22

485 37 31
                                    

"Ben vaktinde yetişmeseydim canından olacaktın, hala konuşuyorsun!"

Mustafa ağabeyim ile Selim Has Bahçe'de yürüyorlardı. Yanlarına yaklaşırken Mustafa ağabeyimin sinirle Selim'e bağırdığını duydum. Kaşlarımı çattım.

"Ne demek bu Mustafa ağabey?" diye sordum kendimi belli etmek için.

"Selim sana her şeyi teferruatıyla anlatır. Sen hünkarımızdan haber ver, nasıl?"

"Biraz ateşi yükselmişti lakin şimdi daha iyi."

Mustafa ağabeyim bir şey söylemeden arkasını dönüp saraya doğru yürüdü. Ben de Selim'in karşısına geçtim.

"İşittiklerim doğru mu Selim, yeniçeri canına mı kastetti?" Selim bir şey söylemeyip yalnızca başını salladı. "Nasıl cüret ederler buna?"

"Nasıl mı? Mustafa ağabeyimin tahta ne kadar yakın olduğunun farkındalar, bundan güç alıyorlar. Bunun cezasız kalacağını sanıyorlar zira haksız da sayılmazlar. Mustafa ağabeyim tahta geçerse başta Ferhat Ağa olmak üzere hepsi taltif edilir, mükafatlandırılır. Mustafa ağabeyim de beni onların önüne atar ve emin ol seni de kardeşim."

*

"Allah biliyor, hünkarımızın sıhhatine kavuşmasını kalpten istiyorum. Buna rağmen Mihrimah'ın söyledikleri allak bullak etti beni, bu lafları duymayı hak edecek ne yaptım ben?" diye sordu ağabeyim.

Birlikte Has Bahçe'de dolaşıyorduk. Mihrimah ağabeyimi oldukça üzmüş, ona olur olmaz laflar etmişti. Ona kızmak istiyordum lakin ablamın da babamın hastalığından ötürü ne kadar üzgün olduğunu biliyordum.

"Senin bir kabahatin yok ağabey. Hünkarımızın hali, bu git-geller onu hayli üzdü. Herkesin asabı bozuk."

"Haklısın, validesinin tesiri altında kalmış belli ki." Bir şey söylemeyip gözlerimi kaçırdım. "Bağışla beni kardeşim, düşüncesizce konuştum. Aklımdan geçenler bunlar değildi."

"Validemin gücü, kuvveti herkesin malumu. Tesir altında kalmış olabilir ancak Mihrimah hatasını anlar, mutlaka gönlünü alır," dedim ve elimi ağabeyimin omzuna koydum.

"Benim de temennim bu."

Birkaç gün sonra babam tamamen iyileşmişti. Herkesi odasına çağırdı ve son kez görmek istedi, ondan sonra hepimiz sancaklarımıza dağılacaktık. Onun elini öptükten sonra önce kadınlar çıktı, ardından da biz. Cihangir ile benim daireme geçecekken Selim'in seslenmesiyle arkamı döndüm. Yanında Rüstem Paşa vardı.

"Ogeday, Cihangir. Mustafa ağabeyimle birlikte kurduğunuz hayaller suya düştü, bakalım şimdi ne yapacaksınız?"

"Sen şimdi görürsün ne yapacağımı!" Sinirle onun üzerine yürürken yolum Rüstem Paşa tarafından kesildi.

"Şehzadem böyle bir günde, bilhassa burada zinhar yakışık almaz."

4 YIL SONRA

-Mahnisa Sultan

Sarayın ücra bir köşesine buluşacağım hatunun yanına gittim. O çoktan gelmiş, beni bekliyordu. Beni gördüğünde eğilerek selam verdi.

"Getirdin mi?" diye sordum gergince.

Elindeki keseyi bana verdiğinde ben de benim elimde olan altın kesesini ona verdim. "İnşallah işe yarar hatun, seni pek methettiler."

Kadın keseyi aldıktan sonra tekrar selam verip gitti. Ben de daireme doğru yürürken yolum Lala Mustafa Paşa tarafından kesildi. Bu adam nasıl her şeyden haberdar olabiliyordu böyle?

İktidar Oyunları | ognis.Where stories live. Discover now