı. Düdüğü çaldıktan hemen sonra köpeğin havlama sesleri duyuldu.

"Köpeğin adı ne?"

"Misket. Zararsız bir hayvan. Tek istediği şey ilgi ve sevgi."

"Onu anlayabiliyorum."

Düşünmeden ağzımdan çıkan bu cümleye kaşlarımı çattım. Bunu söylememem gerekirdi.

"Bende." dediğinde, ona döndüm yeniden. Gözlerimi yüzüne diktiğimde, bana baktı. Bakışlarımı kaçırmadım. Bu çocukta bir şey vardı... Ama ne olduğunu bir türlü çözemediğim. Bana sorgular gibi bakmaya başlayınca, önüme döndüm ve kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Ömer de benim gibi kulaklığını takmıştı. Yine kulaklığından yayılan sesi duyabiliyordum.

"Hep beni bil, beni söyle dilinden düşmiyim..."

KAKTÜS/ Texting | TamamlandıWhere stories live. Discover now