17.bölüm 📛

23.3K 305 9
                                    


Yaslanmış film izliyorduk, ben bir bardak nar suyu içerken o da içkisinden bir yudum aldı.

"ister misin" deyip bardağımı uzattım. Yarısını içti neredeyse

"Aron bitirdin ama yaa" dedim.

"Madem böyle mızıkçılık yapacaktın niye ister misin diye soruyorsun" deyip kalan içeceğimi de elimden almaya çalıştı, o çekince ben de çektim bardak elimden kayıp üzerine döküldü.

Durdum ve kahkaha atmaya başladım. O da gülüyordu.

"al içtin hepsini, rahatladın mı şimdi" deyip kalktım.

"film sarmadı zaten, duşa giriyorum ben" dedi. Akşama yemeğe gidecektik, bende telefonuma bakmak için peşinden odaya girdim.

Biraz sosyal medyaya baktım, mailleri kontrol edip beğendiğim ayakkabılara bakarken buldum kendimi. Hemen onu da alıp giyinme odasına gittim.

Yere oturdum. Bu bana terapi gibi geliyordu. Sırtımı Aron un tarafındaki cam kapaklara koyup bağdaş kuruyordum. Dolap içleri görünür şekilde aydınlatması vardı. Kıyafetlerime bakıp birkaç günlük kombin yaparken, taa çocukluğuma kadar inip bir şeyler düşünürdüm.

"sevgilim, yine napıyosun orada hayır garip ama alıştım da bir yandan da. Akşam ışıkları açıp giriyorum buraya bir an üzerine basacağım diye korkuyorum"

Güldüm. "yok artık, kocaman kızım görmüyor musun beni. Bir şeyler düşünüyorum" dedim.

"o güzel aklından neler geçiyor hımm yoksa beni mi düşünüyorsun" dedi.

"cık" dedim.

Yan dolabın çekmecesinden siyah bir bokser aldı. Vücudu çok iyiydi. Geniş omuzları ve uzun boyuna rağmen kasları abartı durmuyordu. Sanki her şey olması gerektiği gibiydi. Giyinmeye başlamıştı ama ona dönmedim.

"şuan ne hatırladım biliyor musun? Küçükken bir kolyem vardı. O zamanlar bir filmde görmüştüm. Mektup yazıp bir kolye koymuştu filmdeki kadın şişenin içine. Denize bırakmıştı, yıllar sonra biri bulup ona ulaşıyordu. Bende gidip mutfaktan küçük bir cam kavanoz buldum, içine bir mektup ve en sevdiğim kolyeyi koydum. Ama deniz yoktu. Bahçeye çıkıp etrafa baktım. Saatlerce onu koyacak yer aradım. En son tavlanın yani atların kaldığı yerin arka duvarında bir boşluk gördüm. Gidip oraya koydum, üzerine taşlar, kuru otlar, kasalar koydum. Belki 20 yıl geçti. Şu turuncu elbiseyi görünce aklıma geldi işte. O zaman da üzerimde böyle bir elbise vardı. Gidince onu oradan almam lazım "dedim.

"değerli bir kolye miydi" dedi.

"annemden kalan bir şeydi. Onun eşyalarını kullanmayı severdim. Sanırım değerliydi"

"gidip alalım bence de, bakarsın köşeyi döneriz" deyip göz kırptı. Ayağa kalktım.

"bende ne anlatıyorum burada" deyip arkamı döndüm ama kalçama bir şaplak atmıştı. Kıkırdadım. Oha, hoşuma gitmişti resmen. Bir tane daha vursa diye düşünürken odaya kaçtım. O da gülüyordu arkamdan.

Benim gibi şort ve Tshirt giymişti. "aşağıda telefonum kaldı, alıp geliyorum. Uyuruz" dedi. Kafamı salladım.

Aklıma bir şey gelmişti ama cesaret edemiyordum. Giyinme odasına tekrar girip üzerimdekileri çıkarttım. Onun sevdiği renkten iç çamaşırlarımı giyip üzerime ip askılı saten kısa geceliği giydim. Saçlarımı tarayıp gevşek topladım. Parfümümü sıkıp bırakmıştım ki kapı açıldı. Telefona bakarak içeri girmişti. Komodine kadar gidip telefonu bıraktı. Yatağa baktı sonra gözleriyle odayı ararken giyinme odasının girişinde yaslanmış onu izliyordum. Eli örtüye tutunmuş şekilde kaldı. Yavaşça aşağıya doğru kayan gözleri bütün vücudumu süzmüştü. İçimdeki kız kıpır kıpırdı.

TAKINTILI  +18(tamamlandı) Donde viven las historias. Descúbrelo ahora