30.bölüm

5.2K 201 18
                                    


"Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun, belki şarkı söyleyen bir kuş gelip konar." bir Çin atasözünde geçer bu cümle. Her ne kadar yara almış olsa da ruhumuz, o kuşu daima bekleyen bir ağaç vardır yüreğimizde.

Umudumu kaybetmek istemiyorum ama beni o yokken bile esaretine alacak kadar kalbime korku tohumlarını bırakmıştı. Bana dokunduğu her zaman, sevişirken, uyurken, elimi tutarken bile gidemeyeceksin derdi. Aslında gideceğimi daha ilk andan itibaren biliyordu.

Biz temeli sağlam olmayan bir ev kurduk onunla. Ben tuğla koydum, duvarları yükselttim ama önlenemez şekilde çöktük.

"şurada boya yaparken giydiğim Tshirtlerim var, değdiğinde çıkmıyor çünkü. Sen giy gel ben de boyaları hazırlayayım"

Bugün boyalardan birini düşürmüştüm. İncelerken elimden kaydı. Deniz de madem eline aldın, bir şeyler yapalım diyerek bana yardımcı olacaktı.

Yatak odasına geçip boyaların olduğu yerden aldığım Tshirt ü giydim. Taytımın yerine bir şort giydim ama şortum belli bile olmuyordu. İkimize de birer bardak çay doldurup yere oturdum. Küçük minderleri yan yana koymuştu. Önümüzde yerde ayaksız arka destekli bir tuval vardı.

Boyaları fırçaları çıkarmış, palete azar azar sıkıyordu. İşleri bitene kadar onu izledim. Arada bana bakıp gülüyor sonra büyük bir dikkatle işine devam ediyordu.

"aklımda bir şey yok, bakalım boyalar bize yol gösterecek. Hadi bir renk seç ve ilk adımı atalım"

"mavi olsun mu, açık mavi ama" benim için maviyi biraz daha açtı ve fırçayı uzattı. Küçük, dikdörtgen şeklinde dokundurdum. Sonra başka bir fırçayla yeşil alıp yanına aynı şekli verdim. Yavaş yavaş farklı renklerle birkaç kere tekrarladım bunu.

"boyalar bize hangi yolu gösteriyor hocam, ben dillerinden anlamıyorum" deyip fırçanın arkasını ağzıma aldım. Minderimi tuttuğu gibi bacaklarının arasına çekti beni. Refleksle bacağına tutundum. Sırtım göğsüne değmiyordu aramızda boşluk vardı ama nefesimi kesecek kadar gerilmiştim.

Elimdeki fırçayı alıp benzer renklerle devam ettirdi. Üzerime eğildikçe sert göğsünü hissediyordum ama kendimi resme odaklamaya çalıştım. O sanatçı sonuçta, bana bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. Saçmalama simge, arkadaşça yaklaşıyor neden bu kadar gerim gerim gerildin?

Dediği renkleri fırçayla uyguluyordum, o da arkamdan taşırdığım bölümleri düzeltiyordu. Sohbet edip havadan sudan konuştuk. Saatler geçtiğine emindim çünkü hava kararmak üzereydi ama hiç sıkılmamıştım, hem de bilgim olmadığı bir konuda bu kadar zaman geçirmek hoşuma gitmişti.

Son düzeltmeleri yapıp geriye çekildik.

"Dideme bunu atıp benim yaptığımı söyleyebilir miyiz, bu da sırrımız olsun"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Dideme bunu atıp benim yaptığımı söyleyebilir miyiz, bu da sırrımız olsun"

"sen yaptın zaten, ben yön verdim. Ve evet söyleyebiliriz, bu sır olayını sevmeye başladım. Hadi gel ellerini yıkayalım, boya biraz daha kalırsa zor çıkacak"

TAKINTILI  +18(tamamlandı) Where stories live. Discover now