8.bölüm

12.4K 325 50
                                    


Etrafımda sesler vardı. Gözlerimi açtım ama öksürmeye başladım.

"suyu uzat" diye bağıran Aron u duydum. Aldığı suyu bana içirmeye çalıştı. Bir başka daha genç bir kadın vardı. Yaşlı kadınla aynı giyinmişti. Bunun da çalışan olduğunu düşündüm.

"iyi misin simge, çok endişelendim." dedi. Gözleri kızarmıştı.

"iyiyim" dedim zorlukla. "seninle konuşmam gerekiyordu, seni arıyordum evde" dedim.

"biliyorum, tamam zorlanıyorsan konuşma daha fazla. Doktor baktı bir şeyin yok dedi ama emin olamadım. Sıcak bir şeyler yaptırıyorum şimdi. İstediğin bir şey var mı?"

Kafamı iyi yana salladım.
"ben özür dilerim, biliyorsun peri masalı bir hayatımız yok. Uyurken bile tetikte olmam gerekiyor." dedi. Anlıyorum demek istedim ama anlamıyordum. Bu nasıl bir hayattı böyle?

"bende seslenmedim direkt odaya daldım. Herkes senin uyuduğunu söyledi ama konuşmamız lazımdı o yüzden" dedim.

"zor uyuyorum, bazen uyumadığım günler oluyor. Karanlık ve sessiz odada ne kadar uyuyabilirsem işte" dedi.

"anladım, özür dilerim" dedim. Kadına hazırlık yapmasını söyleyip odadan gönderdi.

"özür dileme benden, öyle görünce seni benim yüzümden olduğunu bilince mahvoldum simge. İyisin ya şimdi o bana yeter" dedi.

Aşık olmamıştım, üniversitede sevgilim olmuştu ama o tıp okuyordu zaten birbirimizi göremiyorduk doğru düzgün, telefonda ayrılmıştık. Şimdi bana bu kadar yoğun duygularla gelen biri olunca ne yapacağımı bilmiyordum. İnkar etmem, korkumdandı. Kabul edersem, nasıl davranmam gerekiyor karar veremiyordum.

"simge, iyiyim dedin ama emin misin" dedi.

"eminim, iyiyim merak etme. Senin yüzünden olmadı. Kendini suçlama. Hem kalkmak istiyorum. Banyoyu kullanabilir miyim?" dedim. Telefonum aşağıda kalmıştı. Eda yı aramam lazımdı.

Elimi tutup kaldırmıştı. Odadaki banyoya girerken o da kapıyı kapatıp çıkmıştı. Aynada boynuma baktım, kızarıktı sadece. Saçlarımı tekrar topladım. Yüzümü yıkadım. Kurulayıp çıktım. Burası ilk açtığım odaydı. Ahşap mobilyalar ve kahverengi perdeler vardı. Yine diğer yerlere göre daha sadeydi. Oyma yatak başlığını saymazsak.

Kapıyı açtım ama Aron beni bekliyordu.
"sen niye inmedin, ben gelirdim" dedim.

"evimde olduğun için mutluyum, gerçek misin diye sürekli bakmak istiyorum" dedi.
Gülümsedim. O da gülmüştü.

"inelim hadi, ne seversin bilmiyorum hepsinden hazırlattım. Dışarıda yiyecektik bugün ama böyle de güzel oldu" dedi.

"zahmet etmeselerdi, hem bir an önce konuşsak iyi olur. Zaman kaybetmeyelim"

"acelemiz yok Simge, yemeğimizi yedikten sonra konuşuruz."dedi. Ciddileşmişti bu yüzden itiraz etmedim.

Masaya yönlendirdi, 12 kişilik kocaman bir masaydı. Ben bu kadar gösterişe alışabilir miydim bilmiyorum. Sanırım tek yaşıyordu.

" sen burada tek mi yaşıyorsun? " dedim merakıma yenik düşüp.

"evet, yardımcılar var. Bir de ben" dedi. Anladım anlamında kafa salladım.

"senin evinden sonra burası büyük gelmiştir" deyip güldü.

"evet, aslında urfadaki evimiz de böyle çiftlik gibidir. babaannem kalıyor orada ama mobilya olarak gösterişli geldi. O yüzden sordum."

"kökenlerimi inkar edemiyorum. Altın severiz, lükse düşkünüzdür. Gidince göreceksin, bu daha ne ki" dedi.

Şaşırdım, evleneceğimizden çok emindi. Gerçi başka seçeneğim varmış gibi. Bütün gün bunu düşünüp durmuş, çıkar yol bulamamıştım.

TAKINTILI  +18(tamamlandı) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt