6

939 95 8
                                    

Ogeday'a çok üzüldüm, kesinlikle bu kadar erken elenmeyi hak etmiyordu. Şampiyon bile olabilirdi ama maalesef olmadı. Hayırlısı buymuş demekten başka çaremiz yok, onun da dediği gibi bundan sonra tek desteğimiz Nisa ile olacak. Nisa'nın o kupayı kaldırması için elimizden gelenin fazlasını yapmamız gerekiyor..

Ben şaşkınca Hümaşah'a bakarken Şehzade Ogeday kıkırdıyordu. Hümaşah da ona döndüğünde birlikte gülmeye başladılar. Anlayamıyordum, çok mu komikti? Hümaşah evcilik oynamamızı istiyordu. Ben anne, Şehzade Ogeday baba ve o da bizim kızımız olacaktı. Belki de gayet normal bir şeydi, ben büyük bir tepki veriyordum. Artık ne doğru, ne yanlış karar veremiyordum.

"Neyi düşünüyorsun bu kadar? Küçük bir kızın istediği oyunu onunla oynamayacak kadar kötü müsünüz yoksa Mahnisa Sultan?" Şehzade Ogeday'ın gülerek söylediği sözlere ben de tebessüm ettim. Her olayla dalga geçebiliyordu ve sanırım bu huyuna hayrandım.

"Tabii ki sultanımızı kıracak değilim. Lakin nasıl olur bilemiyorum," diye mırıldandım.

"Sen valide olduğun için yemek pişir Mahnisa, Ogeday dayım da baba olduğundan odun toplayıp gelsin. Ben de mektebe gideyim." Hümaşah'ın söylediklerine başımı salladım.

"Peki senin mektebin neresi?" diye sordum merakla. Çok uzaklaşmasını istemiyordum, annesi bana güvenip bahçeye çıkmasına izin vermişti sonuçta.

"Şurası," diyerek çok da uzakta olmayan bir köşeyi gösterdi.

"Tamam o zaman, sen git bakalım mektebine. Ben de yemek yapmak için birkaç yaprak toplayayım."

Hümaşah mektep olarak belirlediği yere doğru yürürken arkamızdaki hatunlardan birini peşine taktım. Sürekli gözüm üzerindeydi ama yine de yalnız olmaması iyi olacaktı.

"Ben de çalı çırpı toplayayım da geldiğinde kızmasın şimdi."

Ben yaprak, Şehzade Ogeday da küçük odun parçaları toplamaya başladı. Küçük bir çocuğu eğlendirmek için girdiğimiz bu hallere inanamıyordum. Hadi ben neyse ama bir şehzadenin bu şekilde, yeğeniyle oynaması biraz garip geliyordu. Şehzade Ogeday, yeğenini çok seviyor olmalıydı.

"Hümaşah'ın seni sevmesine sevindim, böyle herkesi sevmez bak." Şehzade Ogeday'ın sesini arkamda duymamla gülümsedim. Bu kadar yakınımda olduğunun farkında değildim.

"Beni de sevmiyordu ilk başta ama saçını örmeye ikna ettim onu. Saçını beğendiği için seviyor artık." Büyük bir kahkaha attı.

"Vay, demek böyle kandırdın. Ben de diyorum normalde kızları sevmez. Etrafında hep erkekler olduğu için, onlarla büyüdü ve erkekleri daha çok seviyor. Kızlarla genelde rakipleşiyor. Mesela Mustafa ağabeyimin kızı var Neslişah, onunla birbirlerinden nefret ederler."

"Neslişah Sultan da gelmişti değil mi geçen sefer geldiklerinde? Mahidevran Sultan'ın yanında küçük bir kız görmüştüm, o olmalı. Henüz küçük ama büyüdüğünde eminim en az büyük validesi kadar güzel bir sultan olacak."

"Evet, muhtemelen odur."

Eğilip bulduğum son yaprağı da aldım. Kalktım ve arkama döndüğümde Şehzade Ogeday'la neredeyse burun burunaydık. Çarpışmaktan, son anda onun biraz geri çekilmesiyle kurtulmuştuk. Yine de hala çok yakındık. 

"Sen hep böyle sakar mısındır? Bugün bana ikinci defa çarpman olacaktı." Gülümsüyordu. Belki benim de gülümsemem gerekiyordu ama utanmıştım. Kıpkırmızı olduğumu bildiğim için de gülemiyordum. Gülersem daha çok kızarırdım muhtemelen. 

"Kusuruma bakmayın, bilerek yapmıyorum," diye mırıldandım.

"Tabii ki bilerek yapmıyorsun, hiçbir zaman öyle düşünmedim zaten," dediğinde başımı salladım.

İktidar Oyunları | ognis.Where stories live. Discover now