38. "Beyaz Kelebeğim"

10.4K 671 464
                                    

Son 5 bölümü yükledim. Gece tekrar kaldıracağım.

Parmaklarımı saçımdan geçirdiğimde, açılan kapıya bakarak hızla toparlandım. "Yine ne istiyorsunuz?! Kaçmı-" Demir'le bakışlarımız ilişir ilişmez konuşmasını yarıda keserek gözlerime baktı. Kara gözlerindeki kalın duvarlar bir bir yıkılırken yüzünde şaşkınlığın eseri olan tebessüm belirdi ve vakit kaybetmeden kocaman avuçlarını yanaklarıma yaslayarak dudaklarımızı birleştirdi.

Dudaklarım hasretle dudaklarının arasına sızarken dizlerim artık beni taşıyamadı ve sıkıca Demir'in omuzlarına tutundum. Belimi sıkıca saran kolları beni çevirip sırtımı duvara yasladı. Parmaklarımı güçlükle hareket ettirerek ensesindeki saçlarını usulca sevmeye başladım. Dudaklarının tadını o kadar çok özlemiştim ki, unuttuğum tadını tekrar hatırlamak için gözlerimi sıkıca yumarak ona ayak uydurmaya devam ettim.

Saniyeler birbirini kovalarken ikimizin de gözyaşları dudaklarımızın arasına sızmış, nefeslerimiz ve kalplerimiz hasret gidermeye başlamışlardı.

Göğsümdeki karanfiller Demir'in nefesleriyle tekrar yeşerdi ve karanfil bahçem kısa zamanda eski haline döndü.

Nefessiz kaldığımızda birbirimizin nefesinde soluklanmıştık. Ciğerlerime uzun zaman sonra uğrayan kokusu kalbimin rutubetli odalarının kapısını açarak içeriye temiz havanın girmesini sağladı.

Sağ eliyle yanağımı okşarken sol elini saçıma çıkartarak, saçımı okşamaya başladı. Bedenim, duvar ile Demir'in arasındaydı. Bacaklarım anın heyecanıyla şiddetle titreyip birbirine çarpıyordu. Midemden bedenime akın eden kan olukları bütün damar yolumu açarak bedenimi iyileştirmeye çalıştılar.

"Zümram..." kafasını boynuma koyarak boynumda soludu. "Sevgilim," dudaklarını boynuma bastırıp birkaç saniye öyle kaldı. Boynuma vuran nefesi sırtımdaki tiki tetiklerken kendimi kasarak, parmaklarımı Demir'in sırtına geçirdim. Üstündeki beyaz tişörte sıkıca tutundum.

Başını boynumdan hızla çektiğinde, gözlerime bakarak şefkatle saçımı okşadı. "Nefesim. Ömrüm," eğilip dudağıma küçük bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "Sana geldim öküzcük." Sesim o kadar titremişti ki, bir an bu heyecanın abartı olduğunu hissetmiştim.

Dudaklarıma uzanıp öpmeden, sadece dudaklarımızı birleştirdi. "Hoş geldin karanfilim... Başım gözüm üstüne geldin." Sıcak nefesi ayaklarımın altındaki zemini kaydırıp beni sarstı. Dudaklarımı aralayarak alt dudağını dudaklarımın arasına hapsettiğimde, bu sefer kısa bir öpüşme yaşayarak içeri girmiştik.

Demir'in elleri bir an bile elimi bırakmıyorken karanlık evde adımlarım Demir'i takip etti. Ev dışarıdan göründüğü kadarıyla küçüktü. Fazla büyük değildi ama içerisi karanlık olduğu için hiçbir şey göremeden Demir'in beni yönlendirdiği merdivenlerden ilerleyerek, bir kapıdan odaya girdik.

Odanın ışığını açtığında etrafıma bakındım. Oda küçük ve tamamen ahşaptan oluşuyordu. Kapının hemen karşısında orta büyüklükte bir yatak varken hemen arkasında yere kadar inen cam bulunuyordu. Tavanı ise üçgen ve orta uzunlukta yuvarlak bir avize bulunuyordu.

ZümraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin