35

260 20 35
                                    

Sonraki bölüm final.

-Şehzade Ogeday

"Şehzadem bir yol ayrımındasınız, biliyorum ancak Hüsrev Paşa'nın söylediklerine ne olur kulak tıkamayın. Hünkarımız sağ teslim edilmenizi şart koşmuş, bizzat mektup yazmışlar. Bu çağrıya kulak verin, ona güvenin ne olur," dedi Lokman Ağa.

"Rahmetli Şehzademiz Mustafa da hünkarımıza itimat etmişti, onun yanına varmasın diye diz çöküp yalvarmıştık. O, babasına güvenmeyi tercih etti. Masum şehzademizin akıbeti belli. Bu bir tuzak, Sultan Süleyman sizi asla affetmez şehzadem," dedi Hüseyin Çavuş da ona cevap olarak.

"Askerim ne vaziyette?"

"Şaha tertip edeceğimiz saldırıyla ilgili bölük ağalarıyla görüştüm, hazırlık yapıyorlar. Ben de ilaveten Kazvin'den Gürcistan'a giden yolları tetkik ediyorum, hangi yol emniyetli hangisi değil bunları bilmek icap eder şehzadem."

"Ala, Hüsrev Paşa geldiğine göre fazla vaktimiz yok. Acele edelim. Hünkarımıza itimat etmeyi en çok ben isterim Lokman, ne yazık ki bu çok zor. Hünkarımız bu güne dek hep karşımda yer aldı. Selim'in oyunları, hileleri adeta gözüne perde oldu. Beni her türlü kötülüğün suçlusu bildi."

-Mahnisa Sultan

"Ne kadar kaçsam da, kafamın içindeki susturmaya çalışsam da beceremiyorum. Bir yanım ya bugün son günümüz, ya bu gece son gecemizse diyor. Korkuyorum Ogeday."

Gece olduğunda halvet olmuştuk ve şimdi de yorulmuş bir biçimde yatakta uzanıyorduk. O sırtını yatak başlığına dayamıştı, ben de onun yanında elimi başıma koymuş bir vaziyette onu izliyordum.

"Korkma, her kışın bir baharı vardır. Bizim de baharımız gelecek." Gülümsedim.

"Hüsrev Paşa ile gitmeyerek doğruyu yaptığından emin misin?" diye sordum kuşkuyla.

"Hünkarımızla aramda sadece dağlar, denizler yok Mahnisa. Derin bir uçurum var. Ona ulaşacağımı bilsem bir an durmaz giderdim. Elini, eteğini öperdim."

"Karşısına çıkarsan ne olacak, seni affedeceğine inanıyor musun?"

"Bilmiyorum, inan bilmiyorum. Bugün eğer asi, düşmanından medet uman bir şehzade olarak anılıyorsam, bunun müsebbibi hünkar babamın merhametten ve adaletten fersah fersah uzak hükümleridir." Elimi omzuna koyarak ona biraz yaklaştım.

"Senin için rahat olsun Ogeday, kimse bilmiyorsa biz biliyoruz. Rabb'im biliyor senin masum olduğunu, bu yakışıksız ithamları zinhar hak etmiyorsun. Eğer hain bir şehzade olsaydın şahla birlik olur, hünkarımızın üzerine yürürdün ama yapmadın. Bir an bile aklından geçirmedin."

"Benim ne düşündüğüm, ne hissettiğim hiçbir zaman umurunda olmadı ki. Ona göre hep yola getirilmesi, hizaya sokulması gereken asi bir evlattım ben. Bunu da şimdi şeyhülislamın fetvasıyla tescilledi. Rahmetli ağabeyim Mehmet'e, Cihangir'e, Mihrimah'a, Selim'e hatta Mustafa ağabeyime verdiği sevginin zerresini dahi esirgedi benden. Neden bilmiyorum lakin hiç güvenmedi bana, beni sevmedi."

*

Ertesi gün olduğunda Şehzade Ogeday ile birlikte şehzadeleri ziyaret etmek istedik. Onların olduğu daireye geldiğimizde Şehzade Orhan'ı, Şehzade Osman'ın yakasına yapışmış bir halde bulduk. Şehzade Ogeday'ın ve benim geldiğimi gördüklerinde ikisi de kendilerine çeki düzen verip selam verdiler lakin biz her şeyi görmüştük.

"Bu ne hal Orhan?!" diye bağırdı Şehzade Ogeday sinirle.

"Affedin şehzadem," dedi Şehzade Orhan başını yerden kaldırmadan.

İktidar Oyunları | ognis.Where stories live. Discover now