7

911 102 20
                                    

Sınavım bittiğine göre bundan sonra buna ve UY'a bölümler dört güne bir gelecek. Güzel haberi verip kaçıyorum, siz de oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayın aşklarımm 💞😍

Odamda tek başıma oturmaktan sıkıldığım için Makbule ile birlikte hareme indik. Haremde koşuşturma hakimdi. Beni görenler bana aceleyle selam veriyor, sonra işlerine kaldığı yerden devam ediyorlardı. Makbule'ye kaş göz ederek önümüzden geçen bir kızı gösterdim. Onu durdurup neler olduğunu sormasını istiyordum.

"Hatun, niye koşuşturup duruyorsunuz?" diye sordu Makbule, kızın birini kolundan tutup.

Kız beni görünce selam verdi. Ardından Makbule'ye bakmadan konuştu. "Fatma Sultan gelmiş. Bir hafta sonra bekliyorduk kendisini ama şu an bahçedeler."

Kız başka bir şey söylemeden bana selam verip uzaklaştı. Şaşkınca Makbule ile birbirimize baktık. Fatma Sultan'ın geleceğini ben de duymuştum lakin hatunun da dediği gibi, en erken bir hafta sonra gelir diyordu Hürrem Sultan. Antakya'dan buraya uçarak mı gelmişti böyle çabucak?

"Keşke haber vereydiniz Sultanım, dairenizi hazırlardık." Afife Hatun'un sesini duymamla ona doğru döndüm.

Haremin giriş kapısından içeri giriyordu. Arkasından da Gülfem Hatun ve Fatma Sultan olduğunu düşündüğüm şık giyimli bir kadın geliyordu. Validem bana zamanında kuzeni Hatice Sultan'dan bahsetmişti ama onun dışında hünkarımızın diğer kardeşlerini bilmiyordum.

"Sen halledersin onu." Gülfem Hatun'a dönüp konuştu. Beni henüz görmemişti. "Hürrem nerede, neden gelmedi karşılamaya?"

"Kendileri biraz rahatsız sultanım, dinleniyorlar."

"Allah nazarlardan sakınsın. Yoksa benim geldiğimi görünce mi fenalaştı?" Gülfem Hatun'la birlikte kıkırdadıklarında gözlerimi devirdim. "Madem öyle kendisini ziyaret edelim. Beni görünce pek sevinecektir."

İçeri doğru yürüdüklerinde beni gördüler. Gülfem Hatun bana selam verirken, ben de Fatma Sultan'a selam verdim. Muhtemelen o beni tanıyamamıştı. Gülümsüyordu ama yüzünde soru soran bir ifade vardı.

"Mahnisa Sultan, rahmetli Gülbahar Sultan'ımızın torunu. Ayşe Sultan'ın kızı." Gülfem Hatun, beni ona tanıttığında başını salladı hemen.

"Sen söyleyince tanıdım. Ailenle geçirdiğiniz felaketi duydum, çok üzüldüm. Mekanları cennet olsun Mahnisacığım. Sen nasılsın, sıhhatin iyidir umarım? Maşallah ne kadar güzel bir sultan olmuşsun böyle." Söylediklerine gülümsedim.

Bana şimdilik iyi davranıyordu ama Hürrem ve Mihrimah Sultan'la yakın olduğumu görünce tavrının değişeceğini biliyordum. Mahidevran Sultan gibi bana cephe alacaktı muhtemelen. Niçin bu sarayın sultanları Hürrem Sultan'ı sevmiyorlardı ki? Aslında onu tanımaya, sevmeye çalışsalar başaracaklarını biliyordum ama buna uğraşmıyorlardı bile.

"Biz de Hürrem Sultan'ın yanına gidiyorduk sultanım, isterseniz siz de bizimle gelin. Kendileri biraz rahatsızmış, sizi gördüklerine mutlu olurlar." Afife Hatun'un sözleriyle ona dönüp gülümsedim. Onu seviyordum. Gülfem Hatun gibi değil, daha içten biriydi.

"Gelirim tabii," diye mırıldandım onları takip ederken.

"Hürrem Sultan seni pek seviyor sanırım," dedi Fatma Sultan bana bakmadan. Düşündüğüm şey şimdiden gerçekleşiyordu sanırım.

"Evet, kendileri validemin yokluğunu aratmıyorlar bana. Şehzadelerimiz ve Mihrimah Sultanımız da öyle, kardeşlerim gibiler."

"Ne güzel," diye mırıldandı ama içtenlikten çok uzak bir ses tonu vardı.

İktidar Oyunları | ognis.Where stories live. Discover now