27

435 29 18
                                    

-Şehzade Ogeday

"Vallahi size bir şey olacak diye öldüm öldüm dirildim şehzadem, ne diye beklediniz onca müddet? Asilerin topunu kılıçtan geçirseydiniz ya," dedi lalam. Birlikte Has Bahçe'de dolaşıyorduk.

"Önüme taş koydular lala. Anlamıyor musun, mevzu benimle alakalı değil. Bu söylediklerim aramızda kalacak lala, ne yazık ki bana tuzak kuran Selim. Kardeşim. Ahmet Paşa'yla bir olup kuyumu kazmışlar." Lalam şaşırmış görünüyordu.

"Bu çok ağır bir itham şehzadem, emin misiniz?"

"Hiç şüphem yok, henüz ispat edemiyorum lakin mutlaka bir iz bırakmışlardır."

"Eğer bu dediğiniz doğruysa her şey değişir şehzadem, hünkarımızın kararı bile." Başımı salladım.

"Öyle, benim yerime kimi veliaht ilan ettiğini görsün hünkarımız. Hakikat çıksın ortaya, mühim olan bu."

"Hürrem Sultanımız öğrendiler mi?"

"Söyledim fakat inanmıyor, daha doğrusu inanmak istemiyor." Başını salladı.

"Gözleriyle şahit olsalar bile fark etmez, saklamak, örtbas etmek isterler zira o bir anne. Bunu aklınızdan çıkarmayın."

"Ben kendimi aklamanın derdindeyim lala. Asi, kalleş bir şehzadeymişim gibi davrandılar bana. O yüzden validem dahi örtbas edemez, izin vermem."

-Mahnisa Sultan

Akşam Fatma Sultan haremde eğlence tertip etmiş ve beni de çağırmıştı. Hareme gittiğimde Fatma Sultan ile Gülfem Hatun birlikte oturuyorlardı, ben de gidip yanlarına oturdum. Bir süre sonra Nurbanu da geldiğinde kaşlarımı çattım.

"Neden orada öyle bekliyorsun?" diye sordu Fatma Sultan gülümseyerek Nurbanu'ya.

Nurbanu önce Fatma Sultan'a, ardından bana selam verip karşıma oturdu. Gözlerimi devirip Fatma Sultan'a döndüm.

"Sultanım ben gitsem iyi olacak."

"Otur Mahnisa, otur. Yakında şehzadelerinizle birlikte sancaklara döneceksiniz, bir daha kim bilir ne zaman görüşürüz. Üstümüzdeki kara bulutlar şöyle bir dağılsın istedim."

"İyi düşünmüşsünüz sultanım," dedi Nurbanu gülümseyerek.

"Destur, Haseki Hürrem Sultan Hazretleri!"

Kapı ağasının bağırmasıyla Nurbanu ile aynı anda ayağa kalktık. Hürrem Sultan gelirken müzik durdu ve raks eden kızlar da eğilip selam verdi. Hürrem Sultan yalnız değil, tabii ki Mihrimah Sultan'la birlikte gelmişti.

"Nedir bu cümbüşün sebebi, neyi kutluyorsunuz böyle?" diye sordu herkese tek tek bakarak.

"Sana izahat verecek değiliz Hürrem lakin çok merak ediyorsan eğer söyleyeyim, Şehzade Selim'in veliaht ilan edilmesini kutluyoruz." Kaşlarımı çatarak Fatma Sultan'a döndüm.

"Ne kutlaması sultanım, bana bundan bahsetmemiştiniz."

"Şimdi öğrendin işte."

Sinirle onların yanlarından ayrılıp Hürrem Sultan'ın yanına gittim. Fatma Sultan'ın bana böyle bir şeyi söylememesine inanamıyordum. Resmen Hürrem Sultan'la nispeten düzelen aramızı tekrar bozmak için uğraşmış, beni tuzağa düşürmüştü.

"Bağışlayın beni, Fatma Sultanımız ziyafetin maksadını evvelden söyleseydi zinhar katılmazdım." Hürrem Sultan başını salladı.

"Amma büyüttünüz meseleyi, hünkarımızın hayırlı bir kararını kutluyoruz o kadar. Yoksa Şehzade Selim'in seçilmiş olmasından memnun değil misin Hürrem? Doğru ya, senin gözden Ogeday. Yazık oldu Nurbanu'ya, sevinci kursağında kaldı."

İktidar Oyunları | ognis.Where stories live. Discover now