36.bölüm 📛

11.3K 183 12
                                    


Baş ağrım hissedilir hale geldiğinde biraz hareket etmek istedim. Gözlerimi açtığımda keskin ağrı yeniden zorladı ve acıyla yüzümü buruşturdum. Kendimi biraz toparlamak için geriye gidecekken kollarımda olan kesikleri gördüm. Sol kolumda jilet atılmış gibi irili ufaklı çizikler vardı. Cam sehpaya düştüğümde kesilmiş olmalıydılar.

Biraz daha çaba gösterip sırtımı yatağın başlığına çektim. Ayaklarımı yataktan çıkarıp dışarı çıktım. Ev boştu. Kapıyı tekrar zorladığımda kilitli olduğunu gördüm. Ağrım için mutfakta bir şeyler aradım ama yoktu. Bir bardak su alıp koltuğa oturdum.

Bu halde beni bırakıp gitmiş olmasına şaşırmıştım. Önceden dokunmazdı, şimdi bir şeyler için zorluyor istemediği şeyleri yaptığımda anlık öfkesiyle gözü kararıyordu. Ondan korktuğumu belli etmemeye çalışsam da kendime karşı yalan söyleyemedim.

Hava iyice kararmıştı. Demir parmaklık olan pencerelerden adamlara seslensem de hiçbiri cevap vermedi. Beni görmüyor gibi davranıyorlardı. Saçlarımı açıp başımın arkasında elimi gezdirdim. Herhangi bir şişlik yoktu ama kurumuş bir parça kan saçımdaydı. Böyle anlarda ne yapılır bilmiyordum. O yokken duş almak istedim. Kaç gündür yıkanmamış olduğum için duşa girip hızlıca yıkandım. Onun çamaşırlarını almak istemiyordum o yüzden çamaşırlarımı ve elbiseyi yıkadım. Bir Tshirt ve şort aldım dolabından. Onları asıp odaya geçtim.

Salonda bulduğum gazeteyi 2.kez incelerken dış kapı açıldı. Sesimi çıkarmadan oturup bekledim, örtüyü kendime çekip göğsümü gizlemeye çalıştım.

Kapı tıklatıldığında yine cevap vermedim, açıp başını içeri uzattı.

"uyanmışsın, çok korktum senin için"

"belli ne kadar korktuğun, başımı çarptım belki önemli bir şey olabilirdi saatlerdir kapalıyım burada"

"baktım simge, bir şeyin yoktu. Koluna da krem aldım, ağrı kesici de aldım. Gel bir şeyler ye de iç ilacını"

"istemiyorum deniz, sen ağrı kesiciyi versen yeter"

"yemeğini ye sonra, hem sana çok güzel haberlerim var. Gittim ama nereye diye sormadın? Normalde bekleyecektik ama öğrendiğim kadarıyla bu taraflarda seni arıyormuş o yüzden bu gece gidiyoruz. Tekne hazır. Her şeyi ayarladım. Sevindin mi"
Elini uzatıp kaldırmaya çalıştığında elimi çektim.

"ben gelirim elini çek, hem bu gece mi? Neden bu kadar acele ediyorsun?"

"ne kadar erken o kadar iyi. Hadi bekletme yemeği" kapının önüne geldiğinde durup başını çevirdi. Pencere kenarına koyduğum çamaşırları gördüğünde bana bakıp güldü. Ayağa kalkıp önünü kapattım.

"çık hadi geleceğim"

"içinde bir şey yok mu" gülerek sorduğu soru tiksinmeme neden oldu.

"git artık"

"göğüslerin güzel duruyor simge, bir kere dokunmak istiyorum"

"deniz, sakın bana yaklaşma. Eğer bana dokunursan bu sefer hayatın gerçekten biter"

"canavar sana dokunduğunda da böyle asileşiyor musun? Ama sana karşı kibar olacağımı söyledim. İzin vermediğin sürece yapmam. Bana güven. Sarılacağım sadece. Sarılmak istiyorum gel hadi"

"deniz istemiyorum" üzerime doğru iyice geldiğinde duvara değmiştim. Küçücük odada kaçacak yerim yoktu.

"sarıl hadi söz veriyorum başka bir şey olmayacak" kollarını iki yanımdan bana doladı. Göğsüne bastırdığında hareket etmeden kaldım. Başını omzuma koydu.

TAKINTILI  +18(tamamlandı) Where stories live. Discover now